insan topluluklarının yazgıları
Jared Diamond, Çeviri: Ülker İnce, 21. Basım Kasım 2010, Tübitak Yayınları, Ankara
İlk baskısı 1997 yılında yapılan kitabın konusu, kitapta şöyle açıklanmış: "Tüfek, Mikrop ve Çelik'in (TMÇ) konusu, son 13.000 yıl içinde farklı anakaralarda karmaşık insan toplumlarının niçin farklı biçimde geliştiğidir." s. 593
*
Kitap ilginç!
Öğretici.
Ve düşündürücü.
Öğrendim, yararlandım.
*
Kitabın içeriğinde, coğrafya önemlidir, de deniyor!
*
Ancak, kitabın dili konusunda, bir şikayetim var, bence, neredeyse virgülsüz yazım okumayı epeyce zorlaştırıyor, bolca kullanılan parantezler de öyle.
Bir de, tekrarlar olmasa!
*
Kitaptan bazı notlar:
-"MÖ 11.000 yılıyla MS 1500 yılı arasında farklı anakaralardaki farklı halkların farklı hızda gelişim göstermiş olması gerçeği..." 5
-"... dünyada yaşayan 6000 dilden çoğu yok olma... tehlikesiyle karşı karşıya" 6
-"... araştırmalarda zihinsel gelişim için çocukluktaki uyarı ve etkinliklerin ne kadar önemli olduğu vurgulanır ve çocuklukta az uyarılmışlığın zihinsel gelişimi değiştirilemez bir biçimde yavaşlattığı gerçeğinin altı çizilir" 12
-"... bilinen ilk imparatorlukların ve yazı sistemlerinin, Fırat ve Dicle Vadilerini içine alan Bereketli Hilal ile Mısır'daki Nil Vadisi'nde ortaya çıkmış olması gerçeği..." 14
-"Tarih farklı halklar için farklı yönde gelişti ama bu çevresel farklardan dolayı böyle oldu, o halkların biyolojik farklılıklarından dolayı değil" 18
-"Dünyadaki 6000 dilden 1000 tanesi Yeni Gine'de yaşar" 20
-"... son birkaç bin yılın en önemli tek icadı olan yazı..." 23
-"Yaklaşık 100.000 ile 50.000 yıl önce atalarımızın yeteneklerinde müthiş bir değişikliğin olduğu çok açık. Bu büyük sıçrama... Tetikleyici neden olarak ben... gırtlağın gelişmesini, bunun sonucunda da insanın yaratıcığının etkinleşmesinde büyük rol oynayan dilin anatomik temelinin oluşmasını gösteriyorum.../... mekanına gelince... sıçramanın özellikle Afrika'da meydana geldiğini destekler nitelikte..../ Çağdaş insanın tek bir merkezden çıktığına... dair en açık kanıtı Avrupa'da görmekteyiz. 40.000 yıl kadar önce... ileri kültür özellikleriyle Cro-Magnonlar Avrupa'ya geldiler. Birkaç bin yıl içinde yüz binlerce yıldır Avrupa'nın tek yerleşik insanları olarak evrimleşmekte olan Neanderthallerden iz kalmadı" 35, 36
-"Avustralya'nın, Yeni Gine'nin dev hayvanları.../.../... yok oldular... bana öyle geliyor ki devleri insanlar yok etti... bunun sonucunda da Avustralya ve Yeni Gine'de yerli tek bir evcil hayvan yoktur" 40, 41
-"MÖ 4000 yıllarında Karadeniz'in kuzeyindeki steplerde atların evcilleştirilmesiyle birlikte savaşların şekli de değişmeye başladı" 84
-"İspanyolların yazıları vardı, İnka İmparatorluğu'nunsa yoktu. Yazılı bilgiler... daha sağlıklı... aktarılabiliyordu" 86
-"... okuryazarlık sayesinde İspanyollar insan davranışları ve tarihi konusunda müthiş bir bilgi birikiminin varisi olmuşlardı" 88
-"Pizarro'nun başarısında etkili olan nedenler arasında tüfeklere, çelik silahlara ve atlara dayanan askeri teknoloji vardır; Avrasya'da her zaman görülen bulaşıcı hastalıklar vardır; Avrupa'nın denizcilik teknolojisi vardır; Avrupa'daki devletlerin merkezi siyasal örgütü vardır; yazı vardır" 89
-"... insansımaymunların atalarından bundan 7 milyon yıl kadar önce farklılaştıktan sonra bütün insanlar... Ancak son 11.000 yıl içinde bazı halklar yiyecek üretimi denen şeye geçtiler: Yani, yaban hayvan ve bitkileri evcilleştirip... yemeye başladılar.../... farklı halklar yiyecek üretimine farklı zamanlarda geçtiler... yiyecek üretimi tüfeklerin, mikropların ve çeliğin gelişiminin dolaylı bir önkoşuluydu" 94, 95
-"Vergi yoluyla oluşturulan yiyecek stoku kralların ve bürokratların yanı sıra tam zamanlı başka uzmanları beslemeye de yarar... sürekli bir ordu beslemekte kullanılabilir... Yiyecek stokuyla rahip de beslenebilir, rahipler de fetih savaşlarının dince haklı gerekçelerini bulurlar" 100
-"Bitkilerle hayvanların evcilleştirilmesinin fetih savaşları üzerindeki en dolaysız Avrasya atları yoluyla oldu... (MÖ 4000 yılı dolaylarında), atların sırtına hala eyersiz binildiği bir tarihte, Hint-Avrupa dilleri konuşan Ukraynalıların batıya doğru yayılmalarının gerisinde asıl askeri etmen atlar olabilirdi. Bu diller daha sonra, Bask dili dışında, bütün eski Batı Avrupa dillerinin yerini aldı... (MÖ 1800...) atlı savaş arabaları... savaşları kökünden değiştirdi" 101
-"... tarihini... karbonlu maddeleri radyokarbon testinden geçirerek saptarlar. Bu yöntem, hayatın her yerde bulunan bir yapıtaşı olan karbonun çok küçük bir parçasını oluşturan radyoaktif karbon 14'ün, çok yavaş bir şekilde bozunarak radyoaktif olmayan izotopu azot 14'e dönüşmesi esasına dayanır... yaşı o maddede bulunan karbon 14'ün karbon 12'ye oranıyla hesaplanır" 124
-"... nohutun yaban atası yalnızca Türkiye'nin güneydoğusunda bulunur... nohutun... MÖ yaklaşık 8000 yılına ait en eski kalıntılarına Güneydoğu Türkiye ile... Kuzey Suriye'de rastlanmıştır.../... bilinen ilk çiftsıralı buğday tarımı MÖ 8500 dolaylarında Bereketli Hilal'de yapılmıştır... MÖ 6500 dolaylarında Yunanistan'a, MÖ 5000 dolaylarında Almanya'ya ulaşmıştır" 126, 127
-"... hem bitkilerin hem hayvanların en erken... evcilleştirildiği yer Güneybatı Asya'ydı" 129
-"... bir yiyecek üretimi sisteminden yavaş yavaş başkasına da geçilebilir... Örneğin, MÖ yaklaşık 3000 yılında Güney İsveç'teki avcı/yiyecek toplayıcılar Güneybatı Asya ürünlerine dayanan çiftçiliğe geçtiler ama MÖ 2700 dolaylarında çiftçiliği bırakıp avcılığa, yiyecek toplayıcılığına döndüler, tekrar çiftçiliğe dönmeden önce 400 yıl bu işi sürdürdüler" 142
-"... bazı bitkiler hayli farklı ya da hatta tam ters nitelikleri için seçildiler... Farklı amaçlarla farklı dölleri seçilmiş tek bir yaban bitkiden görünümleri hayli farklı bitkilerin türemesi özellikle öğretici bir olgudur.../... Yani, çiftçiler ilk önce alıp bahçelerine getirmek üzere bazı yaban bitki teklerini seçtiler, daha sonra... belli döllerin tohumlarını seçtiler. Ama söz konusu dönüşümün çoğu bitkinin kendi seçiminin sonucu ortaya çıktı. Darwin'in "doğal seçilim" terimi... yarışan tekler... için kullanılan bir terimdir. Aslında seçilim farklara dayalı olarak hayatta kalma ve üremenin bir sonucudur. Koşullar değişirse farklı tekler hayatta kalabilir ya da daha iyi üreyebilir ve "doğal seçilim"e uğramış olur, sonuçta da o bölgedekiler evrimsel bir değişiklik geçirir" 160, 161
-"Darwin... Şöyle yazar: "... hemen hemen bilinçsizce yürütülen bir işti. Her zaman en iyi cinsi yetiştirmeye dayanıyordu, en iyi cinsin tohumları ekiliyor, biraz daha iyisine rastlanırsa o seçiliyor..." Bu yapay seçilimle bitki geliştirme ilkeleri... bizim için hala en anlaşılır modeli olmaya devam ediyor" 169, 170
-"Dünyada... yaban kara memelilerinin yalnızca aşağı yukarı 148 türü bulunuyor.../... tarım bitkilerimizin hemen hemen hepsini bize armağan etmiş olan, çiçekli yaban bitki türlerinin sayısıdır: 200.000.../.../... yaban bitkilerinin büyük bir çoğunluğu... uygun değildir: Odunsudurlar, yenebilir meyveleri yoktur, yaprakları ve kökleri de yenmez. Sayıları 200.000'i bulan yaban bitki türlerinin ancak birkaç binini insanlar yer, bunların içinden de ancak birkaç yüzü hemen hemen evcilleştirilmiştir... Çağdaş dünyadaki bütün tarım ürünlerinin yıllık hacminin yüzde seksenini topu topu bir düzine tür oluşturur... insanların tükettiği kalorinin yarıdan fazlası yalnızca tahıllardan sağlanıyor" 172, 173
-"İnsanlık tarihinin temel olgularından biri, Güneybetı Asya'nın ( dağlık arazi hilal biçiminde olduğu için...) Bereketli Hilal denen kısmının tarihte ilk önemli bölge olmasıdır. Kentlerin, yazının, imparatorlukların, (iyi ya da kötü) uygarlık dediğimiz şeyin... başlangıç noktası burası olmuş gibi görünüyor... kökeninde yatan... yiyecek üretimi sayesinde... kalabalık nüfustur" 176
-"Özellikle yıllık tahılların ve baklagillerin tohumları gibi büyük tohumlarıysa insanlar yer. Bunlar dünyadaki 12 temel tarım ürününün altısını oluşturur" 177
-"Coğrafyacı Mark Blumler... doğadaki ürünlerin kaymak tabakasını oluşturan en büyük tohumlu 56 tanesini bir tabloda topladı... tohumları en az 10 kat daha ağır olan ot türleri... Akdeniz kuşaklarına ya da kurak mevsimlere sahip başka çevrelere ait. Dahası bunların Bereketli Hilal'de ya da Batı Avrasya'nın Akdeniz kuşağının başka kısımlarında toplandıkları görülüyor, yani ilk çiftçiler büyük bir seçenek dağarına sahiptiler: Dünyadaki birinci sınıf 56 yaban otun aşağı yukarı 32'sine!" 181, 182
-"Bereketli Hilal'de tarım, "temel bitkiler" diye adlandırılan... sekiz bitkinin evcilleştirilmesiyle başladı... Tahıl olarak çiftsıralı buğday, teksıralı buğday, arpa; baklagillerden mercimek, bezelye, nohut, acı burçak; liflilerden keten bitkisi... nohut yalnızca Güneydoğu Türkiye'de bulunuyordu; çiftsıralı buğdaysa yalnızca Bereketli Hilal'de" 184
-"Yeni Gine'nin yüksek bölgelerinde yaşayan çocukların karınları şiştir, çok yiyen ama az protein alanlarda görülür bu... Yeni Gine'nin yüksek bölgelerinde yaşayan geleneksel toplumlar arasında yamyamlığın yaygın olmasının en belirgin nedeni belki de bu protein kıtlığıydı" 194
-"Anna Karenina İlkesi/ Evcilleştirilebilen hayvanların hepsi birbirine benzer; her evcilleştirilemeyen hayvanın evcilleştirilememe nedeni farklıdır./... küçük değişiklik yaparsanız Tolstoy'un büyük romanı Anna Karenina'nın o ünlü ilk cümlesini bulursunuz karşınızda: "Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer; mutsuz ailelerin mutsuzluğuysa kendine özgüdür."..." 205
-""Büyük" hayvan derken "45 kilogramın üzerinde" demek istiyorsak, o zaman yirminci yüzyıldan önce böyle 14 tür evcilleştirilmiştir... İlk Beş... inek, koyun, keçi, domuz ve attır" 207
-"Evcilleştirilmiş büyük memeli hayvan türlerinin... yaban atalarının üç ortak özelliği ortaya çıkmıştır: Sürüler halinde yaşarlar... düzeni vardır.../ Bu toplumsal yapı evcilleştirmeyi çok kolaylaştıran bir yapıdır.../... güdülmeye yatkındırlar.../ Bunun tam tersine, başına buyruk yalnız yaşayan hayvan türlerinin üyelerini gütmek olanaksızdır. Birbirlerine tahammül edemezler" 225, 226
-"... yiyecek üretimi... MÖ 8000 yılından önce... yayılmıştı.../... Bazı uzak bölgeler boş durmayıp kendi yerel bitkilerinden birkaçını evcilleştirdiler... Ama uzak bölgelerdeki yiyecek üretimi büyük oranda başlangıçta Bereketli Hilal'in evcillerine dayanıyordu... ardından, tekerlek, yazı, metal işçiliği yöntemleri, süt sağma, meyve ağaçları, bira ve şarap üreticiliği gibi Bereketli Hilal'de ya da... yakınlarında ortaya çıkmış yenilikler sökün etti" 235, 236
-"... (Kafkasya kaynaklı) ayva..." 241
-"Örneğin, MÖ 3000 yılı dolaylarında Güneybatı Asya'da ya da yakınlarında icat edilen tekerlek birkaç yüzyıl içinde Avrasya'da hızla doğuya ve batıya büyük oranda yayıldı" 246, 247
-"Yetişkinlerin bazısı, çocuklarınsa çoğu bulaşıcı hastalıkları ev hayvanlarından kapar" 253
-"Bu parazitler hayvandan, hayvanı yiyen kişiye geçer ama Yeni Gine'nin yaylalarında titreme hastalığına (kuru) yol açan virüs bir insandan, o insanı yiyen insana geçerdi. Yani yamyamlık yoluyla..." 255, 256
-"Mikrop aldığımızda gösterdiğimiz en yaygın tepki ateşlenmektir... Birkaç mikrop vardır, onlar ısıya vücudumuzdan daha duyarlıdır. Biz vücut sıcaklığımızı yükselterek kendimiz yanıp kül olmadan önce mikropları yakıp kül etmeye çalışırız./ Bir başka tepkimiz bağışıklık sistemimizi harekete geçirmektir... bir mikroba karşı yavaş yavaş geliştirdiğimiz belli antikorlar, biz bir kez iyileştikten sonra yeniden hastalanma olasılığımızı azaltırlar... Aşı bu ilkeye dayanır" 257, 258
-"Ama mikroplar bizim vücutlarımızın içindeki maddelerle beslenecek şekilde evrimleşmiştir... mikropların pek çoğu olası kurbanlar arasında yayılmalarına olanak verecek çeşitli hileler geliştirmek zorunda kalmışlardır, bu hilelerin çoğu bizim "hastalık belirtisi" olarak yaşadığımız şeylerdir. Biz bu hilelere karşı kendi hilelerimizi geliştirdik, mikroplar da bunlara karşı yeniden kendi hilelerini geliştirdiler. Hastalık mikroplarıyla biz artık tırmanan bir evrim yarışına kilitlenmiş durumdayız.../.../... İnsanlık tarihinin en büyük salgını I. Dünya Savaşı'nın sonunda 21 milyon insanın ölümüne yol açan grip salgınıydı. Kara Ölüm (hıyarcıklı veba) 1346 ile 1352 tarihleri arasında Avrupa nüfusunun dörtte birinin ölümüne yol açtı" 259, 260
-"Çiftçiliğin başlaması mikropların işine yaradıysa, şehirlerin... ortaya çıkışı daha da çok işlerine yaradı" 264
-"... kedilerden kaptığımız kedi humması..." 266
-"... ölümcül bir hastalık da Yeni Gine'de görülen titreme hastalığıydı, yamyamlıkla bulaşan ve şimdiye kadar hiç kimsenin kurtulamadığı... bir hastalık. Avustralya devlet denetiminin 1959'da kurulmasıyla yamyamlığa ve dolayısıyla da titreme hastalığının yayılmasına son verildi" 267, 268
-"Virüs değişmişti, daha az tavşanı öldürüyor, ölümcül mikrobu almış tavşanların daha uzun bir süre yaşadıktan sonra ölmelerine izin veriyordu... daha fazla tavşana yayılıyor./.../... savaş alanlarında ölen Amerikan yerlilerinden çok daha fazlası Avrasya mikropları yüzünden yataklarında öldüler" 270
-"Yeni Gine'nin yüksek bölgelerinde genellikle insan anneler domuz yavrularını emzirir" 274, 275
-"Yazı sistemlerinin temelinde yatan üç ana strateji vardır; bu stratejiler tek bir yazılı işaretin gösterdiği söz biriminin uzunluğuna göre değişir: söz biriminin tek bir temel ses, tam bir hece ya da tam bir sözcük oluşuna göre. Bugünkü halkların çoğu bu üçünün içinde en çok alfabeyi kullanmaktadır. Alfabe sisteminde dilin her bir temel sesi (sesbirim) için ilke olarak bir gösterge (harf) bulunur.../ İkinci stratejide logogram denen işaret kelimeler kullanılır, yani yazılı bir gösterge bir kelimenin yerini tutmaktadır.../... üçüncü stratejiye göre, her hece için bir harf kullanılır" 279, 280
-"... yazının bağımsız olarak icat edildiği iki yer vardı, biri Mezopotamya, öteki Meksika; Mezopotamya'da Sümerler MÖ 3000 yılında, Meksika yerlileriyse MÖ 600 yılında icat etmişlerdi... MÖ 3000 yılındaki Mısır yazısı ile (MÖ 1300 öncesi) Çin yazısı da bağımsız olarak icat edilmiş olabilir" 281
-"... bütün yazı sistemleri Sümer ya da eski Mezoamerika yazılarının ya değişiklik geçirmiş halleriydi ya da hiç değilse onlardan alınan ilhamla ortaya çıkmıştı" 287, 288
-"Kiril alfabesinin kökeni MS dokuzuncu yüzyılda Slavların ülkesine giden Yunan misyoner Aziz Kyrillos'un icadı olan, Yunan ve İbrani harflerinin bir uyarlamasına dayanmaktadır. Bir Germen dilinde -İngilizce de bu dil ailesindendir- günümüze kalmış ilk metinler Gotik alfabesiyle yazılmıştır. Gotik alfabesinin mucidi Piskopos Ulfilas'tır. Ulfilas, bugün Bulgaristan'ın bulunduğu yerde MS dördüncü yüzyılda Vizigotlarla birlikte yaşamış bir misyonerdi... icadı... bir karışımdı. İçinde 20 kadar Yunan harfi, 5 kadar da Latin harfi vardı" 289, 290
-"Latin alfabesinin kendisi uzun sürmüş kopyalama evrelerinin ürünüdür. Anlaşıldığına göre alfabeler insanlık tarihinde yalnızca bir kez ortaya çıktı: Şu anki Suriye'nin bulunduğu yerden Sina'ya kadar olan bölgede, MÖ ikinci binyıl sırasında Sami dillerini konuşanlar arasında... yüzlerce alfabenin hepsi sonuçta bu Sami alfabesinden... türemişti./... Samiler MÖ 1700 dolaylarında.../ Alfabeleri öteki yazı sistemlerinden ayıran en önemli yenilik, göstergelerin tek bir ünsüzü göstermesiydi... Sami dillerinde adlar bir anlamı olan adlardır ve iyi bilinen nesnelerin adlarıdır (aleph=öküz, beth=ev, gimel=deve, daleth=kapı vb.)" 291
-"Çağdaş alfabelerin yolunu açan üçüncü ve son bir yenilikse işin içine ünlülerin sokulmasıdır. Zaten... başlamıştı... MÖ sekizinci yüzyılda bütün ünlüleri yöntemli bir biçimde ünsüzler için kullanılan aynı tip harflerle ilk kez gösterenler Yunanlılar oldu... Fenike alfabesinde kullanılan... beş ünsüz sesin harfinden aldılar" 292
-"... çarpıcı bir örneğimiz var, o da Arkansas'ta 1820 dolaylarında Sequoyah adlı bir Çeroki'nin Çeroki dilinde yazı yazmak için icat ettiği heceli yazının kaynağı.../.../ Önce 200 hece göstergesi buldu, giderek bunların sayısını 85'e indirdi" 293
-"Miken döneminin Yunanlıları... saray hesaplarıyla sınırlı kaldı... İlyada ve Odysseia okuryazar olmayan dinleyiciler için okuryazar olmayan ozanlar tarafından söylenmiş, kulaktan kulağa aktarılmıştı, yüzlerce yıl sonra Yunan alfabesi ortaya çıkıncaya kadar yazıya dökülemedi" 300
-"... eski zamanlarda yazının en önemli işlevi "öteki insanları köle etmeyi kolaylaştırmak"tı" 301
-"Örneğin, MÖ 1200 dolaylarında Yunan Miken uygarlığının sona ermesi üzerine Çizgisel B yok oldu ve Yunanistan okuryazarlık öncesi bir çağa geri döndü. MÖ sekizinci yüzyılda yazı tekrar Yunanistan'a geri döndü... alfabeye dayanan Yunan yazısı ortaya çıktığı andan başlayarak, özel evlerde okunan şiirlerin ve mizahın aracı oldu" 302
-"3 Temmuz 1908'de Girit Adası'nda, Phaistos'ta... buldular... bir diskti... 241 gösterge ya da harf.../ Bu disk... bir sır olarak kaldı.../... MÖ 1700 olarak hesaplanan tarihine bakılırsa dünyada ilk basılı belge olması gerekiyor. Diskteki işaretler Girit'in daha sonraki Çizgisel A ve Çizgisel B yazıları gibi elle kazınmak yerine, kabartma matbaa harfleri gibi göstergeler taşıyan damgalarla (daha sonra pişirilen ve katılaşan) yumuşak kilin üzerine basılmış. Baskıyı yapan kişinin diskte görülen her bir işaret için bir damga olmak üzere besbelli 45 damgası vardı... damgalar hiç kuşkusuz yalnızca bu tek belgeyi basmak için yapılmamıştı... çok yazı yazıyor olmalıydı.../... ilk basım girişimiydi, matbaacılıkta da aynı... bir sonraki adım Çin'de 2500, ortaçağ Avrupasında daha da geç, 3100 yıl sonrasına kadar atılmadı" 307-309
-"İcadın anasının ihtiyaç olduğu yönündeki sağduyulu görüşe gerçekten uyan hayli az icat vardır... atom bombası... Amerika... çok zahmetli bir şekilde elle ayrılan pamuğun çekirdeklerini ayırmak için Eli Whitney'in 1794'te icat ettiği çırçır, ötekiyse James Watt'ın İngiliz kömür madenlerinden su pompalama sorununu çözen 1796'daki icadı buharlı makinedir./... Çoğu kez icat ihtiyacın anasıdır, ihtiyaç icadın değil./ Buna iyi bir örnek... Edison'un en özgün icadının tarihidir... 1877'de ilk gramofonu yaptığı zaman.../ Motorlu araç... herhangi bir talebe yanıt vermek üzere icat edilmiş bir şey değildir. Nikolaus Otto 1866'da ilk benzinli motoru yaptığı zaman.../... Motorların geliştirilmesi... Daimler... 1885 yılını buldu; ilk kamyonu yapmak için Daimler 1896 yılını bekledi./.../... ilk modeller hiçbir işe yaramayacak kadar kötü çalışır" 311-313
-"Benim... iki temel sonuç var: Birincisi, teknoloji toplam olarak gelişen bir şey, tek tek kahramanların eylemleriyle değil; ikincisi, teknoloji öngörülmüş bir gereksinimi karşılamak için icat edilmiyor, icat edildikten sonra kullanım alanı bulunuyor" 315
-"... ortaçağda... Müslümanlar teknoloji bakımından ileriydiler, yeniliklere açıktılar" 325
-"... tekerlek... ilk kez MÖ yaklaşık 3400 yılında Karadeniz yakınlarında kullanıldığına dair kanıtlar var, daha sonraki birkaç yüzyıl içinde... Avrupa'nın ve Asya'nın... dönmeye başladı" 328
-"... iki sıçrama... Birincisi, bundan 100.000 ile 50.000 yıl öncesi arası... çağdaş konuşma yetisine ya da beyin işlevlerine... elveren çağdaş anatominin evrimi sonucu olmuştur... aletlerin yolu açılmıştır. İkinci sıçrama bizim yerleşik hayata geçişimiz üzerine oldu... bazı bölgelerde 13.000 yıl önce geçtiler... bu geçiş bizim yiyecek üretimine geçişimizle bağlantılıdır.../... insanların taşınamaz mülkler edinmelerine olanak veriyordu... seramiğin belgelenmiş ilk örnekleri... Çekoslovakya... 27.000 yıl önce ateşte pişirilmiş küçük kil heykelcikler...belgelenmiş en eski sepet 13.000 yıl öncesine, bilinen en eski kumaş dokuması yaklaşık 9000 yıl öncesine aittir... ne çömlekçilik ne de dokumacılık, insanlar yerleşik hale gelene... taşıma sorunundan kurtulana kadar kanatlanmadı./... köylülerin beslediği, yiyecek üretmeyen uzmanlardan oluşan... uzmanlaşmış toplumların ortaya çıkması mümkün oldu" 335, 336
-"... çağdaş toplumla bütünleşme... Zorla olduğunda, genellikle devlet yönetimleri fetihleri yapar, din de bunun haklı gerekçelerini sağlar.../... Yönetim ile din bileşimi, mikroplar, yazı ve teknolojiyle birlikte tarihin genel seyrini belirleyen en yakın dört ana etmenden biri olarak işte böyle işlev gördü" 359
-"... kabileler de bir uçta obalar, öteki uçta şeflikler olmak üzere bir yelpaze oluştururlar.../... şeflikler Bereketli Hilal'de MÖ 5500 dolaylarında, Mezoamerika ve Andlar'da MÖ 1000 dolaylarında ortaya çıktı.../... Aşağı yukarı 7500 yıl önce şefliklerin ortaya çıkmasıyla birlikte insanlar, tarihte ilk kez, yabancılarla düzenli olarak karşılaşmayı ve onları nasıl öldürmeleri gerektiğini öğrenmek zorunda kaldılar./ Bu sorunun bir çözümü bir kişinin, yani bir şefin güç kullanma hakkını elinde tutmasıdır" 366, 367
-"4. Hırsızkratların halkın desteğini kazanmalarının son çaresi hırsızkrasiyi haklı çıkaracak bir ideoloji ya da din inşa etmeleridir. Obaların ve kabilelerin zaten kör inançları vardı, çağdaş kurumsal dinlerin de var... Şef halk adına tanrılarla ilişki kurarak... hizmet ettiğini iddia ediyordu./ Şefliklerin ayırıcı özelliği, şeflerin otoritesini destekleyici, kurumsallaşmış bir dinin ilk işareti demek olan ideolojilerin bulunmasıdır.../ Kurumsallaşmış din... iki önemli yarar sağlar. Birincisi... birbiriyle akraba olmayan insanların birbirlerini öldürmeden bir arada yaşayabilmesi sorununu çözer... İkincisi, insanların başka insanlar adına hayatlarını feda etmeleri için kendi genetik öz çıkarları dışında gerekli güdüyü sağlar" 372, 373
-"... devletlerin Mezopotamya'da MÖ yaklaşık 3700 yılında... ortaya çıktığını biliyoruz" 374
-"En eski devletlerin pek çoğu... köleliği şefliklere göre daha büyük boyutlarda benimsemişlerdi" 375
-"... şefliklerin ve devletlerin... iki başka olası üstünlük... Birincisi, karar alma yetkisine sahip olan tek kişi... İkincisi... resmi din ile yurtseverlik, askerleri savaşta ölümüne dövüşmeye koşullar" 377
-"... akraba olmayan yabancılar arasındaki çatışma sorunu... insanların sayısı arttıkça... artar" 383
-"Başlangıçta Amerikan kolonileri kendi özerklikleri konusunda Çeroki şeflikleri kadar kıskançtı ve... bir yapı oluşturma konusundaki ilk girişimin (1781) sonuç vermesi olanaksızdı... Ancak daha sonra başka tehditler... eski kolonileri özerkliklerinden fedakarlık etmeye ve bizim güçlü federal anayasamızı 1787'de kabul etmeye zorladı. Almanya'nın paylaşımcı olmayan prensliklerinin 19. yüzyılda birleşmesi de aynı derecede güç oldu. İlk üç girişim (1848 Frankfurt Parlamentosu, yeniden kurulan 1850 Alman Konfederasyonu, 1866 Kuzey Alman Konfederasyonu) 1870'de Fransa'nın savaş ilan etmesi gibi bir dış tehdit üzerine en sonunda prensliklerin egemenliklerinin çoğunu 1871'de merkezi Alman imparatorluk hükümetine devretmesinden önce başarısızlıkla sonuçlanmıştı" 388, 389
-"... yenilenler Kitabı Mukaddes çağında çoğunlukla yapıldığı gibi köle olarak kullanılabilirler.../... fetihlerde etkili olan en yakın nedenler... Mikroplar, yazı, teknoloji, merkezi siyasal örgütlenme" 391, 392
-"Dünyada Yeni Gine'deki kadar çok sayıda dilin bir araya toplandığı bir yer yoktur: Dünyadaki 6000 dilin 1000 tanesi Teksas'tan biraz daha büyük bir bölgenin içine sığışmış ve onlarca dil ailesiyle birbirinden İngilizce ile Çin kadar farklı teek tek dillere bölünmüştür... yarısı neredeyse 500 kişinin konuştuğu dillerdir" 409
-"Göç... Los Angeles'ın parasız okulları... Çocuklar evlerde konuşulan 80'in üzerindeki dili temsil ediyorlar.../ Bu bakımlardan Amerika... "normal" bir ülke... dünyanın en kalabalık nüfuslu altı ülkesinin hepsi siyasal birliğini ancak yakın zamanlarda sağlamış birer potadır, hala da içlerinde yüzlerce dili ve etnik topluluğu barındırırlar... küçük bir Slav devleti olan Rusya, MS 1582'ye kadar Ural Dağları'nın ötesindeki genişlemesine başlamamıştı bile. O zamandan 19. yüzyıla kadar Rusya, Slav olmayan onlarca halkı yuta yuta ilerledi, bu halkların çoğu aana dillerini ve kültürlerini korudular" 429, 430
-"Batı Avrupa, Hint-Avrupa dilleri Avrupa'ya ulaştıktan sonraki 6 ile 8 bin yıl içinde aşağı yukarı 40 dil geliştirdi ya da bunları başkalarından edindi" 431
-"Çin'deki sekiz "büyük" dile -... Mandarin dili ile... yakın akraba... yedi dile- ek olarak 130 "küçük" dil vardır, bunların çoğunu ancak birkaç bin kişi konuşur" 432
-"Filipinler'de, Batı ve Orta Endonezya'da 374 dil konuşulur... akraba dillerdir. Avustronezya dil ailesinin aynı-alt ailesine... girerler" 448
-"Avustronezya dil ailesi toplam 959 dilden oluşur, bu diller dört alt-aileye bölünmüştür" 450
-"Hint-Avrupa... İrlanda'dan Hindistan'a... dillerin çoğunda "koyun" anlamına gelen sözcükler birbirine hayli benzemektedir... "avis"... "owis"... (İngilizcedeki "sheep"... sözcüğü... başka kökten... ama İngilizce asıl kökü "ewe" (dişi koyun) sözcüğünde korunmuştur.) ... ses değişimlerini karşılaştırmak bize yaklaşık 6000 yıl önce konuşulan ve bu dillerin atası olan Hint-Avrupa dilinde sözcüğün ilk biçiminin "owis" olduğunu gösteriyor. Yazılı olmayan bu ata dile Ön Hint-Avrupa dili denir./... yaklaşık 2000 başka sözcüğünü aynı şekilde ortaya koymak olasıdır. Ama tüfek sözcüğü... ulaşamazsınız, bu sözcük çağdaş Hint-Avrupa dillerinde farklı köklerden gelir.../ Aynı yöntemle... Ön Avustronezya diline ulaşabiliriz" 456, 457
-"MS 1400 dolaylarında... Chatham Adaları'nın istilasıyla birlikte Asyalıların Büyük Okyanus'u keşfi tamamlanmış oldu.../... Doğu Asya ve Büyük Okyanus toplumları çok öğreticidir, çünkü bize çevrenin tarihi nasıl biçimlendiğini gösteren pek çok örnek sunarlar... farklı çevrelere dağılan insanların torunları çevre farklılıklarına bağlı olarak her zaman farklı şekilde gelişti" 467, 468
-"... yiyecek üretimi yerel nüfus yoğunluklarını ve toplumların karmaşıklığını belirleyen en önemli nedendir... Avrasya... Amerika... en açık fark evcil memeli hayvanlarla ilgilidir... protein..." 472
-"Avrasya... Amerika... fethin gerisindeki en yakın nedenler... mikroplar, teknoloji, siyasal örgütlenme ve yazı konusundaki farklardı.../... zararlı mikrop... fark... yararlı hayvan varlığı konusundaki farklardan doğdu... mikropların çoğu, yiyecek üreticilerinin yaklaşık 10.000 yıl önce her gün yakın ilişki kurmaya başladığı evcil hayvanlarda bulaşıcı hastalıklara yol açmış olan mikropların evrimleşmesi sonucunda türedi. Avrasya'da pek çok evcil hayvan türü vardı, bu yüzden de bu tür pek çok mikrop gelişmişti, oysa Amerika kıtalarında bunların ikisi de azdı... köyler... binlerce yıl sonra ortaya çıkmıştı.../.../... Avrasya toplumlarında 1492 yılında... aletler metalden... yapılıyordu" 475, 476
-"Ortaçağ ya da Rönesans çağı sonlarında Avrasya çoğunlukla örgütlü devletlerle yönetiliyordu... Pek çok Avrasya devletinin... devleti bir arada tutmaya yarayan resmi bir dini vardı" 478
-"Amerika... Aztek ve İnka... bu iki siyasal birim vardı, ama yedi Avrupa devleti (İspanya, Portekiz, İngiltere, Fransa, Hollanda, İsveç, Danimarka) 1492 ile 1666 arasında Amerikan kolonilerini ele geçirecek kaynaklara sahipti.../.../ Dolayısıyla, Kolomb zamanında Avrasya... çok üstündü" 479
-"... insanlar Avrasya'da aşağı yuakarı bir milyon yıldır yaşıyorlardı, bu Amerika kıtalarındakine göre çok daha uzun bir süreydi" 482, 483
-"Doğu Akdeniz kaynaklı olan alfabeler, Çinçe... dışında, Avrasya'da... bütün karmaşık toplumlara yayıldı... Yeni Dünya'da... yayılamadı" 488
-"Dilciler, birkaç Avrasya dili dışındaki bütün dilleri on kadar dil ailesi içinde toplamak konusunda birleşmektedirler, bu ailelerin her biri sayıları birkaç yüzü bulan akraba dillerden oluşmaktadır... Hint-Avrupa dil ailesi kapsamında 144 dil bulunmaktadır... bütün bu geniş, sınırdaş bölgelere yayılmış dillerin gerisinde tarihte bir zamanlar buralara yayılmış bir ata dilin bulunduğunu... göstermekte birleşir... Son bin yıl içinde yayılmış belli başlı diller arasında... Hint-Avrupa... Rus dili... Türkçe bulunmaktadır./... (sayıları kimilerine göre 600, kimilerine göre 1200 olan) Amerika'nın yerli dillerini yüz ya da daha fazla ya da tek tek diller halinde gruplama..." 489, 490
-"Amerika'da ilk kez koloni kurma girişiminde bulunan Avrasyalılar... İskandinavlardı... Norveçli... MS 874'te İzlanda'yı istila ettiler... MS 986'da Grönland'ı istila etti... MS 1000 ile 1350 yılları arasında Kuzey Amerika'nın kuzeydoğu kıyılarını pek çok kez ziyaret ettiler.../.../ On üçüncü yüzyılda başlayan Küçük Buzul Çağı'nda Kuzey Denizi'nin soğumasıyla... İskandinavlar için... güçleşti. Grönlandlıların Avrupalılarla bilinen son ilişkileri 1410'da... oldu. Avrupalılar sonunda 1577'de yeniden Grönland'ı ziyarete başladıkları zaman oradaki İskandinav kolonisi artık yoktu" 492, 493
-"Amerika kıtasında ilk koloni 1508 dolaylarında, Panama Kıstağı'nda kuruldu... Aztek... 1519-1520 yıllarında, İnka... 1532-1533 yıllarında ele geçirildi... Avrupa kökenli hastalıkların (muhtemelen çiçek hastalığının) büyük payı oldu" 495
-"Eskiden Kuzey Amerika'da konuşulan yüzlerce dilin 187'si dışında hiçbiri konuşulmamaktadır, bu 187'nin 149'u da can çekişiyor sayılır... Yeni Dünya uluslarından yaklaşık 40 tanesinde bugün resmi dil bir Hint-Avrupa dili ya da melez dildir" 497
-"Beyaz sömürgeciler gelmeden önce bile Afrika'da yalnızca siyahlar değil... dünyadaki belli başlı altı grup insandan beşi yaşıyordu ve bunların üçü Afrika'dan başka yerde bulunmayan Afrika yerlileriydi. Yalnızca Afrika'da dünyadaki dillerin dörtte biri konuşulmaktadır.../ Afrika'daki insan çeşitliliği, coğrafyasının çeşitliliğinden ve tarihöncesinin uzunluğundan geliyor... En eski atalarımız 7 milyon yıl önce orada yaşadılar" 500, 501
-"Afrika'daki 1500 dilin kafa karıştırıcı karmaşıklığını büyük bir dilci olan... Joseph Greenberg çözdü, bu dillerin yalnızca beş dil ailesinde toplanabileceğini ortaya koydu.../.../... Bize öğretilenlere göre Batı uygarlığı Yakındoğuda filizlendi... dünyanın en büyük üç dini olan Hıristiyanlık, Yahudilik ve İslam bu uygarlığın ürünüydü. Bu dinler birbiriyle yakın akraba olan dilleri konuşan insanlar arasında çıkmıştı, bunlara Sami dilleri deniyordu: Sırasıyla Aramca (İsa'nın ve Havarilerinin dili), İbranice ve Arapça.../ Oysa Greenberg Sami dillerinin, çok daha büyük bir ailenin altı ya da daha fazla dalından yalnızca biri olduğunu saptadı; Afro-Asya denen bu ailenin bütün öteki dalları (ve yaşayan 222 başka dil) yalnızca Afrika'da konuşulan dillerdir. Hatta Sami alt-ailesinin kendisi bile temelde bir Afrika dilidir, yaşayan 19 Sami dilinden 12'si yalnızca Etiyopya'da konuşulur. Demek ki Afro-Asya dilleri Afrika'da doğmuştur, bunların bir kolu Yakındoğu'ya yayılmıştır. Bu da demektir ki Batı Uygarlığı'nın ahlaksal temeli olan Eski Ahit'in, Yeni Ahit'in ve Kuran'ın yazarlarının konuştukları dillerin doğum yeri Afrika'dır./... Afrika'da... yalnızca Pigmelerin belli bir dili yok.../.../... Greenberg... Nijer-Kongo dillerinin Bantu denen tek bir alt-ailede toplanabileceğini saptadı. İşte 1032 Nijer-Kongo dilinin yarısının... varlığını bu alt-aileyle açıklayabiliriz. Ama bütün o 500 Bantu dili... birbirine benzer... bunlar... tek bir dilin 500 farklı lehçesi olarak tanımlanmıştır./ Bantu dilleri... Nijer-Kongo... tek bir alt-ailesini oluşturur. Öteki 176 alt-ailenin çoğu... küçük... Batı Afrika'ya sığışmıştır.../.../... İngilizcenin bütün bu lehçeleri Germen dil ailesinin yalnızca aşağı sıralardaki alt grubunu oluşturur. Bütün öteki alt gruplar -çeşitli İskandinav, Germen, Hollanda dilleri- Kuzeybatı Avrupa'ya sıkışmış durumdadır... Buna bakarak bir dilci... İngilizcenin Kuzeybatı Avrupa'nın kıyı bölgesinde ortaya çıktığı... yayıldığı sonucunu hemen çıkarır. Gerçekten de... İngilizce MS beşinci ve altıncı yüzyıllarda istilacı Anglo-Saksonlar aracılığıyla oradan İngiltere'ye taşınmıştır" 506-511
-"Afrikalılar kolaağacının kafein içeren meyvelerini eskiden uyuşturucu olarak çiğnerlerdi; Coca-Cola şirketi Amerikalıları ve bütün dünyayı ayartıp onlara başlangıçta bu meyvenin özünü içeren meşrubatı içirmeyi başarmadan çok önce" 514
-"Ehret, evcil bitki ve hayvanları her bir Afrika dil ailesine mensup insanların hangi tarih sırasıyla kullanmaya başladığını saptamak için bu dil yaklaşımını uyguladı... dil tarihlendirmesi denen bir yöntemle karşılaştırmalı dilbilim, evcilleştirme ya da bitkilerin geliş tarihlerini ortaya çıkarmamıza yardımcı olabilir./.../... Afrika dillerinde bulunan bitki adları... binlerce yıl önce Afrika'da konuşulan üç dil olduğunu görmemizi sağlıyor: En eski Nilo-Sahra dilleri, en eski Nijer-Kongo, en eski Afro-Asya dilleri. Ayrıca... Koisan dilinin varlığını da görebiliyoruz. Afrika'da bugün 1500 dil bulunuyor" 518, 519
-"... tarihçilerin insanı çileden çıkaran "coğrafi gerekircilik" etiketi... yaratıcı insanlar vardır. Ancak bazı yaşam çevreleri... daha olumlu koşullar sunar" 537
-"MS yaklaşık 900'den sonra su değirmenleri gelişip serpilinceye kadar Batı Avrupa ya da Alplerin kuzeyi, Eski Dünya teknolojisine ya da uygarlığına hiçbir katkıda bulunmadı... MS 1000'den 1450'ye kadar... Çin... dünyaya teknolojide önderlik ediyordu" 539
-"... eskiçağlarda Bereketli Hilal'in... büyük bir bölümü ormanla kaplıydı... bitki örtüsünün yenilenme hızı... yok edilme hızıyla yarışamadı... Ürdün... Petra yakınlarındaki son ormanlar I. Dünya Savaşı'ndan hemen önce Hicaz demiryolu yapılırken Osmanlı Türkleri tarafından yok edildi./... kendi kaynaklarının tabanını yok ederek kendi kuyularını kazdılar... güç batıya kaydı... Kuzey ve Batı Avrupa bu akibete uğramaktan kurtuldu... daha dayanıklı bir çevrede yaşamak gibi bir şansa sahip oldukları için böyle oldu" 540, 541
-"Çin... donanmalarının yedi tanesi MS 1405 ile 1433 arasında Çin'den yelken açmıştı... iki hizip (hadımlarla karşıtları) arasındaki kavga sonucu bu donanmaların gönderilmesine son verildi... sonunda tersaneleri kapattılar, okyanus aşırı denizciliği yasakladılar. Bu olay... 1880'lerde Londra'da sokakların elektrikle aydınlatılmasını engelleyen yasayı... hatırlatıyor... Çin... o bölgede siyasal birliğini kurmuş bir ülkeydi. Tek bir geçici karar geriye dönüşü olmayan sonuçlar doğurmuştu.../.../... Avrupa bölünmüş olduğu için... Kolomb Avrupa'daki yüzlerce prensten birini kendisini desteklemeye razı etmeyi beşinci denemesinde başarabildi... Avrupa'da... sayısız başka yenilik konusunda da hep böyle oldu.../ Avrupa'nın birleşmemiş olmasının sonuçları Çin'in birleşmiş olmasının sonuçlarıyla tam bir karşıtlık oluşturuyor. Çin... 14. yüzyılda bir sanayi devriminin eşiğinden döndü.../... Bugünkü Çin'in en verimli bölgeleri ilk kez MÖ 221 yılında birlik kurmuşlardı ve o zamandan beri çoğunlukla birliklerini korudular... yazı... dil... kültür birliği var. Oysa Avrupa'nın siyasal birlik kurmakla uzaktan yakından bir ilgisi olmadı: 14. yüzyılda hala 1000 tane bağımsız devletçik vardı, MS 1500'de 500 devletçiğe bölünmüş haldeydi, 1980'lerde devletlerin sayısı 25'e indi, şimdi... 40'ı buluyor. Avrupa'da hala 45 dil konuşuluyor" 542-544
-"... coğrafi bağlantıların iyi olması, iç engellerin olmaması başlangıçta Çin'e bir üstünlük sağlamıştı... Ama Çin'in bağlantılılığı daha sonra bir sakıncaya dönüştü, çünkü bir diktatörün aldığı bir karar yenilikleri engelleyebiliyordu ve pek çok kez engelledi de. Bunun tam tersine Avrupa'nın coğrafi "Balkanlaşmışlığı" birbiriyle yarışan ve birer yenilik merkezi haline gelen onlarca ya da yüzlerce küçük bağımsız devletçiğin ortaya çıkmasına yol açmıştı. Devletlerden biri bir yeniliğe yüz vermiyorsa öteki veriyordu ve böylece komşu devletleri de aynı şeyleri yapmaya zorluyordu, yapmayanlar yenik düşerler ya da geri kalırlardı. Avrupa'daki coğrafi engeller siyasal birleşmeyi önlemeye yetecek nitelikteydi ama teknolojinin ve düşüncelerin yayılmasını durduracak nitelikte değildi. Çin'deki gibi Avrupa'da bütün yeniliklerin musluğunu kapatacak bir despot olmadı./ Bu karşılaştırmalar bize teknolojinin gelişimini coğrafi bağlantılılığın hem olumlu hem de olumsuz etkilediğini gösteriyor" 547, 548
-"Japon... Dillerinin kökeni dilbilimin en tartışmalı konularından biridir" 561
-"1946 yılına kadar Japon okullarında... bire Japon efsanesi okutuluyordu... tanrı Izanagi'nin sol gözünden doğmuş olan Japon güneş tanrısı Amaterasu'nun torunu Ninigi'yi yeryüzüne, bir yeryüzü tanrısıyla evlenmek üzere Japon adası Kyushu'ya gönderdiği aanlatılır. Ninigi'nin torununun torunu Jimmu, düşmanlarını etkisiz hale getiren göz kamaştırıcı kutsal bir kuşun yardımıyla MÖ 660 yılında Japonya'nın ilk imparatoru olur. MÖ 660 ile, tarihsel belgelerde geçen ilk Japon hükümdarları arasındaki boşluğu doldurmak için tarihçiler aynı derecede uydurma 13 imparator daha icat etmiştir./ II. Dünya Savaşı sona ermeden önce, İmparator Hirohito, Japonlara kendisinin tanrılar soyundan gelmediğini sonunda açıkladığında, Japon arkeologları ve tarihçileri yorumlarını bu açıklamaya uyacak şekilde yapmak zorunda kaldılar" 563
-"Korelilerin yorumu... Japon imparatorluk ailesinin kurucuları Korelidir./ İşte bu yüzden 1910 yılında Japonya... Kore'yi kendi topraklarına kattığı zaman, Japonların askeri önderleri bu birleşmeyi "hak yerini buldu" diye kutladılar. Bundan sonraki 35 yıl süresince Japon işgal güçleri Kore kültürünü silip yok etmek için... ellerinden geleni yaptılar. Birkaç kuşaktır Japonya'da yaşayan Koreli aileler Japon vatandaşı olmayı hala içlerine sindiremiyorlar. Japonya'daki "Burun mezarları"nda bugün hala 16. yüzyılda Kore'de Japon işgali sırasında 20 bin Korelinin savaş ganimeti olarak kesilen ve Japonya'ya getirilen burunları bulunmaktadır" 565
-"Japon dilinin... apayrı bir dil olması... pek çok araştırmacının bu dili Asya'nın, Türk dilleri, Moğol dilleri, Doğu Sibirya Tungus dillerinden oluşan Altay dil ailesinin yalıtılmış bir üyesi saydığıdır. Korece de çoğu kez bu ailenin yalıtılmış bir üyesi sayılmaktadır" 569, 570
-"Japonya... sığ denizlerle çevrilidir. İşte bu yüzden Buzul Çağı sırasında bu denizler kuru topraklara dönüştü, okyanus sularının çoğu buzulların içinde donup kaldığı için deniz yüzeyi şimdiki düzeyinin 150 metre altına düştü... anakara Rusya'sı ile arasında kara bağlantısı vardı... Güney Kore arasında başka bir kara bağlantısı bulunmaktaydı... Bu yüzden... yürüyerek Japonya'ya gelen memeliler arasında... eski insanların da bulunması hiç şaşırtıcı değildir. Taş aletler insanların buraya beş yüz bin yıl önce geldiklerine işaret ediyor" 571, 572
-"Buzul Çağı'nın sona erişine, Japon tarihinde çok önemli iki değişikliğin biri eşlik etti; çömlekçiliğin icadı... kaplara sahip oldular... nüfus patlamasını tetikledi.../... dünyanın bilinen en eski çömlekleri Japonya'da 12.700 yıl önce yapılmıştı. Radyokarbon yöntemiyle saptanan bu tarih 1960'ta açıklandığı zaman Japon bilim adamları bile başlangıçta buna inanamadılar" 573, 574
-"... sert kabuklu yemişler... güzün bol miktarlarda toplanıp kış için toprak altında, 180 santimetre derinliğinde, 180 santimetre genişliğindeki çukurlarda saklanabiliyordu" 576
-"Japon... ikinci önemli değişiklik MÖ 400 yılı dolaylarında Güney Kore'den gelen yeni bir hayat tarzıyla... birlikte ortaya çıktı.../... En önemli yeni öğeler demirden yapılan metal aletler ile tartışılmaz şekilde başlamış olan tam ölçekli tarımdır. Bu tarım sulanan pirinç tarlaları biçiminde geldi" 581
-"Kofun mezarlarının uzunluğu 500 metreyi bulur... büyük... en büyüklerinin kazılması hala yasaktır çünkü onlarda Japon imparatorluk soyunun atalarının bulunduğuna inanılmaktadır... Kofun döneminde... anakara Asya'sından Japonya'ya Budizm, yazı, at biniciliği, yeni seramik ve metal işleme yöntemleri gelmiştir./ En sonunda, MS 712 yılında Japonya'nın, kısmen uydurma, kısmen gerçek olayların yazıya dökülmesi demek olan ilk tarihsel kayıtlarının tamamlanışıyla birlikte, Japonya tarih sahnesine tam olarak çıkar... hala hüküm süren imparatorları Akihito, MS 712 yılında, ilk kayıt defteri yazılırken hüküm sürmekte olan imparatorun doğrudan doğruya 82. kuşaktan torunudur. Güneş tanrısı Amaterasu'nun torunun torunu olan o efsanevi ilk imparator Jimmu'nun da doğrudan doğruya 125. kuşaktan torunu olduğuna inanılır./ 700 yıllık Yayoi döneminde Japon kültürü, on bin yıllık Comon döneminde değişmediği kadar değişti... Besbelli ki MÖ 400 yılında önemli bir şey oldu" 584, 585
-"MS 676 yılında Kore'de siyasal birlik kurulmadan önceki yüzyıllarda Kore üç krallıktan oluşuyordu. Bugünkü Kore dilinin atası Silla krallığının dilidir; krallıklar arası savaşta galip gelen ve Kore'yi birleştiren krallıktır bu... Kore'deki ilk tarihsel kayıtlardan farklı krallıkların farklı dilleri olduğunu öğreniyoruz... Ben MÖ 400 yılında Japonya'ya taşınan ve evrimleşerek bugünkü Japon dilini oluşturan Kore dilinin, evrimleşerek bugünkü Kore dilini oluşturan Silla dilinden hayli farklı olduğu kuşkusunu taşıyorum" 590, 591
-"Avrupa'nın Çin'e yetişip Çin'i geçmesinin gerisinde... ben "En Uygun Parçalanma İlkesi"ni görmüştüm... en gerisinde yatan temel coğrafi nedenleri. Avrupa'nın parçalanmışlığı... bilimin ve kapitalizmin gelişmesinin önünü açtı, Çin'in birliği açmadı./... rekabet yapıcı olduğu kadar yıkıcı da olabilir... Parçalanmışlık tekparça bir kavram değildir, çok yüzeyli bir kavramdır" 598, 599
-"Goldstone, Avrupa'nın... "motor biliminin" önemini vurguluyordu.../... Avrupa'da (yağışa bağlı olan) tarım, çoğu zaman yöresel topluluklardan uzak kalmış olan devlete bir rol yüklemiyordu... tarımsal ihtiyaç fazlası... göreli olarak özerk kentlerle birlikte... kent kurumlarının, örneğin üniversitelerin ortaya çıkmasına olanak sağladı. oysa Çin'de (sulamaya ve suyun denetimine dayalı olan) tarım, büyük ırmak vadilerinde müdahaleci ve zorlayıcı devletlerin ortaya çıkmasını gerektiriyordu... Çin coğrafyası bağımsız devletlerin uzun süre yaşamasına olanak vermiyordu. Tam tersine Çin coğrafyası büyük bir bölgenin ele geçirilmesini kolaylaştırıyordu, bunu imparatorluk yönetimi altında göreli olarak uzun istikrar dönemleri izledi. Sonuçta ortaya çıkan devlet sistemi çağdaş bilimin ortaya çıkması için gerekli koşulların çoğunu baskıladı.../... 1960'larda, 1970'lerde Çin... okulları beş yıl süreyle kapatmasıyla yaşanan Kültür Devrimi felaketi..." 600, 601
-"Acaba en iyi yönetim, iyi bir diktatörlük yönetimi midir, federal bir sistem midir yoksa her şeyin serbest olduğu anarşi midir?... farklı şirketler için de aynı sorular sorulabilir.../.../ Örgütleniş farklarıyla ilgili bu soruların yanıtları hiç kuşku yok ki kısmen bireylerin kendilerine özgü özelliklerine bağlıdır... Bunun la birlikte... öteki şeyler eşit olduğunda... hangi örgütleniş biçimi en iyisidir?/... En Uygun Parçalanma İlkesi'ni ben buradan çıkardım. En uygun orta derecede parçalanmış bir toplumda yenilikler en hızlı şekilde yayılır. Fazla birleşik toplum buna engeldir, fazla parçalanmış toplum da öyle" 602, 603
-"Almanlar olağanüstü iyi bira üretirler.../... küçük ölçekli... korunuyorlar... tekel" 604
-"Japon yiyecek şirketleri yerel birer tekeldir... Biraz da bunun sonucu olarak Japonya'da yiyecek fiyatları çok yüksektir: En iyi bifteğin kilosu 400 dolar, tavuğun kilosu 50 dolardır" 607
-"IBM'e yeni bir yönetici geldi ve her şeyi kökten değiştirdi: IBM'in şimdi Microsoft'unkine daha çok benzeyen bir örgütlenme biçimi var... yaratıcılık eğilimi bunun sonucunda artmış./... Niçin... bazı ülkeler zengin.../ Yanıtın kısmen toplumsal kurumlar arasındaki fark ile ilgili olduğu açıktır... en bariz... aynı çevreyi bölüşmüş ama farklı kurumları... olan ülkelerde görüyoruz... Güney Kore ile Kuzey Kore, eski Batı Almanya ile eski Doğu Almanya... İsrail ile Arap komşuları... pek çok "iyi kurum" arasında yasa egemenliği, sözleşmeye uyma zorunluluğu, özel mülkiyet haklarının korunması, yolsuzlukların önlenmesi, suikastlara pek sık rastlanmaması, ticarete, sermaye akışına açıklık, yatırımın özendirilmesi gibi şeyler var./ Hiç kuşku yok, ulusların zenginlik farklarını yaratan nedenlerden biri gerçekten de iyi kurumlardır.../ Ama bu iyi kurumlar görüşünün eksik... olduğu... gittikçe daha iyi anlaşılıyor" 608, 609
*
14.10.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder