Namık Kemal Zeybek, 1. Baskı, 2003, Ahmet Yesevi Vakfı Yayınları, Ankara
"Hikmetler"e göre Yesevi şunlardan çokça yakınıyor : Gösterişçi, yalancı, cahil, menfaatçi, çıkarcı şeyh ve dervişler.
İstediği ise hoşgörü imiş.
Ne kadar hoş!
Ama sanki bu konularda hiç olumlu yönde etkisi olmamış!
Bugün de aynı şeyler en şiddetli ihtiyaçlar. Sanki hiç değişiklik olmamış ve hatta değişiklik olmuşsa bile ters yönde olmuş!
İbretlik bir durum değil mi?
*
Kitapta benim anlamını idrak edemediğim şu türden hususlar var:
"Allah'a ulaşmak". "Yani AŞK". "Aşk Allah'a ulaşma coşkusu... Aşk'ın amacı ALLAH". (Zeybek, s. 23)
"AŞK ile BİRLİK İNANCI bir arada olur." "Allah'ta yok olma ve ALLAH ile sonsuzluğa ulaşma halidir... Sonsuz boyutta sonsuzluk". (Zeybek, s. 25, 26)
*
Katılmadığım bazı yönleri olsa da bilgilendirici bir eser.
*
Kitaptan diğer bazı notlar:
""Milliyet" dediğimiz gerçekliğin iki ana unsurundan birincisi "dil" ise ikincisi de dilin ana taşıyıcısı olduğu bütün kültür unsurlarıdır. Kültür unsurlarını... en etkilisinin de "din" olduğu bilinen bir gerçek... Ahmet Yesevi dilimizi, dinimizi ve din anlayışımızı en çok borçlu olduğumuz insandır." "Türk dünyası deyince aklımıza ilk gelen yedi bağımsız cumhuriyetimizdir." (Zeybek, s. 10)
"Türklük yeryüzünün geçmişinde ve bugününde eşi ve benzeri olmayan bir güzelliktir." "1990 yılında Kazakistan... Türkistan şehri... Yesevi türbesinde... ev sahipliğimi yapan Gümüşcan Hanım... "Siz Hazret Sultan'ın mezarına hürmet gösterdiniz; onun ruhaniyeti de size himmet edecektir." Doğrusu şaşırdım. Henüz Sovyetler Birliği yaşıyordu... Gümüşcan Hanım Başbakan Yardımcısıydı ve "Ahmet Yesevi'ye hürmet" onda ""himmet" kavramını çağrıştırıyordu." "Rejim Ahmet Yesevi'yi karalıyordu... ama başaramıyordu.../ 1993 yılında... gezilerim oldu." "Ahmet Yesevi adının ve hatırasının... etkilerinin dipdiri olduğunu tesbit ettim." (Zeybek, s. 12, 13)
"İnsanoğlu'nun yaşarken ulaştığı en yüce yükseliş Mirac'dır. Mirac, Allah elçisinin Allah'a eriştiği andır." (Zeybek, s. 15)
"Allah'a yücelmek istiyorsan işte yöntem:" "gariplerin gönlünü al". (Zeybek, s. 16, 17)
"İslam dininde en önemli ibadet, insana hizmet". (Zeybek, s. 19)
"Şeyh Mansur öz başını darda gördü". (Zeybek, s. 27)
"İhlas yani din adına yaptığın her işi Allah için yapmak... severek, sevinerek yapmak". "İhlasın karşılığı riya... Yani gösteriş". (Zeybek, s. 29)
"Şeyh tasavvuftaki anlamı ile... yol göstericiliği yapan insan demektir. Pir, mürşid, şeyh eş anlamlı sözlerdir." (Zeybek, s. 32)
"Melamet "kendini aşağı görme ve halkın aşağılamasını istemek" diye anlatılabilir." (Zeybek, s. 35)
"Ahmet Yesevi Atamızın sözlerinin kaynağı Kur'an ve Yüce Muhammed". "Ahmet Yesevi inanç adamıdır... hayatının anlamı inanmak, inandığını yaşamak ve inançlarını yaygınlaştırmak üstüne kurmuştur./ Ancak bu yolda zorlama yoktur." (Zeybek, s. 39)
"Cihat... müslümanlara sadece kendilerini, dinlerini ve inançlarını "savunmak" amacıyla savaş izni verilmiştir. Yani... "cihat" sadece savunma amaçlıdır." "Emevi sultanlarının müslümanlıklarında öyle çok fazla "ciddiyet" yoktur. Hatta Yezit örneğinde olduğu gibi müslüman olmadıkları bilinenler vardır." (Zeybek, s. 41)
"Tarihi okumak ve dini olanla tarihi olanı birbirinden ayırmak... İşte, saf İslam'ı arayanlar için, bir altın açacak", "hiçbir din içine geldiği toplumun kültür birikiminin etkilerinden kendisini koruyamaz. Arap... açısıyla birleşince ister istemez İslam, kadın konusunda başlangıcından ayrı bir yere gelmiştir." "Zühre B. Kilab... kızını diri diri toprağa gömer." (Zeybek, s. 47)
"Hangi şeyh... kendisine bağlananları örgütleyip ticari ve siyasi güç haline getiriyorsa onlardan uzak durulacaktır.../ Ahmet Yesevi binlerce öğretmen yetiştirip, Türk Dünyası'nın her yerine gönderirken... geçimini; ürettiği tahta kaşık ve kepçeyi satarak sağlıyordu". (Zeybek, s. 52)
"Din ancak BİLİM'le tamamlanır." (Zeybek, s. 54)
"Allah'ı bilmenin yolu da bilimdir./ Allah sonsuzluktur." (Zeybek, s. 56)
"Hür düşnceyi, felsefeyi tekfir eden, bağnazlığı din durumuna getiren, üretilmiş bilgiler ile yetinip onları tekrarlamayı marifet sanan anlayışlar, İslam toplumlarını kaplamıştır. Bunun sonucunun gerilik ve gerilemek olacağı belliydi. Olmuştur." (Zeybek, s. 58)
"Macar Prof. Vamberi Armin... anlatıyor:" "İslam dinine cihanşumül idrak felsefesini veren Türk bilginleridir... Evliya Çelebi de Ahmet Yesevi ailesine mensuptur." "Türk Dünyası'nda Ahmet Yesevi'nin etkileri çok derindir." (Zeybek, s. 60)
"Bizi biz yapan öncelikle dilimizdir. TÜRKÇE'miz", "ne yazık, atalarımızın kurduğu en büyük devletlerden olan Selçuklular döneminde yok olma yoluna sokuldu./ Selçılu'yu kuran... Dukak oğlu Selçuk". "Türklüğe karşı oldu. Çünkü din ve ilim dili olarak Arapça'yı; devlet ve edebiyat dili olarak Farsça'yı benimsediler. Büyük Selçuklularda, Nizamiye Medreselerinde Arapça ve Farsça egemendi. Bu medreseleri... kuran kişi Nizam'dı ve Nizam Fars'tı.../ Anadolu Selçukluları da Büyük Selçukluların yolundan gitti. Farsça ana dil durumuna geldi". "Mevlana... bütün eserlerini Farsça yazmıştır." ""Key" Türkçe'deki "Alp" sözünün karşılığıdır." "Dilini yitiren bilincini yitirir, bilincini yitiren varlığını yitirir./ İşte böyle bir zamanda 12. Yüzyılda Ulu Türkistan'ın YESİ şehrinde Hoca Ahmet adlı bir Ulu Kişi ortaya çıktı... TÜRKÇE bayrağını yükseltti... Öğrettiği İslam'dı... İslam Tasavvufunun yollarıydı... Bilimdi... Dili Türkçe'ydi." (Zeybek, s. 62, 63)
"Hoca Ahmet 126 yıl yaşadı.../ Yetiştirdiği öğretmenleri Türk dünyasının her bucağına gönderdi." "Doğru İslam'ı anlatıyorlardı." "Ve Türkçe anlatıyorlardı." "Ölmek üzere olan Türkçe dirilmeğe başladı." (Zeybek, s. 66)
"Bilinen gerçek, Türklerin İslam dinine geçmeden önce birçok dine girip çıktıkları... İslam'dan önce Türkler şamanist değildiler", "şamanizm bir din olmaktan çok... bir durugörü ve sağaltma yöntemidir... Türkler hangi dine girerlerse girsinler bu yöntem... varlığını sürdürmüştür.../ Çoğunlukla Karahanlı Han'ı Satuk Buğra'nın 10. yüzyılın ortalarında müslümanlığa girmesi Türklerde İslam'ın yayılmasının başlangıcı olarak söylenir." "Ahmet Yesevi okulunda yetişen öğretmenlerin birinci görevi; henüz İslam'a girmeyen Türkler ve yakın uluslar arasında dini yaymak... dinin gerçeğini öğretmekti." "Ahmet Yesevi öğrencileri... Cengiz'in torunlarını müslümanlaştırıp Türkçe'ye ve Türklüğe kazandırmışlardır./ Cengiz'in büyük oğlu Cuci'nin oğlu Berke, Altınordu Hanı iken Ahmet Yesevi'nin öğrencisi Sarı Saltuk tarafından İslam'a kazandırılmıştır. Berke'nin başkomutanı Nogay'ı da yine Sarı Saltuk müslümanlığa ısındırmıştır... Cuci'nin torunu Özbek Han'a İslam bilincini ve bilgisini veren ise Baba Tüklü diye bilinen Yesevi öğrencisidir./... Anadolu'ya... İslam'ı yayan yine Yesevi dervişleridir.../ Türklere Arapların zorla müslümanlığı kabul ettirdikleri ise bilimsel temelleri olmayan bir iddiadan ibarettir... Hallacı Mansur'un bu yolda beş yıl çabaladığını da bir örnek olarak verebiliriz." "Milletimiz arasında yaygın olan ortak din bilincini, doğrudan Ahmet Yesevi'ye borçluyuz." (Zeybek, s. 69-71)
"Doğmadan önce neredeydik?../ Bu sorular insan beyninin sorduğu sorulardır... İşte felsefenin ortaya çıkış sebebi... Ve tasavvufun kaynağı.../... Düşüncelerin kaynağına ulaşmak... bütünlüğe yönelmek... için teknikler... İşte tasavvuf budur". (Zeybek, s. 72, 73)
"Tasavvuf yolunda düşülen yanlışlıklardan birisi, yolu amaç sanmaktır... Halbuki yol aşılmak içindir... Yol gösteren... Amaca giden yolda yardımcıdır sadece. Bunu unutanlar... "şirk" batağına saplanırlar", "tehlikelerine rağmen tasavvuf vardır, haktır ve gereklidir... Tasavvuf, dinin iç dokusudur, içinin içidir, özünün özüdür." "Tasavvufun amacı ihsandır. Yani insanı "olgun insan" haline getirmek, nefsin kirlerinden ve yüklerinden kurtararak temizlemek ve hafifleştirmek, varlığın sırlarına eriştirmek ve Allah'a ulaştırmaktır./ Tasavvuf yolunda zikir vardır." "Felsefe... aklın gücünü ve imkanlarını değerlendirir. Tasavvuf ise aynı sorulara "aşkın akıl" gücü ile yani aklı genişletme yöntemi ile cevap bulmaya çalışır", "sorulardan birincisi "varlığın nasıl var olduğu"dur... İkinci soru ise... "ruh"un ne olduğudur." "Var eden Allah'tır ve O sonsuzluktur. Allah'ın Zat'ının ne olduğu ve nasıl olduğunu kavramamız mümkün değildir.../ Yaratıcı "varlığı" isimlerinin ve sıfatlarının "nur"larının gölgesinden yaratmıştır. Yani varlığın esası "nur"dur... Yani "var"lığın esası "bir"dir ve kaynağı da "mutlak bir"dir. Başlangıç da, son da Allah'tır." "İnsan Allah'ın yeryüzündeki vekilidir, halifesidir. İnsan varlığın özetidir." (Zeybek, s. 75-79)
"İşte tasavvufun en önemli amacı insanın nefsini eğitmek sureti ile insan onuruna yakışır hale getirmektir." (Zeybek, s. 81)
"Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat/ Tasavvuf yollarının bir çoğunda gerçeğe ulaşma yolculuğunda dört kapı ve kırk makam kavramı vardır. Özellikle Yesevilik ve onun devamı olan Bektaşilikte bu konu çok önemlidir." (Zeybek, s. 84)
"Tasavvuf yolu... insanı kötülüklerden uzaklaştırıp iyiliklere yaklaştıracak bir yol olarak değerlidir." (Zeybek, s. 87)
"Ahmet Yesevi" için "Birçok kaynak ölüm tarihi olarak 1166'yı verir", "126 yıl yaşadığını söylersek, doğum tarihi 1105 yılıdır." Doğduğu yer "bugünkü Kazakistan... Çimkent İl'inin Sayram şehridir", "Yesi'ye yerleşmiş". "Türk-İslam tasavvuf yolu böylece adı sonradan Türkistan olan Yesi şehrinde başlamıştır." "Yesi'de bir okul kurmuş... öğrencilerini dünyaya yaymıştır. Tarihin yönünü değiştirmiş, Türklüğün "yeniden dirilişini" sağlamıştır", "ötelere göç... Tarih 1227 olabilir./... iki asır sonra gelen büyük cihangir Timur tarafından bugünkü türbe ve dergah yaptırılmıştır... İkinci Mekke denilir." (Zeybek, s. 99-102)
"Yesevi yolundan yürümek isteyenlerin önce bir işlerinin olması gerekir." "Gerçek müslüman dünyayı başının üstüne koymaz, ayağının altına alır. Kalbinde Allah vardır, elinde ise işi.../ İşi olmalıdır ki; halka aş verebilsiz... Yesevi yolcusu "alan el" değil "veren el"dir. Bunun için de "olan el" olmalıdır./ Yesevi yolcusu... hoşgörülüdür ve bilim arayıcısıdır. Bilim yolunda gerçeği arar." (Zeybek, s. 104, 105)
"Bu kitabı yazmadım, sadece derledim." (Zeybek, s. 109)
"HİKMETLERDEN SEÇMELER" (Zeybek, s. 111 vd.)
"Sapıtmış der mollalar
Şeyh Mansur öldürüldü
Kafir diye öldürüldü
Üç yüz molla toplaşıp" (Zeybek, s. 169)
"YALAN ŞEYHLER", "YALANCI ŞEYH", "HAKK'A RAKİP ŞEYH", "GÖSTERİŞÇİ SON DEMİ", "SON ZAMAN ŞEYHİ", "GÖSTERİŞTEN UZAK OL", "YALANCI ZAKİRLER", "GÖSTERİŞÇİ DERVİŞLER" "HARAMCILAR", "YALAN ALİM", "AMELSİZ ALİMLER", "NADANLAR (KARA CAHİLLER)" (Zeybek, s. 178-183, 186, 188-194)
"HOŞGÖRÜ" (Zeybek, s. 205)
"Şeyh Bayezid yetmiş kere özün sattı" (Zeybek, s. 222)
"Kaf dağı bütün yutsa turlanmaz o" (Zeybek, s. 240)
"Günahım çok Allah'ım
Bağışlansın günahım
Bütün kullar içinde
Asi kuldur Hoca Ahmet" (Zeybek, s. 306)
*
19.5.2025
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder