Çeşitli kaynaklarda adı Muhammed/t/Mohamed/Mehmet şeklinde geçen Naib/p Muhammed Emin Kuzey Kafkasya’daki Rus işgaline karşı direnişi sırasında İmam Şamil’in batıdaki Çerkez bölgesine gönderdiği görevlisidir.
Genelde Kuzey Kafkasya(KK) ile ilgili hemen her konuda olduğu gibi Naib Muhammed Emin hakkındaki kaynaklarda da çeşitli farklı ve çelişkili anlatımlar bulunmaktadır. Bu çalışmada mevcut kaynaklardaki bilgilerden hareketle Naib Muhammed Emin’in anlaşılıp değerlendirilmesine çalışılacaktır.
*
Epeyce derli toplu ve çelişkilerden arındırılmış bilgiler içeren Vikipedi, özgür ansiklopedi'deki Naib Muhammed Emin maddesinde hakkında şöyle söylenmektedir:
"Muhammed Emin Asiyalav (Mehmet Emin olarak da bilinir;[2] Avarca: МухIаммад Амин Асиялав; Adigece: Наиб Мыхьэмэд Амин), Çerkesya Konfederasyonu'nun 1848-1859 arasında (Kafkasya İmamlığı'na bağlı olarak) lideri olan siyasetçi, din adamı ve askeri kumandan.[3] Rus-Çerkes Savaşı sırasında Çerkeslere önderlik eden liderlerden birisidir.[4][5][6][7][8]/ Onun yönetimine sanayi, diplomasi, ordu, yönetim, dini konular ve daha birçok alanda çeşitli reformlar damgasını vurdu. Yavaş yavaş köleliği kaldırdı, sosyal sınıfları yasakladı, okullar ve küçük fabrikalar inşa etti.[9]"
https://tr.wikipedia.org/wiki/Naib_Muhammed_Emin
*
I.NAİB MUHAMMED EMİN’İN
I.1.Kişiliği
1800’lü yıllardaki Rus karşıtı direnişte Kuzey Batı Kafkasya’daki önderlerin en önemlilerinden biri sayılması gereken İmam Şamil’in bu Çerkes bölgesindeki naibi Muhammed Emin’in kimliği ve eylemleri konusunda farklı anlatımlar mevcuttur. Öncelikle etnik kimliği ve Şamil tarafından Çerkez bölgesinde görevlendirilme tarihi konusundaki bilgiler çelişmektedir.
Muhammet Emin,
Özbek’e göre Dağıstan kökenli,
Berkok ve Terim’e göre Abhaz asıllı,
Yaşurka’ya göre serbest bırakılan uşaklardan,
idi.(Özbek, s. 92, 93; Berkok, s. 482, 483; Terim, s. 137 ve ayrıca 140, 282; Yaşurka, s. 118-127)
Ayrıca M. Emin Lak ve Çeçen de kabul ediliyormuş. (Kutlu-Direniş, s. 262)
Muhammet Emin Şamil tarafından batıdaki Çerkez bölgesine,
Özbek’e göre 1846’da, (Özbek, s. 91)
Berkok, Terim ve Berzeg’e göre 1848'de, (Berkok, s. 482, 483; Terim, s. 134-136; Berzeg, s. 41)
Blanch’a göre 1850’de, (Blanch, s. 233)
gönderilmiştir.
*
Muhammed Emin’in Çerkez bölgesindeki görevi konusunda aşağıdaki türden anlatımlar bulunmaktadır.
"1848 yılında Batı Kafkasya'da Adagum'da toplanan Adige Milli Meclisi İmam Şamil'in gönderdiği Naib Muhammed Emin'i riyaset makamına geçirdi. Mücadele en had safhaya girmişti." (Hızal, s. 40, 41)
"Muhammed Emin... Abadzeh'ler üzerinde büyük etki yarattı... 1849 şubatında artık yasalar çıkarıyor... sürekli ordu kuruyordu... Dağlılar uysal birer aleti oldular." (Esadze, s. 69)
Ekim 1848. M. Emin'in "görünüşte Şamil'e bağlı, gerçekte ise Abedzech halk meclisine bağlı, geleneklere göre yönetilen bir idare kurması." "Nisan 1851 M. Emin 30 000 civarında asker toplayıp Batı Çerkesya'nın yeniden tek hakimi haline gelmesi." (Özbek, s. 92, 94)
Muhammed Emin’e “Osmanlı idaresinin merkezi olan BABIALİ tarafından paşalık unvanı gönderilmiştir." (Terim, s. 139)
“Çerkes halkının padişaha sunduğu arz-ı mahzar (toplu dilekçe)” konulu 20 Haziran 1857 tarihli Osmanlı belgesinde Muhammet Emin ile ilgili olarak şöyle denilmektedir: “Yedi sekiz seneden beri Osmanlı Devleti memuru olduğunu söyleyen Çeçenistan dağlılarından soyu sopu belirsiz Naib Muhammed Emin Efendi, memleketimize geldiğinde önce kendisini dış görünüş itibarıyla zahid ve salih bir adam gösterdi. O zaman biz kendisine: “Osmanlı Devleti’nin gerçekten memuru olduğuna yemin etmezsen sana itaat etmeyiz” dedik. O da: “Osmanlı Devleti’nin memuruyum” diye yemin etti… Bizler de… uyduk… yanına üç beş yüz kadar süvari kattık. Bunun üzerine durumu kontrol altına aldı. Birkaç seneden beri politikasını değiştirdi. Sertlik yanlısı bir tutumu benimsedi. Bir kısım hırsızları yanına aldı. Haksız yere atılan iftiralarla insanları idam ederek nüfusu yok etti… birçok kişinin mallarını ve esirlerini yağmaladı… ceza kesti… Araştırılmaya başlandığını öğrenir öğrenmez… Ubıh tarafına savuştu. Ancak orada da yüz bulamadı. Bizim tarafımızdan Rusya ile gizlice konuştuğu ve memleketimizi teslim etmeye çalıştığı duyuldu… idam edeceğimizi anladığı gibi… önceden İstanbul’a kaçtığı gibi tekrar kaçarak İstanbul’a gitti.Trabzon’da Rusya konsolosunun konağına girip kaldığını ülkemiz halkından gözleriye görenler gelip bize haber verdiler./ Gerek bu şekilde, Osmanlı Devleti memuruyum, diye Ruslarla görüşüp casusluk eden adama ve gerekse Çeçen ve Dağıstan tarafı adamlarına boyun eğmeyip kabul etmeyeceğimize yemin ettik.” (Özsaray, s. 157, 158)
*
Şamil’in Çerkez bölgesinde Muhammed Emin dışında naib görevlendirmesi konusunda birbiriyle çelişen başka bilgiler de mevcuttur.
"Şeyh Şamil'in Çerkesleri kendine bağlayarak dini bir savaşa sokabilmek amacıyla Adige'lere gönderdiği Hacı Mehmet, 1842'de diğer müritlerinden Hacı Süleyman 1944'de, Adigeler tarafından öldürülmüşlerdir." (Özbek, s. 11)
“Şamil’e Çerkez kabilelerini bir hükümranlık şeklinde düşündüğü gibi birbirleriyle kaynaştırmayı hiç bir zaman başaramamıştı…/ 1843’de Şamil ilk arabulucuyu onlara gönderdi. Bunu 1850’de enerjik naip Muhammed Emin izledi..” (Blanch, s. 233)
Richmond’a göre Şamil Çerkesya'ya 1842'de ilk naibi Hacı Muhammed’i, 1844'te Süleyman Efendi'yi gönderdi. (Richmond, s. 72-78)
Terim’e göre Şamil Kuban yöresine "1845'de ilk naib'i hacı Mehmet'i, 1846'da ikinci naib'i Süleyman'ı göndermiş”di. (Terim, s. 134-136)
“İlk naip olan Hacı Mehmet 1845’te, Süleyman 1846’da, nihayet Mehmet Emin 1848’de gönderilmişti./ Mehmet Emin Abhaz yani Garbi Kafkaslı idi.” “Muhammet Emin Kafkaslı’larca sevilen değil, belki nefret edilen bir şahsiyettir.” (Berkok, s. 482, 483)
”1845 yılında Şamil, Süleyman Bey’i Abzah ve… temsilci olarak gönderdi. 1846’da Şamil … Kabartay bölgesine yöneldi… 1848’de Muhammed Emin’i Kuban Bölgesi’ne Naib olarak tayin etti… Aynı dönemde Osmanlı… yanlısı… Zanıko Sefer de Batı Kafkasya’da örgütlenme çalışmaları içindeydi. Muhammed Emin ve Zanıko Sefer’in… uygun olmayan örgütlenme ve yöntemlerinin Çerkesler’in birliğine zarar verici etkileri oldu”. (Berzeg, s. 41)
*
I.2.Eylemleri
Muhammed Emin özellikle 1850’li yıllarda Ruslara karşı direnişte kuzey batı Kafkasya’da İmam Şamil’in görevlisi olarak faaliyette bulunmuştur. Bu dönemde kaynaklarda adı Safer/Sefir/Sefer olarak geçen Osmanlı’nın bölgeye gönderdiği Zaniko Sefer ya da Sefer Bey/Paşa ile anlaşamamıştır ve bu durumun sonucunda bölge halkları arasında iç çatışmalara varan mücadeleler yaşanmıştır.
*
“Çerkesistan’da bulunan Muhammed Emin’in, Şeyh Şamil kuvvetleriyle birlikte Gürcistan’da birleşerek Rusları Tiflis’ten atma stratejisini uygulamak üzere emir verdiğini ve bu emir gereği uygulamaya koyduğu harekat planını ve asker göndermemesi dolayısıyla Osmanlı Devleti’ne sitemini açıklayan mektubu” konulu 21 Mayıs 1854 tarihli belgeye göre, “Abzeh adlı beldeye ulaştık. Orada bulunan halkın Ruslara itaat ettiklerini… anladığım zaman üzerlerine hücum ettim…/ Ve Şeyh Şamil’le buluşmak üzere oradan Gürcistan tarafına hareket ettik… O tarafa ulaştığımda bazılarını öldürdük… kimi kendi isteğiyle kimi de istemeyerek itaat etti.” (Özsaray, s. 137, 138 ve ayrıca, 141-143)
Kırım Savaşı sırasında Şeyh Şamil Osmanlı Devleti’nin ve müttefiklerin Kafkasya harekatı yapmalarını istemiş, ancak bu gerçekleştirilememiştir. “Muhammed Emin’e göre Osmanlı Devleti bölgeye asker göndermiş olsaydı, zafer mümkün olacaktı. Anapa askeri harekat için uygundu ve Tiflis’e yönelik bir harekat Ruslar üzerinde caydırıcı etki yapacaktı. Aynı zamanda bu harekat Rusların Kafkasya’da daha fazla kuvvet bulundurmasına sebep olacağından Tuna sahillerindeki asker sayısını azaltmak mecburiyetinde kalacaklardı. Mustafa Budak, 1853-1856 Kırım Harbi Başlarında Doğu Anadolu-Kafkas Cephesi ve Şeyh Şamil”. (Güneş-Yağcı)
*
II.ZANİKO SEFER BEY/PAŞA
*
Epeyce derli toplu bilgi içeren Vikipedi, özgür ansiklopedi'deki Seferbiy Zaneqo maddesinde hakkında şöyle söylenmektedir:
"Bir ara Paris'e de gitti.[3][12] Vatanına döndüğünde evlendi.[3] O sırada Anapa, Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedildi ve Zaneqo'nun Osmanlı hizmetine girmesi İstanbul'a seyahat etmesini sağladı. Albay rütbesini alarak Anapa valisi Hacı Hasan Paşa'nın vekili oldu. Anapa Kuşatması (1828) sırasında Anapa Ruslar tarafından geri alındı ve Zaneqo esir alındı. Savaşın sonuna kadar Odessa'da kaldı, serbest bırakıldıktan sonra büyükelçi rolünü alarak Çerkesya'ya döndü.[6]"
https://tr.wikipedia.org/wiki/Seferbiy_Zaneqo
*
Zaniko Sefer olarak bilinen Sefer Bey 1829 yılı civarlarında tarih sahnesine çıkmıştır. Şapsığ ileri geleni olarak bilinmektedir, ancak Özbek’e göre Tatar kökenlidir.
Çerkesler 1829 tarihinde Ruslarla yapılan “Edirne Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nin Kafkasya ile ilgisinin kalmadığını öğrendiklerinde tam anlamıyla hayal kırıklığı yaşadılar. Onlar Padişah’ın nasıl olup da Çerkeslerden vazgeçtiğini anlayamamışlardır. Sonunda bir toplantı yaptılar, toplantıda Sefer Bey’in büyük etkisiyle Rusya ile savaşa devam etme kararı almalarının yanı sıra Rusya ile mücadeleye devam edebilmek için Osmanlı Devleti’nden yardım istemeye karar verdiler.” Ve Sefer Bey’i elçi olarak İstanbul’a gönderdiler. “Sefer Bey’e İstanbul’da en çok İngilizler yakınlık göstermişlerdir. Bu ilgi sonraki yıllarda devam etmiştir. O da daha sonra İstanbul’daki İngiliz Elçisi’nin özel sekreteri tayin edilecek olan David Urquhart” aracılığı ile edindiği ilişkileri kullanmayı amaçlamıştır. “Sefer Bey’in II. Mahmud ile doğrudan irtibat kurması 1836 yazında Ok Meydanı’nda düzenlenen bir okçuluk müsabakası sırasında gerçekleşmiş ve onun asil davranışlarından etkilenen Padişah onunla tanışmış ve hikâyesini dinlemiştir.” (Güneş-Yağcı)
“İstanbul’daki Rus Elçisi Butenev, Sefer Bey’in Padişah’a bu kadar yakın olmasının ve İngilizlerle olan irtibatının zararlı olduğu düşüncesiyle İstanbul’dan sürülmesi için başvuruda” bulunmuş ve “Rusların bu isteği kabul edilerek Sefer Bey, Edirne yakınlarında Tatarpazarı’na” mecburi ikamet için gönderilmiştir. “Burada 6-7 yıl kaldıktan sonra İngilizler memleketine gitmesini Osmanlı Devleti’nden talep etmiş olmalarına rağmen istek reddedilmiştir. Konuyu ele alan belgede kabahatı ve cürmü olmadığı hâlde evlad ve iyalinden ayrı bir diyarda garib kaldığının da belirtilmesinden geri kalınmamıştır.” (Güneş-Yağcı)
*
Kaynaklarda Sefer Bey ile ilgili olarak şu tür şeyler söylenmektedir:
"Sefer bey zeki, bilgili, uyanık bir adamdı. Tek kusuru fazlaca ihtiraslı olması... Türkiye ve İngiltere ile ilişkileri vardı, her iki devletten silah yardımı alıyordu... padişahın valisi sayılıyordu." (Kaflı, s. 172)
1248/1832-1833 tarihli belge “İstanbul’daki Rus elçisinin Çerkes liderlerinden Sefer Bey’in cezalandırılması isteğini içeren notası” hakkında, “Tahminen 1251/1835” tarihli belge “Fransa ve İngiltere’de bulunan bazı Lehlilerin (Polonyalıların) İngiltere’nin İstanbul Büyükelçiliği Eski Genel Sekreteri David Urquhart’la birleşerek Çerkesistan’da ihtilal çıkartma niyetinde oldukları şikayetini içeren Rusya notası üzerine gerekli tedbirlerin alınması” hakkında ve 1258/1842-1843 tarihli belge de “Rusya Sefareti’nin ısrarları sonucu Edirne’de ikamete tabi tutulan Çerkes emirlerinden Sefer Bey’in 1500 kuruş tutarındaki maaşına 500 kuruş zam yapılması ve ayrıca kendisine 7500 kuruş atiyye verilmesi” hakkındadır.” (Özsaray, s. 109-112, 115, 116, 119)
Sultan Abdülhamit daha sonraki bir tarihte Zaniko Sefer’i “ihtida eden… Sefer Paşa" olarak görmüştür. (Sultan Abdülhamit, s. 182, 223)
*
III.MUHAMMED EMİN-ZANİKO SEFER ÇEKİŞMESİ
Berzeg’e göre 1848’de bölgeye gelen Muhammed Emin ile aynı bölgede Osmanlı yanlısı örgütlenme çalışmaları içinde olan Zanıko Sefer’in “uygun olmayan örgütlenme ve yöntemlerinin Çerkesler’in birliğine zarar verici etkileri" olmuştur. (Berzeg, s. 41)
Özbek’e göre Osmanlı’nın Rusya’ya karşı tavrı dolayısıyla bir süre gündemde olmayan Sefer Bey 1848’de Osmanlılarca Çerkesya'nın Başkomutanı olarak kabul edilmiş ve bu durum M. Emin ile aralarının açılmasına yol açmıştır. Muhammed Emin’in başarılarından sevinmelerine rağmen Osmanlı adını anmadığı için endişeye kapılan Sefer Bey 1853’te Osmanlılarca “Çerkesya'ya genel vali olarak” gönderilmiş ve o da Muhammed Emin’i İstanbul’a şikayet edip Çerkesleri kışkırtmıştır. (Özbek, s. 92, 94-98)
Richmond’a göre de Sefer Bey Osmanlılarca Kırım Savaşı başladığında lider olarak önerilmiştir, fakat o Muhammed Emin ile mücadeleye girip Çerkesleri birleştirmekten çok ayrılıklar yaratmış ve ayrıca Mart 1855'te İngilizler Anapa kalesini işgal etmeyi önerdiklerinde bu öneriyi reddederek kendi halkını önemli bir destekten mahrum bırakmıştır. Kırım Savaşı'nın sonunda Muhammed Emin ve Sefer Bey Zanıko arasında yeni bir güç mücadelesi daha patlak vermiş, Emin İslam sancağı altında Şamil'le birleşmeye zorlarken, Zanıko Çerkes ulusal birliğini desteklemiştir. (Richmond, s. 79-99)
Terim’e göre ise Rusların isteği üzerine Osmanlı tarafından Bulgaristan’a sürgün edilip yirmi beş sene münzevi olarak yaşayan Sefer Bey Mayıs 1854'de içinde Macar kökenlilerin de bulunduğu bir heyetle gönderildiği Kafkasyanın mukadderatında muzır roller oynamıştır. (Terim, s. 144-147)
Gerçekten de Muhammed Emin ile ona zaman zaman silahlı çatışmaya varacak ölçüde karşı olan Osmanlı’nın desteklediği Zaniko Sefer Bey/Paşa arasında özellikle bölgede yeni bir umut dönemi olan Kırım Savaşı döneminde bölge için yararlı olamayacağı açık olan yoğun ve acımasız bir mücadele yaşanmıştır.
*
Konu hakkındaki bazı anlatımlar şöyledir:
“Şamil, Çerkes aşiretlerini bel bağlayabileceği bir kuvvete dönüştürmeyi başaramamıştı… Aşiretler arasında çıkan anlaşmazlıklar, gönderdikleri yardımın azalmasına neden oluyordu. Abazalar, Ubıhlarla, Adigeler ise her ikisiyle çatışma halindeydi. Müritler, bu aşiretlerin hepsini ilgisiz Müslümanlar olarak görüyorlardı… Bu aşiretler, kendi adet ve törelerine bağlıydılar. Ayrıca, sahip oldukları kabile sistemi, Müritçiliğin demokratik ilkelerine ters düşüyordu./ Şamil, bölgeye ilk temsilcisini 1843 yılında göndermişti. 1850 yılında daha güçlü bir ismi, Naip Muhammed Emin’i bölgeye gönderdi. Bu kurnaz adam, aşiretleri birbirine düşürdü. Korkunç bir şiddetle hükmeden Muhammed Emin, bir yandan düzeni sağlama kisvesi altında katliamlara girişiyor, diğer yandan aldığı rüşvetlerle cebini dolduruyordu. En az yedi Çerkes güzelle evlendi… Zamanla bütün Çerkesya’yı karşısına aldı. Türkler, Rus saldırılarına karşı aşiretleri birleştirmek için bölgeye Sefir Bey’i gönderince, iki rakip arasında şahsi mücadele yaşandı. Neticede Şamil Çerkesya’nın desteğini sonsuza kadar kaybedecekti. (Blanch, ŞŞE, s. 343-351)
Muhammed Emin, Vubıhlara ve Şapsığlara etkisini yayınca “Vubıhlar, Şapsığlar ve Natuhaylar bu etkiden rahatsız” olmuşlar ve 1853 öncesinde Türkiye'de bulunan Çerkes prensi Seferbey Zan onlar arasında ortaya çıkınca Naip'le ilişkilerini kesin olarak koparmışlardır. “Natuhaylar onun etkisine girdiler ve bunu, onu Muhammed Emin'in karşısına koymak için bilerek yaptılar. Avrupalı subaylar Muhammed Emin'in yanına da geldiler, fakat onu Seferbey'le ortak hareket etmesi için ikna edemediler./ Dağlı kavimlerin iki önderi arasında düşmanlık doğdu." Muhammed Emin eşitlik vaadederken, Seferbey asilzadelere "yitirdikleri eski haklarını yeniden kazanma umudu veriyordu... anlaşmazlık açıkça çatışmaya bile vardı”. (Esadze, s. 70-72)
“Çerkes kuvvetlerinin komutanlığına Albay Mehmed Bey getirilmişti. Sefer Bey ise Şapsığlar ve Natuhaçlar arasında etkili idi. Çerkesler arasında İngilizlerin ve Osmanlı Devleti’nin yardıma gelecekleri teması işleniyordu. Sefer Bey çara ve Kafkasya’daki Rus yetkililerine yazdığı mektuplarında bu temayı ön plana çıkarmaktaydı. Nitekim Çar’a yazdığı bir mektubunda Hâlen Çerkeslerin hepsi küçükten büyüğe Müslüman olarak oybirliği ile Osmanlı hükümetine tebaalığı kabul etmişlerdir ve Osmanlı himayesine geçmişlerdir. Eğer Rusya İmparatoru bizim bağımsızlığımızı kabul ederek tanırsa yabancı konsolosları kabul ederiz. Rusya ve diğer devletlerle ticarî ilişkiler kurarız . Sözleriyle Osmanlı Devleti’nin kendileri için ne denli önemli olduğunu vurgulamaktaydı. Albay Mehmed’in bir süre sonra çift taraflı hareket ettiği ortaya çıktı. Rus Generali Fillipson ile mektuplaşmaktaydı. Mektubunda Çerkeslerin Gürcistan gibi Rusya’ya bağlı olarak varlığını devam ettirebileceğini belirtmekteydi. 3 Ocak 1858’de Albay Mehmed’in hain olduğunu ilan eden Kafkasya’daki Leh subayları idamını istedilerse de Sefer Bey’in müdahalesi ile İstanbul’a dönmesine müsaade edildi.” Sefer Paşa’nın emrindeki Macar kökenli bu Albay Mehmed, “Muhammed Emin’e karşı onun politikalarını geliştiren ve uygulayan kişi idi. Muhammed Emin’in Kafkasya’yı İngilizlere sattığı ve burayı sömürge yapacakları iddiaları Albay Mehmed’in propagandasının temelini oluşturmaktaydı.” “Çerkeslerin bir kısmı gibi Sefer Paşa da Şamil’in naibi Muhammed Emin ile anlaşamamıştır.” “28 Mayıs 1855 tarihinde yanında bulunan 200 kişiyle Anapa Kalesi’ni Ruslardan almayı başarmış ve bu olay onun ününün artmasını sağlamıştır. Çerkesler onu Padişah’ın görevlendirdiği bir önder olarak görmeye başlamışlardı.” “Hatta 6 Kasım 1858 tarihli belgede Çerkeslerin durumu mütalaa edilirken Sefer Paşa’ya itaat edilmesine dair Osmanlı Devleti tarafından bir ferman gönderildiği belirtilmektedir.” “Kısa bir süre sonra da Sefer Paşa ve diğer bazı Çerkes ileri gelenlerine kapıcıbaşılık payesi tevcih edilmiştir.” “Padişah muhtemelen Müslüman Çerkeslerin isteklerini reddedememiştir.” (Güneş-Yağcı)
Özbek’in anlatımına göre, 1856’da Sefer Bey'in kışkırtması sonucu, Sefer Bey komutasındaki kimi aristokrat Şapsığlarla M. Emin komutasındaki demokrat Abedzechler ikinci kez savaşmış ve böylece yeniden kardeş kanı akıtılmıştır. 4 Mart 1856’de kendisiyle görüşmek isteyen Polonyalı Lapinski için Ubukh soyluları “kötü propaganda yaparak” kuşkuya düşürünce M. Emin görüşmemiş, 17/18 Mart 1856’da Sefer Bey M. Emin'in Tuapse'ye baskına geldiğini söylemiş ve Nisan’da da Sefer Bey ile oğlu Natuchuac bölgesinde kurulan iyi bir düzeni yıkmak için ellerinden geleni yapmışlardır. 12 Haziran 1856’da askerleri ile birlikte Jelentzik'e gelerek Rus çıkartmasını önlemek isteyen Lapinski Sefer Bey'in adamlarından Mustafa yüzünden başarılı olamamış, 18 Haziran 1856’da “otuzun üstünde kişi” tarafından ihanet itiraf edildiğinde verilen “ağır cezalar, aile bağları nedeni ile kan davasına neden olur korkusu ile” uygulanmamıştır. 20 Haziran 1856’da Sefer Bey'in başarısızlığı ve M. Emin'in başarı ve şöhreti karşısında kıskançlığa kapılan Sefer Bey ve İsmail Paşa bir plan hazırlayıp ondan kurtulmak isteğiyle "İstanbul'a gidip bizzat Sultan'dan yardım istersen, bu yardımı alabilirsin" demiş, M. Emin buna inanıp İstanbul'a geldiğinde Sefer Bey ile İsmail Paşa M. Emin'in İstanbul'da bulunduğunu Ruslara haber vermiş ve Ruslar İstanbul hükümetini protesto edince M. Emin derhal tutuklanıp Şam'a sürgüne gönderilmiştir. 26 Ekim 1856 M. Emin'in Çerkesya'ya döndüğü haberinin yayılır ve Ruslar telaşlanır. "1856 Kasım Tutuklanarak Şam'a sürgüne gönderilen M. Emin'e Osmanlı hükümeti 5000 piaster aylık bağlamıştı. Buna rağmen sürgün yerinden kaçar... 28 Kasım 1856'da Kafkasya'ya çıkarak Abedzechlerin başına lider olarak yeniden döner." 5 Ağustos 1856’da Ançır nehri kıyısında oturan Adıgeler Sefer Beyin oğlu Karabatır'a vergi ödememek için ayaklanmış, bazı olaylar meydana gelmiş, “Karabakır bir çapulcu grubu ile bu bölgeyi basıp iki üç Adıge köyünü ateşe” verip “halktan da 10 kişiyi esir alıp” götürünce bütün Şapsığlar ayaklanmıştır. “Hantechu 4000 savaşçı ile... Sefer Bey'i tehdit” etmiştir. 8 Ağustos 1856’da Hantechu ile Sefer Bey arasında başlayan mücadeleyi Lapinski fazla büyümeden durdurmuştur. 10 Ağustos 1856’da Şapsığlar Sefer Bey'i hiçbir şekilde tanımamayı kararlaştırmışlardır. 27 Eylül 1856’da İsmail Paşa Lapinski'yi ziyarete edip M. Emin'i kötüleyerek Sefer Bey ile çalışmasını önermiştir. 1857 Nisan ortasında yakın bir zamanda M. Emin'in Abedzech'lerce kovulacağı haberini de getiren Ubukh'tan gelen Verkler Sefer Bey'e birleşme teklifinde bulunmuş, Sefer Bey ile Lapinski Azips'e kadar birlikte gittiklerinde orada toplanan 20 000 Adıge ile anlaşamamışlar ve 20 Nisan'da biten bu toplantıdan birbirlerine düşman haline gelmiş bir şekilde ayrılmışlardır. 20 Nisan’da Hoteşhuay'e saldırı için 5000 savaşçı toplanıp saldırı günü 21 Nisan olarak saptanmış, ancak Zanıko Karabatır gelip herşeyi karıştırınca savaşçıların çoğu dağılmıştır. 1858’de Adıgey'de “M. Emin komutasındaki demokrat Abedzechlerle Sefer Bey'in komutasındaki oligarşik Şapsığlar arasında 2 nci iç savaş” patlak vermiştir. 1858 yazında 200 binin üstünde bir nüfusun yaşadığı bölgede Şapsığların büyük çoğunluğu Ruslarla barış içinde yaşamakta idiler ve Sefer Bey'i istememekte idiler. “Sefer Bey'in damadı olan Verk Bastı” Ruslara sığınmış ve onunla birlikte başta Sefer Bey'in oğlu Karabatır olmak üzere 10'un üzerinde Çerkes Rusların tarafına geçip haber toplayıp yol göstererek Ruslar için çalışmışlardır. 18 Ekim 1858’de toplanıp 14 gün süren Halk Kurultayında Sefer Bey Lapinski'yi suçlamıştır. 3 Aralık 1858’ Lapinski'ye suikast düzenlenmiş, olayın Sefer Bey'ce düzenlendiği şüphesi hakim olmuştur. 1.1.1860’da Sefer Bey Sipe Nehri kıyısındaki çiftliğinde ölmüştür. (Özbek, s. 101, 104, 106, 111-130)
1857’de "Muhammed Emin, büyük zafer haberleriyle İstanbul'a geldi." (Luxembourg, s. 266)
Üç Osmanlı belgesinde Sefer Bey’in faaliyetlerinden söz edilmektedir. 20 Haziran 1857 tarihli iki belgeden biri “Çerkesistan’ın bağımsızlık ilanı ve Sefer Bey’in diğer devletler tarafından bağımsızlıklarının tanınması konusunda Osmanlı’dan aracılık etmesi talebi” hakkında, diğeri “Sefer Bey tarafından Rus imparatoruna gönderilen bağımsızlık deklarasyonu” hakkında ve 6 Kasım 1858 tarihli olanı da “Sefer Bey’in barış görüşmeleri münasebetiyle Çerkesistan meselesini gündeme getirerek bağımsızlık isteğinin yanı sıra Osmanlı ve İngiltere’nin kendilerine asker ve para yardımı yapmalarını, aksi takdirde ailesiyle birlikte İstanbul’a getirilmeleri isteğini içeren mektubu” hakkındadır. (Özsaray, s. 149-155, 161, 162)
Başka üç ayrı belge de yine Sefer Bey ile ilgilidir. Rebiülevvel 1279/Eylül-Ekim 1862 tarihli belge “Çerkesistan Emir ve Kumandanı Sefer Bey’in oğlu İbrahim Bey’in Çerkesistan’da kurulan hükümete para yardımı yapılması ve bağımsızlığın tanınması konusunda yardımcı olunması, bu olmadığı ve yol gösterilmediği takdirde yüz elli bin civarında halkın Osmanlı topraklarına girmeyi beklediklerine dair padişaha gönderdiği takrir” hakkında, 21 Ekim 1862 tarihli belge “Çerkes Sefer Paşa’nın vefatıyla münhal kalan maaşının kızı Fitnat ve zevcesi Melekhan ile oğlu İbrahim Bey’e taksim ve tahsisi” ve diğer hususlar hakkında ve 30 Ağustos 1863 tarihli belge “Sefer Paşa’nın torunu Hasan Bey’in Mekteb-i İdadiye-i Şahane’ye kaydının yapılması” hakkındadır. (Özsaray, s. 199-205)
*
IV.SONUÇ YERİNE
O dönemdeki Rus işgaline karşı direniş mücadelesinin sonuna gelindiğinde yaşananlar konusunda bir kısmı kendi içlerinde dahi çelişkili olan ve dolayısıyla neyin doğru olduğu konusunda kuşku yaratan aşağıdaki türden hususlar dile getirilmiştir.
“Sefer Paşa’nın bütün bu çabaları sonuç vermeyecek, ne Osmanlı Devleti 1829 Edirne Antlaşması öncesinde olduğu gibi Kafkasya’da etkin olabilecek, ne de Rusya Kafkasya’daki ilerleyişinden vazgeçecektir. Osmanlı Devleti hemen her zaman desteğini el altından da olsa devam ettirmeye çalışmıştır. Kangru Olayı bunun en açık göstergesi olarak kabul edilebilir. Muhammed Emin’in ve Sefer Paşa’nın çabalarına kimi zaman parasal destek sağlamıştır. Çerkesler de her zaman Osmanlı Devleti’ni İngilizlerin yanı sıra Rusya’ya karşı yürüttükleri haklı mücadelelerinde en büyük müttefik, hatta yardımcı olarak görmüşler, görmek istemişlerdir. Rusya’nın bu sayede vatanlarından, topraklarından, evlerinden, yurtlarından uzak duracağını ve Kafkasya’yı işgal etmekten vazgeçebileceğini umut etmişlerdir.” “Zaten Çerkesler, 15 Kasım 1856 tarihli belgede görüleceği üzere Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını bildirmişler ve bu uğurda yemin etmişlerdir.” “Ayrıca Osmanlı Devleti, bölgeye el altından silah gönderme teşebbüsünde bulunacaktır.” “Bütün bu gelişmeler üzerine 1858 yılında Muhammed Emin mücadeleden vazgeçmiş ve İstanbul’a gelmiştir.” “Sefer Paşa’nın 1859’da ölümü ise mücadeleye bir başka darbe olmuştur.” “Bu sırada Şeyh Şamil’in de teslimi ile” “Kereşav’in ifade ettiği gibi artık Kafkasya’da politik lider kalmamıştır.” “Muhammed Emin, İstanbul’dan mücadelesine devam etmeye çalıştı. 1862’de İstanbul’a gelen Çerkes heyeti üyeleri ile görüştü ve Ruslarla barış görüşmelerine başlamaları konusunda onlara tavsiyelerde bulundu. 1899’da öldü. Mezarı Bursa’da Armutköy’dedir. İbrahim Köremezli, agt , s. 87, dipnot 210” (Güneş-Yağcı)
"Zaten yaşlı ve yorgun olan Muhammed Emin hastalandı. O zamana kadar Türkiye'ye göçün aleyhinde bulunduğu halde kendisi göç etti." "Şamil 1859 Ağustos'unda esir düşünce... Muhammed Emin hiç tereddüt etmeden red cevabı verdi. Hatta Sefer bey ile... anlaşmayı yaptı ve mücadeleye devam etti." (Kaflı, s. 173, 176)
"Muhammed Emin'in, halka Muhammed'in yasasının Müslümanların Hıristiyan Çar'ın tebaası olmalarına engel olmadığını açıklayarak ilk olarak bizzat kendisinin yemin etmesi buna çok yardımcı oldu. Abadzeh starşinalarının ricası üzerine General Filipson, Muhammed Emin'in onlar arasında din adamı olarak fakat naip sifatı olmadan kalmasına izin verdi. Ancak bir kaç ay sonra Abadzehler'in boyun eğişinin sürekli olmadığı ortaya çıktı. Sınırlarımız içinde... gruplar görünmeye başladı. Muhammed Emin bu akınları önlemedeki bütün arzusuna rağmen hiç bir şey yapamadı. Abadzehlerin kendisini dinlemediklerini ve ettikleri yemini bozduklarını görünce gizlice Türkiye'ye gitti." (Esadze, s. 70-72)
“Şamil'in esir alınması Muhammed Emin'in konumunu da etkiledi. Yavaş yavaş Rusya'yla mücadelenin anlamını kaybettiğini düşünmeye başladı. General Filipson'la yaptığı görüşmelerden sonra, 20 Kasım 1859'da mücadeleye son verdiğini açıkladı. Muhammed Emin Çar tarafından ömür boyu yıllık 3 bin ruble maaşla taltif edildi.” (Paneş)
8 Temmuz 1859 Şeyh Şamil M. Emin'e yazıp oraya gelmek istediğini belirtir, M. Emin de şu cevabı yazar, "Sakın buraya gelme.” 14 Ağustos 1859 Şamil'den M. Emin'e gelen bir mektupta, kendisinin savaşı bırakarak teslim olduğu belirtilmektedir. “1859 "Abedzechler barış isterler ve M. Emin ile general arasında bir antlaşma imzalanır." “23/24 Temmuz 1859 Abedzechlerin artık anlaşmak istemeleri ve M. Emin'i yakalayıp Ruslara teslim etmeyi düşünmeleri.” “6 Aralık 1859 Çok sayıda Abedzech ve M. Emin'in Ruslarla anlaşıp Tiflis'e gitmeleri, sonra da Petersburg'da Çar'a bağlılıklarını sunmaları, törenle karşılanıp prensler gibi görülmeleri, serbestçe dolaşmaları.” (Özbek, s. 125-130)
“İslam… güney Kafkasya’da bulunan Dağıstan’da Müridizm hareketini besleyen bir damar olmuştur… Bu hareketin en bilindik isimlerinden Şeyh Şamil, Ruslarla 1859’a kadar sık sık ve şiddetli çatışmalar yaşadı ancak sonunda teslim olmak zorunda kaldı. Kuzey Kafkasya naibi Muhammed Emin ise 1864’de kadar direnişe devam etse de sonuç olarak Kafkasya Rus hakimiyeti altına girmiştir.” (Kuzu)
Muhammed Emin direnişi Şamil’den sonra da 5 yıl sürdürmüş deniyor. (Kutlu-Direniş, s. 261)
Naib Muhammed Emin 1859’den sonra “Ruslarla anlaşma yollarının aranması şeklindeki teklifinin 'Milli Misak Meclisi' tarafından kabul görmemesi üzerine Kuzey Kafkasya'dan ayrılarak İstanbul'a gitti." "İmam Şamil'in teslim oluşundan sonra... Naibi Muhammed Emin'e bağlı müridler Kuzeybatı Kafkasya'da 1864'e kadar 5 yıl daha cihada devam etmişler." "Kafkasya'da Rus hakimiyeti, Şeyh Şamil'in naibi Muhammed Emin'in müridlerinin silahlarını bırakmasıyla 1864'te tesis edilebilmiştir." (Bice, s. 18, 19, 22, 23, 25 (Benim notum: Buradaki anlatımlar, kendi içinde çelişkili değil mi?)
Türkiye’deki Rus Elçiliği’nin Askeri Danışmanı Albay Frankini’nin Savaş Bakanına Raporu’nda şöyle söylenmektedir: “Ülkedaşlarının entrikalarıyla ilgili bize bilgi sağlayan Naip Muhammed Emin, burada bize ilgisiz kalınamayacak iki belge iletti:” (Rus Arşiv Belgeleri, No 29 (dergipark.org.tr))
"Mayıs 1860'da, Şamil'in eski subayı... Muhammed Emin ziyarete geldi... Emin... Türk politik sahnesinde defalarca engellerle karşılaşmıştı.../ Şamil teslim olduğunda, silah arkadaşına teslim olması için teklifte bulunmuştu.” “Emin liderliğindeki... Abazeklerin töreleri onlar için özel eğlence kaynağıydı. Şamil ve oğulları bir Abaza erkeğin karısını gün ışığında ziyaret edemeyeceğini öğrendiği zaman gülmekten kırıldılar.” “Emin Türkiye'ye göçmen olarak gidiyordu.../ Bu Çerkeslerin acımasızca aceleyle sürgüne gönderilip ulus olarak çöküşlerine neden olacak eylem değildi... dini liderler ve Şamil'in eski subayları, kafirler tarafından yönetilmek istemediler.” “Gazi Muhammed, 1861... Kafkasya'ya yaptığı bir geziden döndüğünde... Şamil'in yönetiminde bastırılan kan davalarının... tekrar ortaya çıktığını söyler./ Şamil, Ruslara eskiden kendi tabiyetinde olanların kanun dışı alışkanlıklarına dönmemeleri için baskı uygulamaları konusunda tavsiyelerde bulunmuştu. "Şimdi, bunlar koyun gibidir," demişti.../ Ruslar, kavimlerdeki halkların "isteklerine boyun eğme" konusunda yumuşak davranmalarının bedelini ödüyorlardı.” (Bullough, s. 312-319)
“1866’da Rusların tam manasıyla nihai zaferinden sonra pek çok Çerkez Türkiye’ye göç etmişti… Çerkezler Mohammed Emin’in komutasında kuvvetli düşman birlikleri tarafından mağlup edilinceye kadar savaş sürdürülmüştü. Mohammed Emin nihai bir savaş yapılırken Rusların tarafına geçmiş ve Çerkezlerin askeri sırlarını haber vermişti. Buna karşılık büyük bir bahşiş almış ve emniyet tedbirleri yüzünden Türkiye’ye gönderilmişti ve orada Rus elçiliğinde yeni bir dostunun himayesinde yaşamıştır. Fakat orada da Çerkezlerin intikam almasına karşı emniyette olmadığından yıllarca Anadolu’nun uzak illerinde kalmış ve ancak akli dengesini bozarak delirince onu izleyenler ona dokunmamışlardı.” “Nacabat Türkiye’de hain Mohammed Emin’in oğlu Davut ile evlenmişti. Davut’un babası ile arası açılmış ve Şamil’i sürgünde izlemişti.” (Blanch, s. 402, 405-409)
“Rus silahları karşısında tutunamayan Çerkesler, 1864 yılında büyük kafileler halinde Türkiye’ye göç etti. Şamil teslim olduktan sonra beş yıl boyunca Sultan’ın ve diğer yabancı güçlerin desteği sayesinde Rusya’ya direnmeye devam etmişlerdi… Şamil’den ayrı mücadele yürüten Çerkesler, Muhammed Emin’in muğlak liderlik dönemi ve Şamil’in ilk yılları haricinde İmam’la yakın bir ittifak kurmadılar. Sonunda ihanete uğradılar ve… mağlup oldular./ Rusların tarafına geçen Muhammed Emin, burada da ihanete devam etti. Hayati bir öneme sahip bir çatışma esnasında Çerkeslerin askeri sırlarını Ruslara verdi. Bu hareketinden dolayı yüklü bir ödül alan Muhammed Emin, Rus elçiliğindeki yeni arkadaşlarının himayesinde yaşaması için Türkiye’ye gönderildi. Fakat intikam almaya kararlı olan Çerkesler, onun peşini bırakmadı. Muhammed Emin, yıllarca Anadolu’nun iç bölgelerinde saklanmak zorunda kaldı. Sonunda aklını kaybedince, önemini yitirdi.” “Şuanat, Şamil’in yanında kaldı, oğullarındansa sadece Kamil. Nacabat, Türkiye’de hain Muhammed Emin’in oğlu Çerkes Davud’la evlenmişti. Babasıyla ilişkisine kesen Davud, sürgündeki Şamil’in yanına gelmişti.” (Blanch, ŞŞE, s. 585-608)
"Mehmet Emin'in Ruslara teslim olduğuna dair bazı rivayetler mevcut ise de gerçeğe uygun değildir ve Türkiye'ye hicret etmiştir." Osmanlı'da paşalık rütbesini haiz bulunduğundan Bursa'da armut köyüne yerleşmiş ve burada 107 yaşında iken 1317 yılında vefat etmiştir. (Terim, s. 156, 157)
*
24.5.2025
***
KAYNAKLAR
Berzeg, (Nihat BERZEG, Çerkes Sürgünü, (Gerçek, Tarihi ve Politik Nedenleriyle), 1996, Takav Matbaacılık, Ankara)
Berkok, (General İsmail Berkok, Tarihte Kafkasya, 1958, İstanbul)
Blanch, ŞŞE, (LESLEY BLANCH, CENNETİN KILIÇLARI ŞEYH ŞAMİL EFSANESİ, Türkçesi: Sinan Coşkun, 1. Baskı, Eylül 2020, KETEBE Yayınları, İstanbul)
Blanch, (Lesley Blanch, CENNETİN KILIÇLARI, Çeviren: Prof. Dr. İzzet Kantemir, Haziran 1978, Özal Matbaası, İstanbul)
Baddeley, (John F. Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası ve Şeyh Şamil, İngilizce’den Tercüme Eden: Sedat Özden, Üçüncü Baskı, Nisan 1995, Kayıhan Yayınevi, İstanbul)
Bice, (Dr. Hayati Bice, KAFKASYA'DAN ANADOLU'YA GÖÇLER, Haziran 1991, Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara)
Bullough, (OLIVER BULLOUGH, BIRAKIN ŞANIMIZ YÜRÜSÜN, Kafkasların Yiğit Halkları Arasında Seyahatler, Çeviri: Dilek Hancıoğlu, ABİS Yayınları, 2014, Ankara)
Esadze, (Semen Esadze, ÇERKESYA'NIN RUSLAR TARAFINDAN İŞGALİ KAFKAS-RUS SAVAŞLARININ SON DÖNEMİ, Kuban (Ötesi) Bölgesinde ve Kafkasya Sahilinde Yapılan Kafkas-Rus Savaşı Üzerine Tarihi Deneme, Çeviren: Murat Papşu, 1. Baskı, Haziran 1999, Kafkas Derneği Yayını, Ankara)
FEDAKAR, (Cengiz FEDAKAR, KIRIM'A GİDEN YOLDA ANAPA KALESİ (1781-1801), I. Basım: Mart 2014, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul)
Gökçe, (Dr. Cemal Gökçe, Kafkasya ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Kafkasya Siyaseti, Şamil Vakfı Yayını, İstanbul)
Henze, (Paul B. Henze, KAFKASLARDA ATEŞ VE KILIÇ: 19. YÜZYILDA KUZEY KAFKASYA DAĞ KÖYLÜLERİNİN DİRENİŞİ, Çeviren: Akın Kösetorunu, ODTÜ, 1985, Ankara)
Hızal, (Ahmet Hazer Hızal, KUZEY KAFKASYA, HÜRRİYET VE İSTİKLAL DAVASI, 1961, Orkun Basımevi, Ankara)
Özsaray, (Hazırlayan Mustafa Özsaray, OSMANLI BELGELERİNDE KAFKASYA SAVAŞ VE SÜRGÜN 1, 1781-1919, 2011, Kafkas Vakfı Yayınları, İstanbul)
Öztürk-Savaş Lordları, (Harunhan Remzi Öztürk, SAVAŞ LORDLARI, 2016, Ankara)
Özbek, (Dr. Baturay Özbek (Yediç), ÇERKES TARİHİ KRONOLOJİSİ, 1991, Ankara)
Kutlu-İmam Mansur, (Tarık Kutlu, İMAM MANSUR, Osmanlı Arşiv Belgeleri ile Türk Tarihlerinde, KUZEY KAFKASYA'NIN İLK MİLLİ MÜCAHİDİ VE ÖNDERİ, Haziran 1987, Bayrak Yayıncılık, İstanbul)
Kutlu-Direniş, (Tarık Cemal Kutlu, Çeçen Direniş Tarihi, 1. Basım: Mart 2005, Anka Yayınları, İstanbul)
Kaflı, (Kadircan Kaflı, Kuzey Kafkasya, Hazırlayan: Erol Cihangir, 2004, Turan Kültür Vakfı, İstanbul)
Luxembourg, (N. Luxembourg, Rusların Kafkasyayı İşgalinde İngiliz Politikası ve İmam Şamil, Türkçesi: Sedat Özden, Birinci Baskı, Kasım 1998, Kayıhan Yayınevi, İstanbul)
Richmond, (Walter Richmond, ÇERKES SOYKIRIMI, İngilizceden Çeviren: Erdoğan Boz, 1. Baskı/Ocak 2018, Koyusiyah Yayın, Ankara)
Sultan Abdülhamit, (Sultan Abdülhamit, SİYASİ HATIRATIM, Beşinci Baskı, Şubat 1987, Dergah Yayınları, İstanbul)
Terim, (Şerafettin Terim, KAFKAS TARİHİNDE ABHAZLAR VE ÇERKESLİK MEFHUMU, 1976, İstanbul)
Yaşurka, (Sultan Yaşurka, İMAM ŞAMİL Dağıstan ve Çeçenistan Dağlıların Bağımsızlık Mücadelesi, Kitap editörü: Hadi Mansur, 2007, İstanbul)
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder