16 Temmuz 2017 Pazar

Amerikan Tanrıları

Neil Gaiman, Çeviri: Niran Elçi, 1. Baskı, Nisan 2011, İthaki Yayınları, İstanbul

Kitap, 5 tane "en iyi" ödülü almışmış, girişteki sayfada yazılanlara göre; yazar da, hayranlarınca "rock yıldızı" olarak görülmekteymiş.
*
Arka kapakta yazıldığına göre, Jonathan Carroll, "Amerikan Tanrıları bir tür mucize. Okunması gereken çok önemli bir kitap...", demişmiş.
*
Kitapta, Yunanlı, İskandinav, İrlandalı, Afrikalı, Arap, 14.000 yıl öncesi, "tanrı"lar, "yaşayan" ölüler, rüyalar, ve, daha başka şeyler, var!
Neredeyse, yok, yok!
Ve, bolca, fantezi!
Olur olmaz yerde küfürler de cabası!
*
Bu kadar ödül-övgü alan kitap nasılmış merakıyla, zorlanarak, sonuna kadar okudum.
Sevmedim!
O ödüllerin-övgülerin nedenini de hiç mi hiç anlayamadım!
Anlaşılan, sorun, bende!
*
Kitaptan bazı notlar:
-"Herodot da kim be?.../ Ölü bir Yunan.../ Son kız arkadaşım Yunandı... Ailesi amma da boktan şeyler yiyordu. Hayatta inanmazsın. Yaprağa sarılı pirinç. Öyle boktan şeyler" 16
-"... dilin bir virüs, dinin bir işletim sistemi, duaların ise boktan spamlar olduğunu söyle" 65
-"Laura.../... Sen öldün" 75
-"Odin'i anlattı, onun için kurban edilenler kadar yiğitçe ve asilce kendini kurban eden Her Şeyin Babası'nı. Dokuz gün... asılı kalmasını anlattı.../... bir yerli... Hiçbirinin, ozanlarının bile anlamadığı bir dilde konuşuyordu, ki ozan Herkül'ün sütunlarından geçen bir gemiye binmişti ve Akdeniz'deki herkesin konuştuğu tüccar dilini konuşabiliyordu" 79, 80 ve 101, 146
-"Çarşamba. İngilizcede çarşambanın karşılığı olan wednesday, Woden's day'den, yani 'Odin'in gününden gelir" 80-Dipnot
-"Özgür bir gündür cuma.2.../.../ 2) İngilizce karşılığı friday, Frigg's day'den, yani (Odin'in eşi) 'Frigg'in Günü'nden gelir" 82
-"... pervasızca oynadı... plan yapmak için duraksamadan hareket etti" 95
-"Özgürlük... cesetlerden oluşmuş bir şilte üzerinde becerilmesi gereken bir kaltaktır" 117
-"Burada, bu tanrısız yeni topraklardaki eski tanrılarız biz" 150
-"Amerika'da yeni tanrılar gelişiyor, gittikçe büyüyen inanç düğümlerine yapışıyorlar: kredi kartı ve otoyol tanrıları, internet ve telefon tanrıları, radyo, hastane ve televizyon tanrıları, plastik, çağrı cihazı ve neon tanrıları. Kibirli tanrılar, kendi yenilikleri ve önemleriyle kabarmış, şişman ve aptal yaratıklar./ "Bizim farkımızdalar, bizden korkuyorlar ve nefret ediyorlar," dedi Odin" 151
-"Eskiden burada demiryollarına tapınıyorlardı, ama göz açıp kapayana kadar geçti. Artık demir tanrıları da, zümrüt avcıları gibi unutuldu" 152
-"... bir an sonra dediklerinden tek bir şey hatırlıyorsa adam değildi" 155
-""Beni nasıl buldun?" diye sordu ölü eşine" 166
-""Tanrılar nedir?" diye sordu bizon adam" 176
-"Bugünlerde insanlar uzaylıları görüyor. O zamanlar da tanrıları görüyorlardı. Belki uzaylılar da beynin sağ tarafından geliyordur" 184
-"Bu Odin hakkında. İskandinav tanrısı... Bir Viking gemisinde... kral, Odin onlara rüzgar gönderir ve onları karaya ulaştırırsa adamlarından birini ona kurban edeceğini söylemiş... karaya ulaşmışlar... kimin kurban edileceğine karar vermek için kura çekmişler... kral çıkmış... temsili olarak asabileceklerini... düşünmüşler.../.../... Beyazların epey kaçık tanrıları var" 185
-"Ball'un televizyondan benimle konuşması..." 188
-"New York, Selim'i korkutuyordu" 194
-"Fuat, Selim'in kız kardeşinin kocasıydı" 195
-"New York'ta her şey çok basitti ve Selim Mekke'nin ne tarafta olduğunu her zaman biliyordu" 196
-""New York'ta çok cin var mı?" diye sordu Selim" 202
-""Ben dilekleri yerine getirmiyorum," diye fısıldadı ifrit... Selim'i... yatağa itti" 204
-"Ama sanayinin her dalında -ölüm bir sanayidir...- insan... para kazanır" 208
-"Japonların ilkel ırkı Ainuların dokuz bin sene önce Amerika'da olduğunu gösteren bir kafatası... kimin kimden geldiğini çözmeye çalışıp..." 212
-"Benim halkım, Nil ahalisi, testi testi tatlı suyun ve yeterince sabrın varsa, saz kayıkların okyanusu aşman için yeterli olduğunu erkenden keşfetmişti" 213
-"... ölüleri kendi bedenlerinde gerçekten geri getirmek..." 216
-"İki yüz sene olmuştur artık, evet. 1905 ve 1906'da San Francisco'dan kart attı. Sonra bir daha haber alamadık. Zavallı Horus ise..." 217
-"İhtiyarlıkla birlikte tüm savaşma gücünü kaybedersin. Sonra da ölürsün./.../... Eğer kötülüklerin bir tüyden daha ağır çekiyorsa, ruhunu ve kalbini Ruh Yiyici Ammit'e yedirirdik" 222
-"Kentucky Fried Chicken'in adını KFC'ye çevirdiklerini, çünkü artık gerçek tavuk satmadıklarını söylemişti. Genetiğiyle oynanmış bu mutant şeyler, kafasız bir kırkayağa benziyormuş ve yalnızca bacaklar, göğüsler ve kanatlardan oluşuyormuş. Borularla besleniyorlarmış. Adam hükümetin onların tavuk adını kullanmalarına izin vermediğini söyledi" 226
-"CIA'in Reader's Digest dergilerini dünyanın her yerindeki ofisleri için paravan olarak kullandığını ve dünyadaki bütün Reader's Digest ofislerinin aslında CIA olduğunu söylemişti" 227
-"Afyonun kitlelerin dini haline geldiği bir dünyadan uzağa" 236
-""Evet, orası doğru," diye içini çekti ölü adam" 239
-"İrlanda'daki tanrıların tarihini açıklamaya başladı; Galler'den, İspanya'dan ve kahrolası her yerden dalga dalga gelmelerini, gelen her dalganın bir önceki tanrıları trollere, perilere ve her tür boktan yaratığa dönüştürmesini, en sonunda Kutsal Ana Kilisesi'nin gelip de İrlanda'nın bütün tanrılarının, izin bile alınmadan, bir periye, bir azize ya da ölü bir Kral'a dönüşmesini anlattı.../ Bay İbis... kendisinin bir sanatçı olduğunu, hikayelerin gerçekçi yapılar olarak değil, yaratıcı yeniden yaratımlar, aslından daha doğru olacakları göz önünde bulundurularak ele alınması gerektiğini açıkladı" 242, 243
-"Gerçekten tehlikeli olan insanlar, yaptıkları şeyi yalnız ve yalnız, şüpheye yer bırakmayacak şekilde doğru şey olduğu için yaptıklarına inanan insanlardır" 249
-"Dürüst bir adamı her zaman kandırabilirsin" 251
-"Afrika tanrıları olmadan... beyaz gardiyanları asla alt edemeyeceklerini..." 354
-"O kemiğe dokunduğumda Kasaba adlı adamın zihnine girdim. Bir ajan. Bizden nefret ediyor" 365
-"Kahrolası Arnavutlar. Kim takar onları" 383
-"Tanrıları organize etmek kedileri sıraya dizmeye çalışmaktan farksız. Doğalarında organize olmak yok" 403
(?)
-"Hayatın bir oyun olduğuna, hayatın zalim bir şaka olduğuna, hayatın sen yaşarken olanlar olduğuna, bu yüzden arkana yaslanıp zevkini çıkarman gerektiğine inanıyorum.../.../ İnsanların öteden beri hayal ettiği bütün tanrıların bugün hala bizimle olduğuna inanır mıydın?/.../ Orada, dışarıda yeni tanrılar, bilgisayar, telefon tanrıları olduğuna, hepsinin dünyada her iki türe aynı anda yer olmadığını düşünüyor göründüğüne. Ve bir tür savaş çıkmasının olası olduğuna.../..../ Uzaylılara inanmak tanrılara inanmaktan daha kolay" 413, 414
-"Sözlerinizin bozulmak üzere verildiğini, yeminlerinizin dönülmek üzere edildiğini..." 427
-""İsveç, Uppsala'dasın," dedi adam... "Bin sene öncesinde."..." 454
-"Medya.../.../ "Seni ünlü edebiliriz, Gölge. Sana insanların neye inandıkları, ne dedikleri, ne giydikleri ve düşlediklerini etkileyebilecek güç veririz. Bir sonraki Cary Grant mı olmak istiyorsun? Bunu oldurabiliriz. Seni bir sonraki Beatles yapabiliriz."/.../... "her şeyi tersine de çevirebiliriz. Senin için kötüye gitmesini sağlayabiliriz. Sonsuza dek... bir Hitler olarak hatırlanırsın..."..." 461
-"İskandinav panteonu. İkimiz de İskandinav panteonundanız" 465
-"Bütün bunların hiçbiri aslında olmuyordu. Daha rahat etmenizi sağlayacaksa, bunu bir metafor olarak düşünebilirsiniz. Dinler, tanımları gereği, metafordur, ne de olsa: Tanrı bir düştür, bir umuttur, bir kadındır, istihza yapandır, bir babadır, bir şehirdir, çok odalı bir evdir, en değerli kronometresini çölde bırakmış bir saat imalatçısıdır, sizi seven biridir -hatta, belki, tüm kanıtlara rağmen, tuttuğunuz futbol takımının, ordunuzun, işinizin ya da evliliğinizin gelişip zenginleşmesinden, tüm diğer rakiplerini yenmesinden başka ilgi alanı olmayan semavi bir varlıktır./ Dinler, durup bakılacak, eyleme geçilecek yerlerdir, dünyaya bakabileceğiniz yüksek yerler./ Bu yüzden bunların hiçbiri olmuyordu" 530
-"Orada, Hiçbir Yer'de on dakika da kalmış olabilirdi, on bin sene de. Fark etmezdi: Zaman, artık ihtiyaç duymadığı bir şeydi" 532
-""Ben bir kültürel kahramanım," dedi. "Tanrıların yaptığı aynı pislikleri yapıyoruz, işleri daha fazla berbat ediyoruz ve kimse bize tapınmıyor. Bizim hakkımızda hikayeler anlatıyorlar, ama... bizi kötü gösteren hikayeler de anlatıyorlar."/.../... "Burası tanrılar için iyi bir ülke değil..."/.../... "... Amerika böyle işte. Tanrıların yetişmesi için iyi değil. Burada iyi büyümüyorlar. Onlar yaban pirinci bölgesinde yetişen avokadolara benziyorlar."..." 534, 535
-"Gölge beceriksizce gök gürültüsü kuşunun sırtına tırmandı. Bir şahinin sırtındaki fare gibi hissediyordu. Ağzında metalik, mavi bir ozon tadı vardı" 545, 546
-"Gerçekten de yürüyen bir cesetse, yeni ölmüştü" 547
-"Ben bir hayaletim, o da bir ceset, ama yine de biz kazandık. Oyun hileliydi" 557
-"'Ölene kadar hiç kimseye mutlu denemez.' Herodot" 569
*
Bir bütün olarak sevmediysem de, kitaptaki bazı ifadeler-tespitler, çok hoş, geldi, bana da.

17.7.2017-Ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder