Editör: Erdal Çakıcıoğlu, Akvaryum Türk Klasikleri, 2012, İstanbul
Gördüklerinden daha çok "bildiklerini" yazmış gibi!
*
Bursa, Trabzon, Azak, Erzurum, Megrilistan seyahat ve seferleri anlatılmış!
*
İlginç.
Hoş.
Yer yer Harry Potter'ı anımsatan fantastik ifadeler olsa da, genelde, öğretici.
Düşündürücü de!
*
Kitaptan bazı notlar:
-"EVLİYA ÇELEBİ/ 1611'de... doğdu. 1682'de, Mısır'dan dönerken yolda ya da İstanbul'da öldüğü sanılmaktadır" 5
-"Evliya Çelebi, belli bir süre içinde, özdeş zamanda geçen iki olayı, yerinde görmüş gibi anlatır; böylece zaman kavramını ortadan kaldırır" 7
-"Anadolu Türkiye halkı, aslında İshak oğlu Ays'ın soyundandır... ucu Yafes'e varır. Yafes, Ays'ın atasıdır. Bütün Anadolu boyları, ondan çıkarak Anadolu ülkesinde oturmuşlar. Anadolu ülkesine Türk sultanlardan ilk ayak basan, Selçuklulardır (21 Mayıs 1083-9 Mayıs 1084)" 18
-"Orhan Gazi... padişahlığı sırasında, yüce atalarımızdan Türk Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri, Horasan'da halifesi Hacı Bektaş Veli'yi, 300 dervişiyle Anadolu'ya gönderdi... Bunlar gelip Orhan Gazi'yle buluştular... Orhan Gazi'nin oğlu Gazi Süleyman Bey, 70 ulu erenin ve Hacı Bektaş Veli'nin izni, düşüncesi ve önlemiyle... kırk kara bahadırla birleşerek tulumdan sallar yaptılar... Rum ülkesine ayak bastılar... Dört yanı yağma edip cuma günü İpsala kalesini fethettiler.../ Oradan Gelibolu... Tekirdağı ve Silivri Kapısı'na kadar, o 40 kişi gece baskınları yapıp pek çok doyumluk ve tutsak aldılar" 18, 19
-"Yıldırım Beyazıt Han, İstanbul'un yarısını fethedip Edirne'ye yöneldi (3 Eylül 1399-21 Ağustos 1400). İran'da Timurlenk ortaya çıkarak 37 padişahı yanında yaya yürütüp hepsini emir kulu etti... Ankara Ovası'nda... savaşa başladı. O sırada, Yıldırım'a kırgınlığı olan eşkinci Tatarlardan 12.000 asker, Timur safına geçti. Bunlardan başka, nice bin ulufesiz derme çatma asker de vezirinin önlemsizliğiyle Timur'a bağlandı. Yıldırım Han... öyle kılıç çaldı ki, Tatarları üstüste yığdı. Ama sonunda, atı tökezledi... Tatar askeri... onu tutsak etti./... Çelebi Sultan Mehmet... Amasya dolayında yetişerek bir satır vurdu ki.../... babasının öcünü Timur'dan aldı" 21
-"Fatih'in İstanbul'u On Birinci Olarak Kuşatması/.../ İslam askeri arasında, 77 tane büyük eren vardı... Fatih, bunlardan yardım diledi ve:/-İstanbul devletinin yarısı sizin, yarısı İslam gazilerinin, dörtte biri benim olup, ganimet malıyla her birinize birer zaviye, ocak ve imaret, okul, medrese ve darülhadisler yapayım, diye söz verdi./ Bunun üzerine, bütün bilginler ve yüce kişiler toplanıp ordu içinde tellallar bağırtıldı.../.../ Kalede kuşatılan hilekar, 200.000 günahkar kafiri toplayıp..." 24, 25
-"300 Zeynettin Hafi dervişi, denize postlarını döşediler... denizin üzerinden yaya ve postları üzerinden geçtiler. Kafirler, kaleden bunu görünce, korkudan akılları başlarından gitti.../ Horos Dede... atamız Türk Hoca Ahmet Yesevi'nin dervişlerinden olup, Hacı Bektaş Veli'yle Horasan'dan geldi. Çok yaşlıydı. Fatih'le İstanbul'a gelirken, asker içinde, saatte bir kez horoz gibi ötüp, "Kalkın ey aymazlar!" derdi. İslam gazileri, onun için ona Horos Dede demiş" 29, 30
(Hacı Bektaş Veli Anadolu'ya ne zaman geldi ki?)
-"... bizim atamız 'Muhammet Hanefi Oğlu Ahmet Yesevi'ye varır... böyle yazılıdır" 31
-"Bütün İslam gazileri, gemilerdeki ganimet mallarını ve tutsakları deftere yazıp Allah emaneti olarak Fatih'e verdiler ve yine savaşa gittiler. Mallar ve tutsaklar şöyleydi: 3000 kese Takyanos filorisi, 1000 külçe halis altın, 2000 kese gümüş külçesi, yirmi gemide 8000 tutsak, 20 kaptan, 1 prens, Fransa kralının kızı, 1000 Müslüman kızı -ki kimi şerife kimi değil, her biri güneş gibi parlak kızlar- yüz binlerce silah ve savaş gereci./.../... o kral kızından da Sultan Beyazıt Veli doğdu" 35, 36
-"Önce Sultan Mehmet Ayasofya'ya girip nice rahipleri öldürdü... "İzim olsun." diye Ayasofya kubbesinin ta ortasına dört kanatlı bir ok attı. Mehmet Han'ın okunun izi hala gözükmektedir. Bir asker sol eliyle bir düşmanı öldürüp sağ elini kana buladıktan sonra, Sultan Mehmet'in huzurunda bir sıçrayarak elinin kızıl kanını bir ak mermere sürdü. Pençesinin nakşını oraya iz etti. Hala o kanlı solak pençesi... beş adam boyu yükseklikte gözükmektedir" 39
-"Süleyman Han'ın Beylerbeyileri/.../... Özdemir Paşa; Sultan Gavri'nin akrabası, Çerkez asıllı, cesur ve yiğitti" 50
-"Osman Paşa; Saray'dan çıktı. Çerkez asıllı, yarar adamdı. Nahçıvan seferine Şah ordusuna gece baskını yaptığı için, kendisine Erzurum eyaleti bağışlandı" 51
-"İskender Paşa; Bostancıbaşılıktan Anadolu valisi oldu. Çerkez'dir. Diyarbakır'da da 15 yıl valilik yaptı. Orada öldü" 52
-"Kırım... yarısı Osmanlı... 8 sancaktır... Çerkez Şifage..." 61
-"Bayram günü divanlarında, önce Tatar hanlarından biri, ondan sonra şeyhülislam ve öteki büyük bilginler, ondan sonra başvezir ve öteki vezirler padişahın elini öperlerdi" 73
-"Murat Han'ın Adetleri/ Kış, yaz her cuma gecesi bilginleri, şeyhleri ve hafızları toplayarak bilimsel konular üzerinde konuştururdu" 74
-"Sultan Beyazıt zamanında şeyhler:... Şeyh İbni Araf (Medine'nin Baki mezarlığında gömülüdür. Babası, Mısır Çerkez beylerindendir. Kendisi de saygın bir kişiyken dünya işlerinden geçip 70 yaşında Seyit Ali hizmetine girmiştir. Medine'nin şiddetli sıcaklarında, yirmi günde bir su içtiği dünyaca ünlüdür)" 79
-"Beyazıt Han zamanında şairler:... Figani (Karamanlıdır... Sonra asılmış. Bu da mahlasındaki "gayın" (g) asıl harfinin etkisidir. Çünkü önceden iki Figani daha gelmiş, biri asılmış, ötekinin de Tanrı'ya inanmıyor, diye derisini yüzmüşler)" 81
-"40 yaşına vardığımda, Keysudar Mehmet Efendi'nin bağışladığı baltayı taşıyarak 12 Nisan 1641'de Leh seferine gittim. Yağma ve çapul yerinde baltayı bir kapı halkasına geçirip ganimet malına tamah ederken, kafir bizi ansızın bastı. Çıplak olarak birer yaldak atla, hızla giderek 7 günde Kırım'a vardık. Ertesi yıl... Yağma ettiğimiz saray ayak bastık. Kapısına bir ok saplayıp Tatar yasasına göre kimsenin el koymamasını sağladım. 20 tutsak... ele geçirdim... balta nasıl koydumsa öyle duruyordu" 83
-"Hezarfen Ahmed Çelebi... Galata Kulesi'nin ta tepesinden, lodosla uçarak Üsküdar'da... indi. Murat Han, kendisine bir kese altın vererek:/-Bu adam pek korkulacak bir adamdır. Her ne istese, elinden geliyor. Böyle kişilerin kalması doğru değil, diyerek Cezayir'e sürdü. Orada öldü" 91
"Bursa/ Kalesini kimin yaptığı belli değil.../... çevre temelinde gözüken taşlardan her biri, hamam kubbesi kadar. Bu da gösteriyor ki, kale insanoğlu yapısı değil" 95, 96
-"Gazi Hüdavendigar (Şehit Murat Han Gazi) Camisi:... Hikayeye göre; bir gün Murat Han'ın bir doğanı, uçup tak üzerine konmuş. Murat Han her ne kadar doğanı çağırmışsa da gelmemiş. Gelme olasılığı olmadığını da anlayınca, öfkelenip "Kaskatı kal!" demiş. Ulu Tanrı'nın buyruğuyla o doğan tak üzerinde taş olup kalmış. Hala durur. Herkesin gözü önünde, bellidir" 102
-"Dil İskelesi... Denir ki; Orhan Gazi çağında dünyayı dolaşan bir derviş, buradaki gemicilere gelip:/-Oğullar! Beni karşıya geçirin, der. Onlar da geçirmeyip giderler. O derviş, hemen eteğine toprak doldurur. "Biz karşıya Ulu Tanrı'nın emriyle böyle geçeriz!" diye eteğinden toprağı denize döktükçe, deniz kara olur. Böylece geminin ardından yürü gider. Gemiciler.../... ekmeğimize engel olma... Bağışla diye yalvarırlar. O da 12.000 adım... sonra, gemiye girer" 118
-"Trabzon.../.../... Fetihten sonra, Mehmet Han burayı taht edinip para bastırmış, hutbe okutmuş. Üç yıl bu şehirde oturup kuzeyindeki Gürcistan, Megrilistan, Abazistan'ı egemenliği altına almış" 130, 131
-"Anapa Limanı'ndan Azak Savaşı'na Gidişimiz/.../... Azak'ın iskelesidir./ Burada, Kefe beylerbeyi Bekir Paşa, Çerkez kabilelerinden asker, Dağıstan yöneticisi Şamhal Sultan Mahmut da 40.000 seçme askerle 7000 araba getirmişti. Bu iskeleden, bütün mühimmatı arabayla Azak'a götürdüler. Bütün İslam gazileri... kuşattılar. Gece gündüz savaşa başladılar./.../... konuştular. Bahadır Giray Han'ı 70.000 atlısıyla Moskof Kralı'nın payitahtına kadar yağma etmeye gönderme kararını verdiler./.../ Tatar askerinin böyle ganimetle gelmesiyle öyle bolluk oldu ki, bir at bir kuruşa, bir genç kız beş kuruşa satıldı.../.../ Sonunda, asker kalenin alınamayacağını anlayıp genel oyla fetihten vazgeçerek... Bütün eyalet askerine izin verildi. Kimi karadan, kimi denizden gitti. Karadan gidenler 6 günde Kuban'a, oradan Çerkez iline, Taman Adası'na gittiler. Kimi de Heyhat Çölü'nün kuzeyindeki Çerkezistan'a gitti... ben... izin alıp Kırım Han'ıyla Kırım iline yöneldim" 135, 137, 142-144
-"Bahçesaray... bize bir konukevi bağışlandı... o yıl Kalgay Sultan, üç kez 80.000 askerle Moskof ülkesine çapul edip, vurup kırarak, beşer onar bin tutsakla, doyumluk malla Kırım'a geldi./ Bahar... Han'a çizme pahası 12.000 altınla Osmanlı hanedanının bir yarlığını getirdi. Bu yarlıkta:/ "... Azak Kalesi kuşatmasına hazır ol." deniyordu" 147
-"Kefe... Kale yapılırken, 7000 Tatar askeri Moskof ülkesine akın yapıp onar yirmişer bin tutsakla döndü. Her tutsağı onar kuruşa sattılar.../.../... Bahadır Giray Han'dan, İstanbul'a dönmek için izin aldım. Kir kese kuruş, üç tutsak, bir samur kürk, bir kat giysi bağışlandı... 14 tutsak ve kese mala sahip oldum. Trabzon'dan, Megrilistan ve Abaza'dan aldığım tutsaklarla 18 tutsağım oldu./.../... Karadeniz'in ortalarına vardık./... denizin içinde çalkalanıp durduk.../..../... gemiyi baştan yana iki parça edince.../... sandala atıldım.../.../... üçüncü gün öğle vakti bir dalga gelip sandalı devirdi. Ben de baş aşağı denize düştüm. Can korkusuyla... yardım diliyordum./ Birden, içime bir teselli doldu... Korkum geçti... Yüzerken... tahta... gördüm. Hemen bir çeviklik ederek... bindim... Sandaldaki arkadaşlarımdansa hiç haberim yoktu, yitmişlerdi.../... bindiğim tahtaya iki Gürcü köle, iki Çerkez kızı ve bir Rus köle yarasa kuşu gibi sarılmışlar... Rus... boğulup gitti. Dört tutsakla kaldım.../... üçüncü gün... kumların üzerine düşüğümü biliyorum.../.../... Tanrı'ya şükrettim... 18 tutsak bağışlayıp yine aldı. Candan ve dünyadan umut kesmişken, bu amansız denizin içinde dört tutsak bağışladı ki, her biri bin taneye bedel üstün, eşsiz köle ve cariyelerdi.../... Silistre... bağlarıymış... Tutsaklarımla bana bir hücre verdiler... Bektaşi dervişleriyle 8 ay, sağlığım düzelinceye dek içten konuşmalar yaptık... Kölelerimden biri bile, "Ben falanın satın aldığı kölesiyim." demeyip sanki benim candan kölemmiş gibi kaldılar" 149-156
-"Karacalar köyü... dediğinden dönmeyen inatçı Türkler, bir kütüğü kırk kez konuklarına satarlar" 165
-"Koyulhisar.../.../... Sultan Ahmet çağında, Özi Kazakları, Karadeniz'den çıkıp dağları aşarak, bu kalenin dışını yağma ederek kaçmışlar" 182
-"Doyran köyü... 100 evli, bayındır Ermeni köyüdür.../... Enderes köyü... 100 evli bayındır Ermeni köyü ve zeamettir./... Taban Ahmet Ağa Çiftliği adlı yere konduk. Çiftlik sahibi Ahmet Ağa, burada bize büyük bir şölen verip Paşa'ya bir küheylan sundu. Hizmetçilere 20 at, 3000 koyun, 7 katar katır, 7 katar maya yollu deve ve 10 kese akça da Paşa efendimize armağan etti. Öyle büyük bir ziyafetti ki dille anlatılamaz. 40 kese ve 70 devesi alınarak kaydedildi. Bana da bir atı nasip oldu" 183
-"Çavuşlar Kethüdası köyüne vardık... kethüdası büyük bir şölen verdi. Beş at, beş kese, beş Gürcü köle armağan getirdi" 186
-"Fatih... Uzun Hasan'ı 300.000 askeriyle Tercan Ovası'nda, 6 Ekim 1461'de bozmuş" 190
-"Abaza Paşa, Erzurum'da ansızın Celali olmuş. Bu iç kaleyi bir gece basıp bütün yeniçerileri kılıçtan geçirmiş... Abaza, Erzurum Kalesi'ne sahip olup, tam on yıl direnmiş. Yedi kez üzerine mühürle Serdar Çerkez Mehmet Paşa... daha nice serdarlar varmışlar ama elinden Erzurum'u kurtaramamışlar... Hüsrev Paşa... Abaza'yı, üstünde kefeniyle teslim olmak zorunda bırakmış. Onu, IV. Sultan Murat'a götürmüş. Suç defterleri yakılıp, suçu bağışlanmış. Sonra kendisine Bosna ve Budin, daha sonra da Özi Eyaleti bağışlanmış" 191
-"Erzurum.../ Paşa Sarayı, 110 tane kat kat oda, altlı üstlü divanhane ve köşk olup, cennet bahçesine benzeyen bahçesinde Tayyar Mehmet Paşa Köşkü ve Tekeli Paşa Köşkü var... Küçük Abaza Paşa Sarayı... vs.dir" 192
-"Eğerli Dağ... pis bir koku... Toprak, tencerede bulgur kaynar gibi fokur fokur kaynıyor. Ziftli, katranlı toprak.../.../... Erzurumlu Cafer Efendi adlı bilgin.../... Sakın... O mezarı bir daha ziyaret etme. Hz. Musa'nın ahıyla imansız gitmiş. Ona, Bel'am bin Ba'ur derler. Yüzyıllarca yaşamış... Mısır'ı bırakarak bu dağda oturmuş. Hala mezarı... leş gibi kokar" 199
-"... üç tane Kars... Biri Silifke'de Karataşlık Karsı, Maraş Karsı, biri de bu Kars" 201
-"Begümler köyü... 300 evli köydür. Halkı Ermeni ve Aznavur Gürcüsüdür" 209
-"Aras ve Zengimar ırmaklarının kuzeyinden kırk konak, Elbürz dağını aşıp Hazar Denizi'ne varıncaya dek Dağıstan ve Gürcistan sayılır" 210
-"Paşa; Erzurum, Maraş, Sivas eyaletlerine yarlığlarla kapıcıbaşlar gönderdi. Beni de... Tortum... beyi Seydi Ahmet Paşa'ya yolladı" 212
-"Karadeniz kıyısındaki Gönye Kalesi'ni Rus Kazaklarının ansızın bastıkları haberi Seydi Ahmet Paşa'ya geldi. Paşa, hemen zırhını giydi./-Din uğruna gaza ve şehitlik isteyen gelsin, diye tellal bağırttı... Az zamanda, 1000 kadar seçme, hafif asker toplandı./-Ardım sıra gelmeyenin vay haline, diyerek üç kez hep birden tekbir getirildi. Sonra kuzeye yöneldik... 3000 kadar... hayvana benzer Megril Aznavavurları, Gürcü ileri gelenleri geldiler. Koca Gazi Seydi Ahmet Paşa, her birine sözler verip gönüllerini aldı./... sabah... Gönye Kalesi'ne vardık. Gördük ki Kazaklar kaleye dolup haçlarla kalenin burçlarını, kulelerini süslemişler.../ Kazaklar kalede kuşatılıp kurtulmaktan umudu kesince, kudurup ateş etmeye başladılar... Kazaklardan bir bölük, bayrak açarak dışarı çıkıp Müslüman gazilere saldırdı. Ama Gazi Seydi Ahmet Paşa... Kazaklara öyle bir vurdu ki... kurtulamadılar... 200 Kazak tutsak edildi... Müslüman gazilerden 70 kadarı şehit düştü./ Seydi Ahmet Paşa... kapıcıbaşılarını Batum sancağına, asker çağırmaya gönderdi... Laz tayfaları... alay alay gelip Çoruh kıyısında durdular. Serdar Gazi, bunları dinlendirmeyerek:/-Koma karındaşlarım! Gayret sizindir. Din uğruna çalışın... diye Çerkezce bütün gazileri savaşa kışkırttı./ Onlar da dalgalar halinde... 70 kadar gazi şehitlik mertebesine erdi../ Bunun üzerine, Seydi Ahmet Paşa... merdivenlere korkusuzca saldırıp Tanrı adını anarak, naralar atarak örümcek gibi tırmanmaya başladı. Kalenin doğusundaki kule üzerinde iç ağalarıyla gözüküp, "Bre bırakmayın, yiğitlerim!" diye bağırınca, serdarlarını bu durumda gören Müslüman gaziler, yılana kara karınca üşer gibi kaleye üşüp saldırdılar... Sonunda, ikindide kale alınıp... ilk ezanı okumak bana nasip oldu" 219-221
-"... ikindide, denizde 40-50 tane Laz menkeslesi peyda oldu. Bunlar... kalenin... Osmanlı askeri olduğunu görünce, gerisin geriye gitmeye başladılar. Bunlar, kaledeki Kazaklara yardıma gelen asi Aznavurlarmış. Seydi Ahmet Paşa askerleri... kurşuna tuttular... 47 kayık alındı. İslam askeri, büyük doyumluk elde etti. İçindekiler tutsak edildi" 223
-"Seydi Ahmet Paşa.../-Bu Megrilistan, Trabzon Eyaleti'ne bağlı olup, bize yardım göndermesi gerekirken, Kazaklara yardım edip padişaha isyan ettiler... İslam askeri at üstünde hzırken, Megril kafirinden nasıl öç alalım ki şu kadar yol sıkıntısı çeken İslam askeri ganimet malıyla doyum olsunlar?/ İş danışmaya düşünce, Gürcistan yöneticisi Sefer Paşa da Megril tayfasına olan garezini meydana koymak için:/- Megril'e İslam askerinin yayasıyla atlısını birlikte saldırtalım. Bizim Ahıska, Gürcistan gazilerini kılavuz verelim. Onlar da gaza malından pay alsınlar, dedi.../ Gürcistan'a Baskınımız/... Sefer Paşa, Gürcistan askeriyle Megrilistan'ın Dıranya bucağını yağmaya başladı... Megril halkı, dağlara kaçtı... 700 tutsak alındı. Askerler doyum oldular... yedi yiğit şehit oldu. Baki Paşa da ganimetlerle zengin olup İslam ordusuna döndü./ İslam gazilerine izin verildi. Takım takım dağlara, bellere, sığınaklara üşüştüler... 70 Müslüman şehitlik şerbetini içti. 300 Megrili tutsak edilip, 700'ü de öldürüldü. İslam askeri ganimet ve nimete boğuldu. Savaşta tutsak edilen köle ve cariyeleri serdara teslim ettiler./... iki casus tutuldu.../- Biz, Megril beyi Japişhu'nun adamlarıyız... dediler... bize kılavuzlukedip zengin köyleri gösterdiler... Temres Han'ın ülkesine... girdik... 3000 gök demirli Gürcü yiğidi... gelip ordunun bir yanında durdu... Seydi Ahmet Paşa'ya armağanlarını sundu. Han oğlu'nun da incindiği Gürcü boyları varmış. İslam askerine kılavuzluk etti... bucakları fethedildi.../ Ketfaç Paşa kolu, iki güzel kız tutsak etmişti ki, örneği Şam'daki huri yüzlülerde bile bulunamaz... Seydi Ahmet Paşa, bunları Ketfaç Paşa'dan biner kuruşa satın alıp, diğer 20 kızla Sultan İbrahim Han'a gönderdi... Megril Beyi'nin amcası oğlu tutsak düşmüştü. 100 tutsak, 1000 baş hayvan, pek çok altın işlemeli mal vs. vererek kurtuldu./ Bu zaferli seferde bir sığır yarım kuruşa, bir koyun 5 akçaya satıldı. Bu sırada, Açıkbaş beyinden serdar Seydi Ahmet Paşa'ya 5 köle, 5 cariye armağan geldi. Paşa baana bir köle, bir cariye bağışladı./... Sonunda Gürcistan, Megrilistan baştan başa baş eğdi... Ordumuz, tutsağa ve ganimete boğuldu. Herkes kendi payını götürmekten aciz kaldı... Ganimet malları Trabzon'a götürülüp uygun fiyata satıldı./.../... 6 Kasım 1647'de Erzurum toprağına ayak basıp... geldik... Defterdaroğlu efendimizin... otağına indik... Her sancak beyinden gaza malı ve armağanlar gelmeye başladı./ Önce Seydi Paşa'dan 150 Kazak güzeli, 11 Kazak hatmanı, 200 Megril tutsak, 150 köle, 40 okka gümüş avani, 100 cariye, bir katır yükü altın işlemeli sansar postu, 7 zırh vs. değerli eşyalar geldi" 227-231
*
20.7.2017-Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder