23 Aralık 2025 Salı

Her Yönüyle KLASİK MİTOLOJİ

Dr. Nancy Conner, Çeviri: Deniz Candaş, 2015, Arkadaş Yayınevi, Ankara



Kitapta Antik Çağ’daki Yunan mitolojisinden bazı öyküler aktarılıyor ve Roma mitolojisine de kısaca değiniliyor.


Öyle anlaşılıyor ki günümüzde şaşırtıcı görünse de insanlar yüzyıllar boyunca bu öyküleri gerçek kabul edip yaşamlarını bu öykülere göre tanzim etmişlerdir. 


Dolayısıyla da anlatılan bir yönüyle insanlık tarihi öyküsünün ibretlik bir parçasıdır.

*

“Mitoloji kelimesi, Yunanca "söz, öykü" anlamına gelen "mythos" ve "akıl ile kavrama" anlamına gelen "logos" sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur.” (Bir Alıntı)


Günümüzde “Mit (söylen) sözcüğü gerçekte doğru olmayan bir hikâye veya anlatı için tercih edilir ve çoğunlukla bir yanlışlık, doğru olmayan unsur vurgusu barındırır.” (Mitoloji - Vikipedi)


Kitapta anlatılan “öyküler yaklaşık olarak MÖ 900-800 yıllarında ortaya çıkmaya başlamış ve MS 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu resmi din olarak Hıristiyanlığı kabul edinceye kadar zenginleşerek devam etmiştir.” (Conner, s xi) 

*

Kitaptan bazı notlar şöyle:


“Kurban verme ayinini, insanlara dostça yaklaşan bir Titan olan Prometheus belirlemişti. Ondan, kurban… konusunda tanrılar ve insanlar arasında yaşanan anlaşmazlığı çözüme ulaştırılması istenmişti. Prometheus kurban edilecek bir boğayı iki paket halinde ayırdı. İlk pakette… eti, ikinci paketteyse yağına sarılmış halde kemikleri bulunuyordu. Prometheus paketleri Zeus’a (tanrıların tanrısı) sundu ve ondan, dilediği paketi seçmesini istedi. Zeus yağa sarılmış olan paketi seçti… Ancak, paketin içinde… kemiklerin bulunduğunu gördüğünde… küplere bindi, ama bir kere kararını vermişti. Prometheus’un zekası sayesinde… insanlar… etlerini kendileri alabildiler.” (Conner, s 5, 6)


“İnsanlar her zaman “neden” sorusunun yanıtını aramıştır”, “sorulara açıklık getirebilmek için mitler ortaya çıkmıştır.” (Conner, s 6, 7)


“Mitlerin diğer bir önemli işlevi de doğal ve sosyal düzeni sağlamalarıydı.” “Esas egemenlik Zeus’ta olmasına karşın, başka tanrılar da doğadaki düzeni koruyordu.” “Zeus insanoğluna hiç ısınamamıştı”. (Conner, s 8, 9, ve ayrıca, s. 13)


Bazı tarihçiler Homeros'un “MÖ 750 yılı civarında doğmuş olabileceğine inanıyor.” (Conner, s 18)


“Sofokles de Pers Savaşları (MÖ 546-479) ve Peloponez Savaşı (MÖ 431-404) da dahil olmak üzere birçok savaşın yapıldığı dönemde yaşamıştır.” (Conner, s 23) 


“Dünya, gökyüzü ya da denizler var olmadan önce, evreni oluşturan tüm unsurlar tekti, bu tekliğe de Kaos adı veriliyordu. Kaos şekilsiz bir kargaşaydı…/ Bilinmeyen bir güç bu düzensizliğe bir son verinceye kadar bu unsurlar sürekli kavga ettiler. Bu güç mitlerde açık bir şekilde tanımlanmamaktadır.” “Kaos’tan beş unsur ortaya çıktı: Gaia (Dünya).../ Gaia’nın uykusunda doğurduğu söylenen Uranos… annesiyle çiftleşti.” “Hem Yunan hem de Roma kültüründe popüler olan bir mit, insanın topraktan çıkıverdiğini ileri sürer.” “Prometheus insana ateşi armağan etmesinin yanında, ona daha birçok farklı şekilde yardımcı oldu.” (Conner, s 32-35)


“Zeus… insana çok “güçlü” bir zaaf vermek üzere bir komplo tasarladı. Böylece sahneye kadın çıktı”, “özellikler… erkeğin karşı koyamayacağı… baştan çıkarıcı kadını yaratacak şekilde bir araya getirildi ve ona Pandora dendi./ Zeus, tanrıların mesajcısı olan Hermes’e, insanoğluna armağanı olan Pandora’yı teslim etmesi buyurdu.” (Conner, s 5, 36)


“Gaia bir anaydı: İlk ve gerçek Toprak Ana.” “Gaia hiç kimseyle çiftleşmeden, arka arkaya üç çocuk doğurmuştu. Bu çocuklardan biri, denizlerin tanrısı Pontus idi. Gaia daha sonra Pontus ile çiftleşti ve bu birliktelikten beş çocuk doğdu: Keto…” “Keto, erkek kardeşi Phorkys ile evlenmiştir ve ondan çok sayıda çocuk yapmıştır”. “Gaia, yaratılış çalışmaları sırasında, diğer oğlu Uranos (Gökyüzü) ile de çiftleşmişti.” “Daha sonra, Gaia’nın en ünlü çocukları doğdu: altı kız, altı erkek çocuktan oluşan on iki Titan… ilk tanrılar ve tanrıçalar haline geleceklerdi.” “Uranos evrene hükmetmeye alışıktı ve… çocuklarını da… tehdit… görmüştü…/ Gaia… Uranos’a karşı bir şeyler yapmaya karar verdi… çocuklarından… Uranos’u cezalandırmalarını istedi…/ Kronos… Uranos Gaia ile sevişmeye başladığında… babasının cinsel organını… kesti… denize doğru attı”, “Uranos’un… gücü kalmamıştır.” “Kronos, evrenin hükümdarı olarak yerini almış ve kız kardeşi Rheia ile evlenmiştir”, “erkek ve dişi Titanların geri kalanının çoğu da evlenerek çiftler meydana getirmiştir.” “Kronos da en az babası kadar güç delisiydi”, “çocuklarını… yutarak… kendi vücuduna aldı.” “Rheia… annesinden yardım istedi. Gaia onu Girit Adası’na gönderdi, o da Zeus’u burada doğurdu.” “Zeus, kurtardığı kardeşleriyle birlikte, Kronos’a meydan okumak için bir ordu kurmaya başladı.” “Savaş muazzam bir çatışmaya sahne oldu.” (Conner, s 41-50)


“Zeus ve Kronos arasındaki anlaşmazlık, Dünya’yı ve gökleri sarsmıştı. Savaş kazanıldıktan sonra, idareyi yeni bir nesil ele aldı: Olimposlular.” “Kronos’un düşüşünden sonra, üç oğlu -Zues, Poseidon ve Hades- egemenlik alanlarını üçe ayırdılar. Bunun için kura çektiler.” Zeus… gökleri”, “Poseidon… denizleri”, “Hades ise… Yeraltı’nı, yani ölülerin diyarını çekti.” “Toplamda on iki büyük Olimposlu vardı”. (Conner, s 53-55) 


“Olimpos Dağı’ndaki isyan üç anahtar karakterle başladı: Athena, Hera ve Poseidon. Bu tanrıların hepsi de, kendilerinin Zeus’tan daha iyi bir lider olabileceklerini düşünerek… bir araya geldiler. Hestia dışında bütün tanrılar onlara katıldı./ Zeus uyurken, hep beraber onu yatağa zincirlediler… ama onun yerine kim geçecekti?/ Olimposlu tanrılar… her biri en iyi liderin kendisi olacağına inanıyordu.” “Thetis, Zeus’un imdadına yetişti… zincirlerinden kurtardı… Zeus… lider konumunu geri kazandı.” (Conner, s 62)


“Zeus, tarım ve hasat tanrıçası olan kız kardeşi Demeter ile de bir aşk macerası yaşadı.” “Tüm bu aşk maceralarından sonra, Zeus gözünü diğer kız kardeşi Hera’ya dikti… Hera’yla zorla birlikte oldu. Lekelenen ve utanan Hera, onun karısı olmayı kabul etti.” “Bazı mitlere göre, Zeus ve Hera’nın düğün töreni tam 300 yıl boyunca devam etmiştir!” (Conner, s 69-71)


“Hesiodos… Hera’nın, Hephaistos’u Zeus’un ya da başka herhangi bir erkeğin yardımı olmadan doğurduğunu söyler.” “Hera, Olimposlu tanrı ve tanrıçaların en kıskancı ve kincisi olarak ün salmıştı.” (Conner, s 72, 73)


“Zeus’un şehvetinden kimse kurtulamazdı, genç erkekler bile.” (Conner, s 75)


“Romalılar şehrin kaderinin Vesta Bakireleri’nin sadakatine bağlı olduğuna inanırlardı. Bekaret yeminini bozduğu öğrenilen bir rahibe, canlı canlı gömülürdü./ Bu gömü, özen gerektiren bir törendi.” (Conner, s 113)


“Savaş tutsağı stokları azaldığında, Trakyalıların kendi çocuklarını köle olarak sattıkları söylenir.” (Conner, s 116)


“Amazonlar, kadın savaşçılardan oluşan mitolojik bir ırktı… Amazonların diyarı… farklı yerlerde verilir.” “Amazon kadınları gebe kalabilmek için… tanımadıkları kişilerle… çiftleşirlerdi.” (Conner, s 120, 121)


“Delfi’deki kahin yıllarca popülerliğini korudu… Dördüncü yüzyılın son dönemlerinde, İmparator Theodisius tarafından eski pagan dinleri yasaklanınca kahinin de sonu geldi.” (Conner, s 158)


“Zeus’un gayrimeşru çocukları sık sık Hera’nın gazabına maruz kaldılar.” (Conner, s 164)


“Aphrodite’in en ünlü sevgilisi, inanılmaz derecede yakışıklı bir erkek olan Adonis’tir. Adonis, Myrrha ise Asur kralı babası Theias arasındaki ensest ilişkinin sonucunda dünyaya gelmiştir… Kral Theias, kızının kendisine yaklaşma çabalarını geri çevirmiştir. Ancak, kızı bir gece cariye kılığına girerek onu kandırmış ve baştan çıkarmıştır. Theias… onu öldürmeye niyetlenmiş… Myrrha… bir sakız ağacına dönüştürülmüştür./ Adonis bu ağacın gövdesinden doğar.” “Aphrodite tarafından bir araya getirilen aşıkların belki de en ünlüleri… Paris ile… Helena’dır”. (Conner, s 175-177)


”Dionysos, şarap ve sarhoşluk tanrısıydı.” “Dionysos ayinleri genellikle geceleri yapılırdı. Kadınlar… çılgın danslar yaparlardı… bu çılgın kadınların… bir erkek ya da bir çocuğu parçaladıkları da olurdu.” (Conner, s 179-182)


“Dionysos, Midas’a dilediği armağanı isteyebileceğini söyledi. Midas, dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini istedi.” (Conner, s 186)


“Antik Çağ insanlarına göre dünya, doğayı yöneten ve insanlarla etkileşimde olan binlerce tanrı ve periyle doluydu.” (Conner, s 189)


“Güçleri evrenin her yerinde yankılanan büyük tanrılara ek olarak, her dağın, ırmağın, pınarın ve hatta her ağacın kendi tanrı ya da tanrıçası vardı.” (Conner, s 198)


“Antik Çağ insanları için konukseverlik kuralları önemliydi.” (Conner, s 210)


“Pelias, İason’a tahtı almak istiyorsa muhteşem bir kanatlı koç olan Khrysomallos’un Altın Postunu getirmesini söyledi. İason bunu kabul etti”, “yardım etmeleri için… kahramanlardan bazılarını topladı… Athena’nın talimatları doğrultusunda bir gemi inşa ettiler ve adını da Argo koydular… koçun bulunduğu Kolkhis’e doğru yola çıktılar… tehlikelerle dolu bir yolculuk oldu.” “İason burada koçu ele geçirdi.” (Conner, s 218)


“Oidipus: Thebai kral ve kraliçesi olan anne ve babası Laios… doğumundan önce, bir kahine gittiler. Kahin, oğullarının babasını öldüreceğini ve annesiyle evleneceğini söyledi. Laios… ölüme terk etmesini istedi… Oidipus, kaçmaya çalıştığı kehaneti aslında yerine getirdiğini öğrendiğinde, kendini kör etti.” (Conner, s 230)


“Truva Savaşı, Truvalılar ve Akalar… arasında yapılmış ve on yıl sürmüştü.” (Conner, s 231)


“Truva’nın düşüşü, Yunanlıların bildikleri dünyanın sonuna işaret ediyordu. Çünkü bu şehrin düşüşü, Roma’nın kuruluşunun temelini attı.” “Romalıların Yunan mitlerinden ayrı kendilerine ait mitleri vardır.” (Conner, s 241, 243)


“Romulus aniden ortadan kayboldu.” “Kralın kayboluşuna bizzat tanık olanlarsa tanrıların aşağıya indiğini ve Romulus’u cennete çıkardıklarını iddia ettiler… ona, savaş tanrısı Quirinus olarak tapıldı.” (Conner, s 250)


Günümüzde günlük yaşamda “her yerde mitolojiye göndermeler var.” “Olimpiyat Oyunları, Antik Çağ’da Yunanistan’da tanrıların onuruna düzenlenen festivallerin bir uyarlamasıdır.” (Conner, s 255, 258)


“Mitoşoji, başlangıcından günümüze dek görsel sanatçılara esin kaynağı olmuştur… Özünde, mitoloji antik dinler için temel teşkil etmiş, dinlere saygının ifade edilebilmesinin önemli yollarından biri de sanat olmuştur.” (Conner, s 262)

***

22.12.2025


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder