Öyküler ve Mucizeler
Neil Gaiman, Çeviren: Zeynep Heyzen Ateş, 1. Baskı, Şubat 2016, İthaki Yayınları, İstanbul
Tek başlarına "ödüllendirilmiş öykülerin" yanı sıra, başka çeşitli öykülerin de yeraldığı kitap konusunda, arka kapakta, "Gaiman, edebiyatın büyülü, fantastik ama hassas gerçekliğine yakından bakmaya davet ediyor bizi", deniliyor!
"Holmes'ün dünyası mantığa dayanır, çözümlere şeref bahşeder; Lovecraft'ın yaratıklarıysa öylesine mantık dışıdır ki denge, hikayeye yedirilen gizem unsuruyla sağlanır", s. 11, ifadesinde belirtilen şekilde, kitapta-hikayelerde, mantık ve mantıksızlık gizemle birlikte içiçe sergileniyor!
Rüya, canavar, efsane, zombi, uzaylı ve benzer birçok şey...
Gerçek hayattan bazı kırıntılar, ama gerçekdışı pek çok şey...
Bir de, hikayelerin yazılış nedenlerinin hikayeleri!
*
Ancak, kitaptaki çok fantastik "bir Amerikan Tanrıları öyküsü olan "Vadinin Hükümdarı"... " öyküsü, çağrışımlarla yüklü!
*
Yazar, çok beğenilen biri olmalı, anlaşılan, ve, pek çok kitabı var!
G de çok beğeniyormuş.
Bense, bu kitabı, beğenmedim.
Ayrıca, özellikle neden okunduğunu anlama merakıyla sonuna kadar okumama karşın, anlayamadım da: Böyle şeyler niye yazılır, niye tercüme edilir, niye satın alınır, niye okunur?
Hiç mi hiç anlayamadım!
Tabii ticaret kısmı hariç!
*
Sondaki, teşekküre ilişkin, "... teşekkür... ABD ve İngiltere'deki editörlerime... menajerim sağlam pabuç Merrilee Heifetz ve dünyanın dört bir yanına dağılmış çetesine de./.../ Neil Gaiman/ 2006 baharının ilk günü", s. 435, 436, ifadeleri, kitabın hazırlanış ve dağıtımıyla ilgili, yaygınlığı-ağı gösteriyor, denilebilir mi?
*
Kitaptan bazı notlar:
-"... sıradan bir yakışıklılığı vardı" 29
-"... yeni kıtadan gelenlerin yabancılarla konuşurken çekinmeden kullandıkları bir samimiyet..." 30
-"... hikayeye Yüce Eskiler'in insanlık ve tanrıları üzerindeki egemenliğini anlatan bölümler eklenebilir, belki halkın örnek alabileceği Kraliyet Aileleri olmasa ne felaketler olacağından dem vurulabilirdi; barbarlığa ve karanlığa gömülmüş bir dünya" 31
-"... deneyimlerime göre bir doktor kötü yola saptığında en adi suçlulardan bile karanlık ve vahşi birine dönüşür" 32
-"İrlanda halk dansı./.../ Ah gençlik, ne budalaydım o zamanlar/ Sarıp sarmalamıştım kendimi rüyalarla ve ölümle" 43, 44
-"Belki de isimlerin kendilerine özgü güçleri olduğundan..." 52
-""Doğruya doğru, kaçış edebiyatı denir buna!"... "Ama insanı özgürlüğe iten en kuvvetli içgüdü kaçma arzusu değil midir?"..." 85
-"... üç oğlanla karşılaştım.../.../... ben de katıldım. Üçümüz el birliğiyle..." 108
(?)
-"... şaraba dönüştürülmeyi bekleyen çürümüş elmaların kokusu. Bugün bile o koku bana yasak şeyleri çağrıştırır" 108
-"Tek bir kelimenin böylesine büyük bir güce sahip olması beni büyülemişti" 111
-"Mantıksız geldikleri için hislerimi inkar edecek kadar büyümemiştim daha" 114
-"Orman uğruna terk edeceğim kelimelerin bilgisini./.../ Ve dilimde yeni bir dil gibi sessizliğin tomurcuklandığını hissedeceğim" 121, 122
-"Şeffaflaşmaya, mülksüzlüğe ihtiyaç duyuyordum" 143
-"Dileyeceğim hiçbir şey yok" 173
-"... yüksek sesle dile getiremeyecek kadar gururlu olduğu bir yalvarışın" 279
-"... hiçbirinin gerçek olmadığıyla ilgili düşüncemi Susan'a anlatma hatasını yaptım. Fişe takılmış, kablolarla bağlanmış parçalar olduğumuzu, dünya büyüklüğünde bir bilgisayarın ucuz hafıza çipleri veya işlemcileri olduğumuzu, hepimize mutlu olmamızı sağlayacak ortak bir halüsinasyon gösterildiğini, birbirimizle iletişim kurmamıza ve beynimizin -her kimseler- onlar tarafından kullanılmayan ufacık bölümünü rüya görmek için kullanabildiğimizi, kalanınınsa bilgi depolamaya ve sayıları işlemeye ayrıldığını söyledim./ "Hafıza kartıyız," dedim ona" 300
-""Anne hiç satılır mı?" Üzerinde yürüdükleri toprağı satmaları istendiğinde ilk insanlar böyle demişti" 317
-"On üç yaşıma bastığımda... tek istediğim bir erkek kardeşti./... Çocukken oğlanlar ve kızlar vardır, zaman iki taraf için de aynı hızla geçer, hep birlikte beş, yedi veya on bir yaşına basarsınız. Derken bir gün bir sıçrama yaşanır ve kızlar sizden önce geleceğin yolunu tutar, her şeyi biliyorlardır... Bizim yaşımızdaki kızlar çoktan yetişkinliğe geçmişti./ Vic ile ben yetişkin değildik" 323, 324
-"Düz bir alın, mükemmel Yunan burnu" 331, 332
-"Şiirin en tuhaf yanı budur, dili bilmeseniz de şiir olduğunu anlarsınız. Homeros'un Yunancası, tek kelimesini anlamadan dinlenebilir, duyar duymaz şiir olduğunu bilirsiniz. Leh şiirleri, Eskimo şiirleri duymuştum. Bilmesem de ne olduğunu biliyordum. Kızın fısıltısı öyleydi. Dili bilmiyordum ama kelimeler akıp gidiyordu, mükemmeldiler" 334
-""... 1920'lerde..."... "Menüye yasal olarak insan eti konduğu gün"..." 345
-"Mustafa Stroheim'in kahvesi..." 347 ve 348, 349, 355-365
-"Ve bazen zengin olmayı sevmediğini unutur... servet peşinde koşar" 354
-""Dünyanın en eski birası Mısır birasıdır ve beş bin yıldır Güneş Kuşu'nu onunla pişirirler."/... katran kadar koyu Türk kahvesi vardı" 356
-""Güneş Kasabası'nın Güneş Kuşu".../ "Heliopolis'in Anka Kuşu"... "Küllerin ve alevlerin içinde ölüp her kuşakta yeniden doğan kuş..."..." 363
-"Mustafa Strıheim'ın Heliopolis'teki (bir zamanların güneş şehri artık Kahire'nin banliyölerinden biriydi) kahvesi..." 365
-"Alaaddin'i İcat Etmek/.../... Binbir Gece Masalları kurgulanmış bir yapıttır, çeşitli yörelerden derlenmiş masallardan oluşur ve Alaaddin'in hikayesi diğerlerinden daha ileri bir tarihte yazılmış, Binbir Gece Masalları'na Fransızlar tarafından birkaç yüzyıl önce eklenmiştir. Bu da ortaya çıkışının kesinlikle benim anlattığım gibi olduğunu ispatlıyor.../.../ Şehrazat... başlıyor yeni masalını anlatmaya./ "Çok uzaklarda, Pekin'de,/ annesiyle tembel bir genç yaşarmış./ Alaaddin'miş adı..."/.../... yeni hikayesi.../ "Ali Baba diye yoksul ama dürüst bir adam yaşarmış..." diye başlıyor söze./.../ ama Kırk Harami kulağa güzel geliyor" 367-369, 372
-"İskoçya'nın... kuzey kıyısı, sivri ve keskin bir güzelliğe sahipti" 387
-"Düşüncelerini kendine saklamayı sever ve böylesinin her zaman daha güvenli olduğunu bilirdi" 408
-"Gölge, Çarşamba olarak tanıdığı adamın karşısına oturdu./.../... "O ağaçta öldün, Gölge. Öldün ve geri geldin."..." 413
-"Ne derler bilirsin: Şanslı olanlar hiçbir zaman sosisin veya kanunun nasıl yapıldığını öğrenemez" 417
-""... bir Hulder bile olsan yalnız kalmak istemiyorsan bir erkeği sevmenin gerekmesi."/.../... "... Belki yeniden eve dönebilirim. Bin yıl sonra İskandinav dilini hatırlayacağımdan şüpheliyim ya!"/.../... Sert suratlı adamın..." 430
-"Hikayeler de kelebekler ve yumurtalar, kalpler ve hayaller gibi kırılgan şeylerdir" 435
*
En azından, böyle şeylerin de olduğunu öğrenmiş oldum!
3.5.2017-Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder