3 Mayıs 2024 Cuma

Nazım ile Piraye

Mektuplar 1

Nazım Hikmet, Derleyen: Memet Fuat, Adam Yayınları'nda Beşinci Basım: Aralık 1991, Adam Yayınları, İstanbul


Arada bir ara bulunan 1933-1950 dönemindeki hapishane mektuplaşmaları. 

*

Önce devletin Nazım Hikmet'e apaçık zulmü. ( Hİkmet, s. 64-99, 112, 116, 124, 241)

Bu zulmün bir bölümüne ilişkin bir anlatım şöyle: 

"1938-Mart 1-Ankara/.... Şimdiye kadar bir defa isticvabedildim, bundan kırk bir gün önce, Ankara'ya ayak bastığımın ertesinde. O zamandan beri de sorgusuz sualsiz yatıyorum... bana atfedilen suçu ve bu suçun delillerini anlayamıyorum. Yalnız bana, beni bir defa sinema holünde bir defa da evime görmeye gelen genci sordular. Ben ismini bile bilmediğim, kendiliğinden, hatta evimin adresini bile vermediğim halde gelen ve ilkönce polis tarafından gönderildiğini sandığım gençle neler konuştuğumuzu olduğu gibi anlattım. Zaten ortada saklanacak bir şey yok ki. Ben onu herhangi bir suça teşvik etmiş değilim.../ İşte sana bana arfedilen muhayyel suç hakkında bütün bildiklerimi yazdım. Bu nasıl ne biçim suçtur, anlayamıyorum... mahkemede herhalde beraat ederim." (Hikmet, s. 72)

Ama toplam 28 yıl 4 ay ceza. (Hikmet, s. 62)

*

Ve sonra hapse atılanda mevcut olan bolca yanlış beklenti ve temelsiz umut. (Hikmet, s. 62, 64, 75, 81, 104, 163)

Ve ayrıca 1933-1948 döneminde bolca övülüp göklere çıkarılarak hapishaneden aşk mektupları yazılan sadık ve fedakar eş Piraye. (Hikmet, s. 103, 126, 209)

*

Bu arada Nisan 2024'te popüler olan Filistinlileri katleden İsrail'le yapılan ticareti andırır şekilde 1943'te İsviçre'ye diyerek Almanya'ya buğday yollayan Türkiye. (Hikmet, s. 217, 218)

*

Arkasından zulme uğrayanın sergilediği kendisine yapılandan daha acımasız olan bir zulüm: Nazım'ın Piraye'ye zulmü, yani ihaneti.

Şöyle:

"1948 yılının sonlarına doğru, af haberlerinin sıklaştığı, havanın yumuşar gibi göründüğü günlerde Nazım'ın geleni gideni iyice çoğalmıştı. Çıktı çıkacak diye bekleniyordu. Bu arada, Nazım, kendisini görmeye gelen bir akrabasına, dayıkızı Münevver Berk'e aşık oldu. Rasih Güran'ı Bursa'ya çağırıp Piraye'den ayrılmak istediğini bildirdi... yazdığı mektubu onunla gönderdi. Bu hiç ummadığı, aklının ucundan bile geçirmediği mektubu alınca, Piraye çok şaşaladı, çok sarsıldı, işin garibi, bir yıkıntı haline gelmiş olan Rasih'i de teselli etmek zorunda kaldı. İnanamıyordu. Vala'ya telefon etti. Böyle bir şeyden haberi yoktu. Sonra yatağa girip yattı Piraye, üzüntüsünü kimseyle paylaşmak istemedi. Çevresindekilerle pek az konuştu. Kaç gün yattı, bilmiyorum. Bu arada Nazım'a bir mektup yazdı. Kalktığında artık kendini toparlamıştı, donuk, durgundu, ama üzüntüsünü göstermiyordu." (Hikmet, s. 292)

Söz konusu mektupta da şöyle denilmiş: 

"Mesele şu: aramızdaki münasebetlerden bir tanesi olan, fakat zaten bilfiil çoktandır mevcut bulunmayan ve daha senelerce de mevcut olamayacağı anlaşılan karı kocalık münasebetimizi, kadın erkek münasebetimizi tasfiye etmemiz, kesmemiz gerekiyor. Bunun icabettiğini uzun muhakemelerden, nefsimle yaptığım işkenceli musahabelerden sonra anladım. Ve sana bir gün bile daha fazla yalan söylememek için, bu münasebetin artık kesilmesi gerektiğini işte hemen yazıyorum. Sen yine benim en yakın insanımsın, en yakın dostum ve arkadaşımsın." (Hikmet, s. 293)

*

Daha sonra ise yalpalamalar-çark edip af dilemeler.

Sadece bir örneğinden bir kesit şöyle:

"Pirayem", "kendi gözümde alçaldığım kadar senin gözünde alçalmama imkan yoktur. Seni arkadan bıçakladım. Bir damlası benim damarlarımdaki bütün kana bedel kanınla boyandı ellerim. Yeryüzünde hiçbir insan hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır. Bütün bunlara rağmen, gel. Sana "Gel" diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam ne haltedeyim, öyleyim işte. Fakat, gel." (Hikmet, s. 299)

*

Tarifi imkansız ve anlamak için diğer bölümlerinin de mutlaka okunması gereken insanın "alçak"lık hallerinden birinin tasviri.

*

3.5.2024

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder