20 Aralık 2017 Çarşamba

TÜRK KAFKAS İSLAM ORDUSU VE ERMENİLER (1918)

Dr. Mustafa Görüryılmaz, 2. Baskı, 2009, Korza Yayıncılık, Ankara


Türk Kafkas İslam Ordusu'nu merak ediyordum, kitabın adını görünce hemen almıştım.
Okudum, önemli bulduğum bilgiler var, öğrendim; düşündürdü de, benim açımdan çokça yararlı oldu.
Öncelikle, o dönemin devlet yönetimindeki iki yüzlülük, çok çarpıcı geldi! Herkesi aldatmaya uğraşıyorlar; sanki, bir onlar akıllı, herkes aptal!
Sanırım, buna neden, hırs ve yetersizlik olmalı; yani, kifayetsiz muhterislik!
O dönemde İttihatçılar böyle değil mi?
Tarihte ve günümüzde, başka örnekleri de yok mu?
Neden oldukları diğer felaketler bir yana, ne kadar sorumsuzca ve kolayca, çok sayıda insanın ölümüne yol açan davranışlarda bulunabiliyorlar!
*
Benim için şaşırtıcı olan diğer iki husus ise İttihatçılar'ın ırkçılıklarının şiddeti ve hayal aleminde yaşamaları oldu!
Sonuç, felaket!
*
Ama, yazar, öyle görmüyor-bakmıyor, İttihatçıları onaylıyor-savunuyor!
Sanırım, ırkçılıkta İttihatçıları da geçiyor!
Zaten, kitapta, milliyetçilikten öte, yoğun ırkçı bir yaklaşım var; epeyce de, herhalde kitabın en az üçte birini oluşturacak kısmı kadar, hamaset!
*
Kitabın ilk sayfasında da şöyle bir yazı var: "Mete'nin Ordusuna..."
Bu da yazarın ırkçılığının dozunun bir işareti olmalı!
*
Kitaptan bazı notlar:
-"Türk Kafkas İslam Ordusu, 1918 yılında Kuzey Azerbaycan'a girerek bu günkü Azerbaycan ve Dağıstan Cumhuriyetlerinin temellerini attı. Günümüzde bu iki dost ve kardeş devletten Dağıstan, Rusya Federasyonu'na bağlıdır.../.../... Fakat Azerbaycan ve Dağıstan Devletleri... arşiv belgelerini, resmi raporları ve istihbarat bilgilerini topluma açıklamamışlardır" 2, 3
-"Azerbaycan, Bizanslıların hakimiyetindeyken, Halife Hz. Ömer devrinde 642 yılında İslam Devleti'nin yönetimine girdi. Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinde Erdebil, Kuzey Kafkaslara yapılacak akınlar için bir askeri başkent haline getirildi... Abbasi Devleti'nin zayıflaması sonucu bölgede Oğuz Türklerine ait çeşitli boy ve oymaklara mensup... bazı küçük mahalli hanlıklar kuruldu. Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşundan sonra 1040'lı yıllardan itibaren Müslüman Oğuzlar Azerbaycan'a yerleşmeye başladılar.../... 1076 yılında... Azerbaycan'ın tamamı Büyük Selçuklu Devleti'nin hakimiyetine girdi ve bölge tamamen Türkleşti" 9
-"Çariçe II. Katerina döneminde 1770'li yıllardan sonra Rus ordusu Kafkasları aşarak Kuzey Azerbaycan'a hakim olmaya başladı... 1804 yılında... Azerbaycan'ın tamamını işgal etti... 1828 yılında imzalanan Türkmençay ve... 1829 tarihinde imzalanan Edirne Anlaşmaları sonucu, Kuzey Azerbaycan'ın uluslar arası statüsü ve sınırları da tespit edilmiş oldu... Azerbaycan ikiye ayrıldı./... Rusya, Doğu Anadolu ve İran'da yaşayan Ermenileri yoğun olarak Güney Kafkaslara iskan etmeye başladı" 10, 11
-"1917... 15-20 Nisan'da Bakü'de Kafkas Müslümanları Kongresi, 1-11 Mayıs'ta da Moskova'da Rusya Müslümanları Kongresi toplandı. Bu kurultaylarda bütün Kafkasları etkileyecek iki milliyetçi görüş tartışıldı... liberal milliyetçiler... kültürel muhtariyet... savunuyorlardı. İnkilapçı milliyetçiler ise... milli devletler..getiriyorlardı... Resulzade'nin... inkılapçı milliyetçi tez kabul edildi... 15 Kasım 1917 tarihinde Bolşevik yönetim, Milletlerin Hakları Bildirisi'ni yayınlayarak, her milletin kendi kaderini kendisinin tayin etmesi ilkesini açıkladı./... Gürcü, Ermeni ve Türkler, 28 Kasım 1917'de Mavera-yı Kafkas Komiserliğini kurdular... anlaşmazlıklar... sonucu... bu birlikten ayrılarak kendi devletlerini kurdular. Azerbaycan, 28 Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığını ilan etti./... 12 Ocak 1920 tarihinde ise müttefik devletlerin tamamı Azerbaycan'ın bağımsızlığını resmi olarak tanıdı... Sovyet Bolşevik Kızılordu... 27 Nisan 1920'de de Bakü'yü işgal etti... 1936 yılında ise Sovyetler Birliği'ni oluşturan 15 cumhuriyetten biri haline geldi./.../ Azerbaycan... dünya için önemli bir geçit ülkesi olmuştur... 19. yüzyılın sonundan itibaren Akdeniz, Karadeniz ve Azak Denizi'nden geçen nakliye gemileri, Volga üzerinden Hazar Denizi'ne... kolay ve ucuz taşınmasını temin ediyordu" 12, 13
-"Dünyada ilk petrol kuyuları, 19'uncu Yüzyılın ortalarında Bakü ve çevresinde kazıldı" 14
-"Bütün dünyada, Tebriz'den dünyaya pazarlanması dolayısıyla ve yanlış olarak yerleşmiş İran halısı ya da Acem halısı diye ün yapan halı ve kilimler, aslında tamamen Türk halısıdır" 15
-"Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Rusya'da, bazı araştırmalara göre 104, bazılarına göre de 109 değişik halk yaşıyordu. Nüfusu ise yaklaşık 180 milyondu... Togan, 1917 yılında... Çarlık Rusya'sında 23 milyon civarında Türk asıllı nüfus yaşadığını, toplam Müslüman sayısının ise 27 milyon olduğunu belirtmişti... Türkler, Azerbaycan'ın asıl halkını meydana getiriyordu./ Osmanlı Devleti, dünyadaki Türklerin ve Müslümanların merkezi olarak kabul ediliyordu.../... Osmanlı Devleti'nin Kafkaslar ve Türkistan siyasetinde, ekonomik çıkar elde etme düşüncesinin bulunmadığını gösteriyor" 16, 17
-"İslamcılık... Şemsettin (Günaltay) Bey sayılabilir.../... Osmanlı Devleti'nde iktidar partisinin temsilcileri, bu akımın öncüleri oldukları için, Türkçülük cereyanı en güçlü akımlardan biriydi... Türkçülük ve Turancılık akımı ilk olarak Macar aydınları tarafından ortaya atılmış, Rusya'nın işgali altında bulunan Türk illerinde ise hızla yayılmıştı.../... İttihat ve Terakki Partisi, Osmanlıca olan parti programını 1911 yılında Türkçeleştirmişti.../... İttihat ve Terakki... Türkçülük akımını desteklemiştir./.../ Türk tarihi ve medeniyeti, Mete Han'dan başlayarak Ortaasya-Selçuklu-Osmanlı çizgisinde ve bir bütün olarak ele alınmalıdır... Tarihin en eski çağlarından... Ötüken, büyük hakanlık merkezi olarak kabul edilmiştir... Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesinden sonra büyük hakanlık Batı Türklerine geçmiştir.../.../ Türkiye'de kökleşmeye başlayan dil, tarih ve kimlik şuuru, Türkçülük akımına dönüştü ve bu cereyanın siyasi teşkilatlanması da İttihat ve Terakki Cemiyeti şeklinde ortaya çıktı... Ziya Gökalp ve Hamdullah Suphi... Türk aydınına, yeni ufuklar kazandırmıştı" 18-21
-"Selanik'te... on kişi, 1906 yılında Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu... üç kişilik çekirdek kadro... Talat, Rahmi ve İsmail Canbolat Beylerden meydana gelen bu kadro, önce Heyet-i Aliye... sonra da Merkez-i Umumi (Genel Merkez) adını aldı" 23
-"Reval (bugünkü Talin) limanında İngiltere Kralı VII. Edward ile Rus Çarı Nikola, 9 Haziran 1908 tarihinde bir araya geldiler... Osmanlı Devleti'nde... ihtilalci genç subaylar... bir ay sonra, 23 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet'i... ilan ettirdiler... İttihat ve Terakki adı da Meşrutiyet ile birlikte anılmaya başladı./.../ Rus Çarlığı'nda 1905 yılı... Doğuda Japonlara yenilen Rusya'da Birinci Rus İhtilali... sonucu, Çar II. Nikola ülkede meşrutiyet ilan etti.../... 1907 yılında getirilen kısıtlamalarla sona erdi.../... Rusya'da ihtilalciler, 27 Şubat 1917 tarihinde idareyi ele geçirdiler. Çar, tahttan feragat etti... Şubat 1917'den Ekim 1917 tarihine kadar, Rusya tarihinin görmediği şekilde ortaya çıkan demokrasi ortamı, kısa sürede anarşi ve keşmekeş getirdi" 24, 25
-"Kafkaslarda yaşayan Türk ve Müslümanlar ise 1917 yılının Nisan ayında Bakü'de bir toplantı yaptılar... Dağıstan ve Kuzey Kafkaslardan delegeler katıldı... iki kuruluşu kurultayda ağırlığını hissettirdi. Milliyetçi kanadı... Müsavat Halk Partisi, İslamcı kanadı... Türk Adem-i Merkeziyet Partisi temsil ediyordu... Marksist ve Sosyalistler... Himmet Partisi etrafında toplanmışlardı.1/1... Nerimanov... 1902 yılında gizli Himmet Bolşevik teşkilatına girdi.../... Yapılan hararetli tartışmalardan sonra kongre, Rusya'da federasyon esasına dayanan bir cumhuriyet sisteminin kurulmasının, Müslüman (Türk) milletlerin çıkarına uygun olduğuna dair karar aldı... Rusya'dan kolaylıkla kopabilmesi için ilk adım olduğu da belirtiliyordu.../ Devlet Duması Müslüman grubu üyeleri, Petersburg'da yaptıkları görüşmelerde, Rusya Müslümanlarının kurultayını toplama kararı aldılar. Kurultaya, Türk ve Müslüman asıllı toplulukların her kesiminden temsilci davet edildi. Rusya Umumi Müslümanları Kurultayı 1-11 Mayıs 1917 tarihleri arasında Moskova'da yapıldı. Kurultaya 900 civarında delege katıldı... Rusya'nın federal yapıya dayalı bir devlet olmasına ilişkin görüşü... kurultayda kabul edildi. Rusya Müslümanları Milli Şurası teşkil edildi" 26, 27
-"Enver Paşa... Teşkilat-ı Mahsusa... kurmuştu. Bu gizli kuruluş, Türkçülük, Turancılık ve Panislamist idealleri gerçekleştirmek için çalışmalara başlamıştı.../.../ 2. Afrika Grubu: Başında Enver Paşa'nın kardeşi Yarbay Nuri Bey bulunuyordu" 29
-"Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti'nin parçalanması ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na iyi bir ders verilmesi için çıkarılmıştı" 30
-"... yutma ya da himayesine alma veya tamamen ilhak etme... Rusya tarih boyunca... bu üç siyaset tarzından birini veya aynı anda üçünü birden... uygulamaya çalışmıştı. Rusya, sıcak denizlere inme siyasetinin birinci adımı... Akdeniz... ikinci adımı olan, Kafkaslar... üzerinden Basra Körfezi'ne ulaşma hedefinden hiçbir zaman vazgeçmemişti" 31
-"İttihat ve Terakki... Devleti hızla bir anarşi ortamına sürüklendi... liderlerinin savaş siyasetini ve stratejisini yönetecek kabiliyet ve tecrübeden yoksun oldukları kısa sürede ortaya çıktı... 1914 yılında dünyanın ilk beş ülkesi arasında yer alan Osmanlı... 1918 yılında, ordusu yenilmiş ve dağıtılmış, vatanı işgal edilmiş ve parçalanmış... durumdaydı" 34, 35
-"Enver Paşa... şöyleydi:/ Türk ordusu... Şarıkamış... Rus ordusunu çevirerek imha edecek... Dağıstan ve Azerbaycan'da yaşayan Türk ve Müslüman halkın kendi bağımsız devletlerini kurmaları sağlanacaktı./... emri şöyleydi:/... 13.12.1914/... Halil Bey'e/... Tebriz üzerinden Dağıstan'a... orada umumi bir isyana esas olmak.../.../... Türk ordusu, 22 Aralık 1914'te başlayan taarruzda... tipi ve soğuk havaya yenik düştü... 19 Ocak tarihine kadar 90 bin askerini şehit verdi./ Rus ordusu... 1915... Baharın gelmesi ile... Malazgirt, Tortum ve Van'ı işgal etti. Rus ordusunda bulunan Ermeni taburları Van'da... katliam yaptılar:/.../ Enver Paşa, 2 Mayıs 1915... Talat Paşa'ya şöyle bir yazı gönderdi:/ Van... Ermeniler... Bu halkın oradan kaldırılarak isyan yuvasının dağıtılması fikrindeyim.../ Dahiliye Vekili Talat Paşa, 23 Mayıs 1915... Ermeniler... boşaltılmasını istediği yerleri şu şekilde belirtmekteydi:/ a) Erzurum, Van ve Bitlis...,/ b) Maraş şehir merkezi hariç... Maraş sancağı,/ c)... İskenderun... Antakya...,/ ç) Adana, Sis (Kozan) ve Mersin şehir merkezleri hariç... sancakları./.../... 26 Mayıs 1915 tarihinde yine Dahiliye Vekaleti tarafından... Ermenilerin... Diyarbakır'ın güneyine... yerleştirilmeleri istendi... Talat Bey imzalı... Ermeni tehciri fiilen başlamış oldu.../... Van... Ermenilerin... katletmesi... çetelerin Bitlis ve Zeytun... saldırganlıkları... Temmuz 1915'de de Muş katliamı... infiale yol açtı... Osmanlı... Ermenileri... Suriye ve Irak'ta zorunlu göçe tabi tuttu.../... Osmanlı Meclis-i Mebusanı da 30 Mayıs 1915 tarihinde... bir karar aldı... tehcirin uygulanacağı esas ve usulleri bildirdi.../.../... 27 Mayıs 1915 tarihinde... Kanun-u Muvakkat çıkarıldı.../... Daha sonra... genişletilmiştir.../ Talat Paşa... 29 Ağustos 1915 tarihinde... gayesini şu şekilde açıklamıştı:/... bu unsurun hükümet aleyhine faaliyetlerde bulunmalarını... bir hale getirilmelerini temin esasına matuftur.../... 702.500 kişi, ülkenin güney bölgelerine göç ettirilmiştir... bir savaş mecburiyeti sonucu... doğmuştur./... Bu dönemde Doğu Anadolu... Rusların işgali altındaydı./... Osmanlı... uyguladığı karar bir tehcirdir. Yapılan işlemin soykırım ile ilgisi yoktur. Güvenlik ve askeri sebeplerden dolayı böyle bir uygulamaya gidilmiştir" 50-59
-"Rus Ordusu, 1917... 100 bin askerini kaybetmişti.../ Rus Çarı'nın 12 Mart 1917 tarihinde görevden çekildiğini açıklaması... 16 Mart'ta... Menşevikler, Kerensky... geçici bir hükümet kurdu. Bu hükümet savaşın devam etmesini istiyordu... Rus halkı ve ordusu savaştan bıkmıştı... idare otoritesini kaybetti. Köylüler... yağmalamaya başladılar... Ordudaki disiplin tamamen ortadan kalkmıştı./... Ermeniler... Kafkasların değişik bölgelerine göç etmeye başladılar" 72
-"Lenin... 8 Kasım'da İsviçre'den Petersburg'a gitti. Trotsky liderliğinde... Bolşevikler... hükümeti ele geçirdiler./... ülkede istikrarı sağlayamayan Bolşevikler... barış... yollarını aramaya başladılar... ilk icraat... gizli anlaşmaları... açıklamak oldu.../ Bu anlaşmalarda... Osmanlı... paylaşılıyordu. Türklere ise Nevşehir, Kırşehir, Ankara, Çankırı, Kastamonu, Eskişehir ve Bursa bırakılıyordu" 75
-"İngiltere... Kürtleri... bir devlet kurmaları için tahrik etmeye başladı" 76
-"İngiltere, Rusya'nın savaştan çekildiğini görünce... bir Ermenistan... Rum Pontus Devleti... Kürdistan... bir Boğaz Devleti ve orta Anadolu'da da Türkiye olmak üzere beş küçük devlet kurulmasına karar verdi. Batı Anadolu Yunanlara, Antalya ve çevresi de İtalyanlara bırakılıyordu. Basra Körfezi, Arap yarımadası ve Filistin'de ise on ayrı devletin temellerini atıyordu.../... 1917 yılının Aralık ayında Kafkas Cephesî'nde Rus ordusundan 200 bini kişi askerden kaçmıştı. Cephede ancak 40 bin civarında asker kalmıştı./.../.... Ruslar... mütareke yapılması için... başvurdular... 18 Aralık 1917 tarihinde Erzincan Mütarekesi imzalandı. Osmanlı... bu mütarekeden hiçbir kazanç elde edemedi./ Ruslar, mütareke imzalamak istediklerini, Musul'da bulunan 6. Ordu'ya da bir telgraf çekerek bildirmişlerdi... 1 Ocak 1918'de mütareke imzalandı. Yüzbaşı Selahattin... sonra gelişen olayları... şöyle anlatıyor:/... Azerbaycanlı bir kurulun geldiği... bizden istedikleri şeyi anladık. Rusya artık dağılmıştır. Rus devleti yoktur... bütün milletler ayaklanmış... Kafkas Türkleri de... yardımda bulunmamızı arzu ediyorlar./ Bu istek Başkumandanlığa yazıldı. Başkumandanlık da... inceleme yapılmasını emretti... Kurmay Yüzbaşı İsmail Berkok, Yüzbaşı... Teğmen... bu heyetle Kafkaslara gönderildi./.../... Başkumandanlık Vekaleti'nden bir telgraf aldık:/ Azerbaycan'da yapılacak harekat ve kurulacak hükümet için kimi münasip görürsünüz?... Yarbay Nuri'yi mi, yoksa Miralay Kazım Bey'i (Karabekir) mi?" diye soruyordu, Enver Paşa./ Nuri Bey, Enver Paşa'nın kardeşiydi... Enver'in ve Nuri Bey'in amcası olan Halil Paşa, bu işe Kazım Bey'in münasip olduğunu yazmıştı./... Başkumandanlık..."... 300 bin silahlı Türk'le orduya katılacağını bize söylemiş olan Batumlu Aslan Bey'i bulunuz..."/ Bu şifreye Halil Bey'in verdiği cevap şöyle idi: "Batumlu Aslan Bey, 10 kişilik maiyetiyle karargahımda misafirimizdir."..." 77, 78
-"Teğmen Hüsamettin Bey.../... şu şekildeydi:/ Kafkas cephesinde Rus ordusu denilebilecek düzenli bir kuvvet kalmamıştır./.../... Azerbaycanlı Türkler, Kuzey Kafkaslarda olduğu gibi, milis teşkilatı kurmaktadırlar.../.../ Ordumuz vakit geçirmeden ileri harekata geçmelidir.../ Vehip Paşa... ileri harekata Mayıs ayında başlamayı düşündüklerini bildirdi ve "şimdi tekerlek dönmez" dedi" 80, 81
-"3. Ordu, 5 Şubat 1918 tarihinde Ermenilere karşı harekete geçme kararı aldı... Türk askeri, Van'a ise 8 Nisan'da girdi... 1914 yılından önceki doğu sınırlarına ulaşmış oldu./... Askeri harekatı yürüten Kolordu Komutanı Albay Kazım Bey, 25 Eylül 1919 tarihinde Erzurum'a giden Amerikan Genegali Harbord ve beraberindeki heyete sunduğu raporda, Ermenilerin Türklere yaptıkları katliamın belgelerini vermişti.../... Bolşevik ihtilali, dünyadaki dengeleri değiştirdi.../... Rus ordusuna bağlı askeri birlikler dağıldı... Lenin 8 Kasım'da... yönetimi ele geçirdi.../... Kafkaslar ve Orta Asya'daki Türk ve Müslüman halklar... Rusların boyunduruğundan kurtulabileceklerini umuyorlardı. Ancak... Lenin'in verdiği sözlerin hiç birinin tutulmadığı görüldü.../... Bolşevik yönetimi... verdiği sözlerden birini tutarak... ateşkes istedi... bütün cephelerde 15 Aralık 1917'den itibaren ateşkes anlaşmaları imzalanmaya başlandı. Barış görüşmeleri için... Brest-Litovsk şehrinde 22 Aralık 1917 tarihinde toplandı./... Trotsky... ihtilal çıkacağını düşünerek, görüşmeleri uzatmak istiyordu... Osmanlı ise... Rus işgalinin bir an önce sona ermesini... istiyordu... sonra da Kafkaslardan, Suriye ve Irak cephelerine asker kaydırmanın hesabını yapıyordu. Ayrıca... Kafkaslarda yaşayan Türk ve Müslüman halkların bağımsızlıklarını kazanmaları... için çabalıyordu.../.../ Osmanlıların, Kafkaslardaki Ermeni çetelerden başka önünde hiçbir askeri güç kalmamıştı.../ Ruslar, 1800'lü yılların başında Kuzey Kafkaslarda denetimi sağlamaya çalışıyorlardı... Dağıstan'da 1810 yılında başlayan direniş... 1859 yılında sona erdiği düşünülürse, 1918 yılında bile Rusların Kafkaslarda kesin bir hakimiyet sağlayamadığı sonucuna kolayca varılabilir.../.../... Almanya... ordularına Rus Cephesi'nde ileri harekat emri verdi... 8 Şubat 1918 tarihinde de Ukrayna'nın bağımsızlığını tanıdı... telaşa kapılan Sovyet Rusya hükümeti, Almanya... isteklerini kabul etmek zorunda kaldı./... 3 Mart 1918 tarihinde Brest-Litovsk Anlaşması imzalandı./.../... Enver Paşa, Kafkaslarda yaşayan Türk ve Müslüman halkların bağımsız bir devlet kurması hakkındaki Osmanlı teklifinin, barış görüşmeleri esnasında kabul edilmeyişini bir kayıp olarak değerlendirmemişti... Türklere değişik yollardan yardımda bulunacağını da belirtmişti" 82-87
-"Rusya'da ihtilal başladığı zaman, Tiflis'te... Çar'ın Temsilcisi durumunda bulunan Hususi Mevera-yı Kafkas Komitesi bulunuyordu.../... Komiserlik... Güney Kafkaslardan seçilmiş mebuslardan ibaret olan bir Mevera-yı Kafkas Seymi kurulması amacıyla üyeleri Tiflis'e davet etti ve kendi yetkilerini bu meclise devretti. Bu mecliste sosyalist Menşevikler başı çekiyordu.../.../ Güney Kafkaslarda yaşayan Türk, Gürcü ve Ermeniler... Rusya'dan fiilen ayrılmış bulunuyorlardı... bir meclis ve bir idare heyeti kurmuşlardı.../.../... Enver Paşa da Gürcülerin liderliğindeki Seym Meclisi'nin oyalama taktiği güttüğünü anladı ve Rus işgali altında bulunan toprakların ancak askeri kuvvetle kurtarılacağı sonucuna vardı.../.../... Osmanlı... Mavera-yı Kafkas Hükümeti temsilcilerini, 14 Mart 1918 tarihinde toplanmak üzere Trabzon'a davet etti.../ Heyetin başkanı Gürcü asıllı Çenkeli idi. Heyette yer alan Türk... İbrahim Haydarov (Duma'da Bakü mebusu olup, Dağıstan adına Seym'e katılmıştı)... Osmanlı... Halil... ve Albay Hüseyin Rauf (Orbay) Beyler temsil ediyordu./... bir gün önce... Rauf Bey ile... Seym'in Türk asıllı üyeleri arasında bir toplantı yapıldı. Türk temsilciler... Türk askerinin çizmesini Kafkaslarda görmek istediklerini ifade ettiler.../ Kafkas Türk heyeti üyeleri, İngilizlerin Ermenileri teşkilatlandırdığını, Almanların ise Gürcülere destek vermeye hazırlandığını, Bolşevik Rusların da... Kızılordu'yu... göndereceklerini anlattılar.../.../... Gürcü, Ermeni ve Türklerde... beraber yaşama iradesi... arzusu yoktu.../.../... 3. Ordu, Kars ve Ardahan üzerine yürüdü.../ Seym... oyalıyordu... Rauf Bey, 6 Nisan 1918 tarihinde... bir ültimatom verdi.../ Mavera-yı Kafkas temsilcileri... Tiflis'e döndü.../.../ Vehip Paşa, Kafkaslarda... yeterli askeri kuvvet bulunmadığını düşünüyordu... Kafkas Türklerinden yardım beklenemeyeceğini kaydediyordu... Bolşeviklerin... askeri birliklerini bölgeye göndereceğini düşünüyordu./ Enver Paşa ise 4 Nisan 1918 tarihinde 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa'ya... Batum, Kars ve Ardahan'ı fiilen işgal etmek, hükümetin vazifesidir, demişti./.../ Kars'ın kurtarılması için... görev verildi. Kolordu Komutanı Albay Kazım (Karabekir) Bey... harekete geçirdi... 25 Nisan... Kars'a girerek denetimi sağladı... 1877-78 yılındaki savaşta Rusların eline geçen Kars, 40 yıl sonra vatana katılmıştı" 88-97
-"Kafkas Meclisi Seym... Osmanlı... isteği doğrultusunda 11 Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığını ilan ederek Mavera-yı Kafkas Cumhuriyeti adını almaya mecbur kaldı./ Osmanlı... temsilcilerini Batum'a göndermesini istedi... Çenkeli... Tiflis'ten Batum'a gitti. Batum Konferansı'nda, o günlerde bağımsızlığını ilan eden Kuzey Kafkas (Dağıstan) Cumhuriyeti de Haydar Bammat adındaki bir delege tarafından temsil ediliyordu... Talat Paşa, Türk heyetine, Ermeniler ve Gürcülerin bölgede kuvvetli bir devlet kurmalarının engellenmesi için kesin talimat vermişti" 98, 99
-"Ahıska ve Ahılkelek... 26 Nisan 1918... Osmanlı Devleti'ne katılma kararı almıştı.../... Almanya ise Türklerin Ermenistan ve Azerbaycan'a girmesine şiddetle karşı çıkıyordu. Gürcistan'ı himayesine alan Almanya... Bakü petrollerinden pay almaya çalışıyordu./ Osmanlı askeri birlikleri harekata devam ederken, Batum Konferansı da çalışmalarını sürdürüyordu. Ancak Çenkeli, Türk... isteklerini kesin bir dille reddediyordu... Halil Bey... nota verdi./... özeti şöyleydi:/... Kafkaslardaki Türkler, Gürcüler ve Ermenilerin milli çıkarları... çatışmaktadır... her toplumun, kendi bağımsız devletini kurması en gerçekçi yoldur.../... Azerbaycan ve Dağıstan Türkleri, Osmanlı Devleti'nden kendilerine yardım etmesini istiyorlardı... Gürcü ve Ermeniler ise Türk ordusuna karşı savaşıyorlardı.../ Tiftis'teki Seym Meclisi, 26 Mayıs 1918 tarihinde son toplantısını yaptı... kendisini feshetti./... karar şu şekildeydi:/... Seym, Mavera-yı Kafkasya taksiminin bir emri vaki olduğunu kayd ile kendi salahiyetini terk eder./ Gürcü ve Ermeniler aynı gün kendi devletlerini kurdular.../... Kafkasları mahveden anarşi münasebetiyle... Osmaniye'nin vaziyeti çok naziktir.../... Gürcülerle 3 Haziran 1918 tarihinde barış anlaşması imzalandı.../... Ermenistan... 31 Mayıs 1918... Anlaşması imzalandı... Gürcistan ve Ermenistan ile Azerbaycan... bağımsız birer devlet haline geldi.../.../... Azerbaycan... 28 Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığını ilan etti.../.../... Böylece Azerbaycan'da yaşayan Türkler, ilk milli devletleri ile hükümetlerini kurmuş oldular. Devletin geçici başkenti olarak da Gence ilan edildi. Bakü... komünist Şaumyan, bir darbe ile 18 Mart'ta yönetimi ele geçirmişti.../ Azerbaycan... Osmanlı... ile... 4 Haziran 1918 tarihinde... anlaşması imzaladılar... Azerbaycan... Osmanlı Devleti'nden askeri yardım istedi. Bu istek Osmanlı... tarafından kabul edildi... Ordu... yeniden teşkilatlandırıldı... 9. Ordu'nun asıl görevi... Bolşeviklerin İran'da bulunan İngilizlere yardım etmesini önlemekti" 100-104
-"Türk devletlerinde, eski Roma, Helen ve Hıristiyanlığın kültürel ve ideolojik birleşmesinin sonucu ortaya çıkmış bulunan sömürü ve emperyalizm (empire) anlayışı bulunmaz. Türkler emperyalist değildir ve bu anlayışı toplum ve devlet hayatına hiçbir zaman sokmamışlardır... başka milletleri ve kültürleri aşağılamamışlardır.../... Türk aydınları ve siyasetçileri... önce Osmanlıcılık, ardından İslamcılık akımını ortaya attılar. Bu görüşlerin, devletin yıkılmasını ve parçalanmasını önlemede yetersiz kalacağı kısa sürede anlaşıldı. Nihayet, Türkçülük akımı Rusya, Türkistan, Kafkaslar ve Anadolu'da hızla gelişti.../... İttihat ve Terakki... Osmanlı... yaşatabilmek... için Türkçülük ve Turancılık fikirlerinden başka bir ideolojik gücün kalmadığı sonucuna vardılar... Türkçülük ve Turancılık... Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı... temel ideolojisi haline geldi./.../... Türkçülükve Turancılık... için Azerbaycan'ın coğrafi konumuna önem vermişlerdi. Bu doğru bir tercihti" 105, 106
-"Azerbaycan ve Kafkasları Rus idaresinden kurtarmak için gizli çalışmalar yürüten Difai adlı teşkilat, Osmanlı... ile uzun süredir irtibat halindeydi.../ Enver Paşa, Çerkez Müşir Fuat Paşa gibi seçkin Kafkas göçmenlerinden meydana gelen bir teşkilatlanmaya giderek, Kuzey Kafkaslarda ayaklanma çıkarılması için Türk Sıhhi Misyonu adında bir komite kurmuştu... Acaralarla de benzeri çalışmalar yürütüyordu. Rusya'da 1917... ihtilal, Enver Paşa'yı oldukça cesaretlendirmişti.../... Rus ordusunda... Kafkas Cephesi'nde doruk noktaya ulaşan dağılma, bölgede büyük bir otorite boşluğu doğurmuştu. Rus askeri birliklerinin yerini alan silahlı Ermeni çeteleri, Kafkaslardaki Türk ve Müslüman halka karşı etnik temizliğe başlamıştı... Azerbaycan... yardım istedi... 6. Ordu Komutanı Halil Paşa... Muzaffer Bey'in başkanlığında bir heyeti bölgeye gönderdi. Teğmen Muzaffer Bey, görevini tamamlayıp Musul'a döndüğünde, Kafkaslarda gereken teşkilatı kurmak için şartların uygun olduğunu rapor etmişti./... Kafkaslarda... Türklerin... önderlik... yoksun bulundukları için harekete geçemedikleri sonucuna varıldı... Enver Paşa... Kafkaslar ve Orta Asya'da Türk birliğini sağlamak için tarihi bir fırsatın önlerine çıktığını düşünüyordu... Rus ordusundan eser kalmamıştı" 107, 108
-"Şıhlinski... Kafkasyalı Müslümanlardan... Dikidivizya... birliği kurmuştu.2... Dağıstan'da esaretten kaçan Türk... tarafından kurulan bazı milis teşkilatları vardı./.../ 2 Vahşi Tümeni demektir" 115
-"Türk elleri bağımsızlığı... hakkındaki görüş... Enver Paşa ile aydınlar ve siyasetçiler arasında gittikçe güç kazandı. Devlet kadroları, Türkçülük ve Turancılık akımını uygulamaya koymak için şartların yeterli olduğunu düşünüyorlardı. Enver Paşa... Kafkaslarda faaliyete geçmek için uygun şartların doğduğu sonucuna vardı. 3 Şubat 1918'de 6. Ordu Komutanı Halil Paşa'ya bir yazı gönderdi./... şu şekilde özetleyebiliriz:/ Kafkaslar, Dağıstan, Türkistan, Afganistan ve Rusya'nın esareti altında bulunan Türk ve Müslümanların yaşadığı bölgelere, muhtaç oldukları desteğin verilebilmesi için merkezi Tahran'da bulunan bir teşkilat kurulması,/.../ Yarbay Nuri Bey'in... Teşkilatı'nın başkanı olması,/ Yarbay Şevket Bey'in Dağıstan'a... gönderilmesi.../.../... Azerbaycan'da... bir kolordu kurulması kararlaştırıldı.../.../ Enver Paşa... Kafkaslar harekatı için ilk önce Albay Kazım (Karabekir) Bey ile görüştü. Ancak Kazım Bey... bu görevden affını istedi... Enver Paşa... bu göreve üvey kardeşi Yarbay Nuri Bey'in atandığını, şayet isterse Kuzey Kafkaslarda görev verebileceğini bildirdi. Albay Kazım Bey, yarbaylıktan ferikliğe (Tümgeneral) yükseltilen Nuri Bey'in emrinde çalışacağını öğrenince bu görevden affını istedi./ Enver Paşa, Kafkaslarda... onlardan meydana gelecek bir İslam Ordusu kurması için... Nuri Bey'i görevlendirdi. Nuri Bey, iki tümenlik bir kolordu ve bazı milis alaylarından teşkil edilecek Kafkas İslam Ordusu'na komuta edecekti... Nuri Bey... iki rütbe atlatılarak fahri ferikliğe... yükseltildi.../... Almanya, Kafkaslarda Brest-Litovsk Anlaşması ile belirlenen sınırların doğusuna geçilmesini istemiyordu... Türk ordusunun Azerbaycan'a girmesine kesinlikle karşı çıkıyordu... Enver Paşa, bu teşkilatlanmayı son derece gizli bir şekilde yürütüyordu... kurulacak ordunun Azerbaycan'da yaşayan Türk ve Müslümanlardan teşkil edilmiş gibi gösterilmesine gayret ediyordu... bizzat ilgilenmişti... kardeşi, amcası ve çok yakın... arkadaşları ile çalışmalar yürütmüştü./... Osmanlı Sultanı 5. Mehmet Reşat... bir de ferman verilmişti./.../... Almanya... çıkar çatışmasına girmişti.../... 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa... Tiflis üzerine yürünmesini emretti... Gürcü-Alman birleşik kuvvetlerini dağıttılar. Bazı Alman subay ve eratı da esir ettiler... Almanlar... engeller çıkarmaya devam ettiler./... Nuri Paşa... 25 Mart 1918... Musul'a gitti. Buradan seçtiği... personel ile birlikte 8 Nisan'da Musul'dan hareketle... Zengezur'a ulaştı... Bakü, düşman işgali altındaydı... Nuri Paşa, Ordu merkezinin Gence'de kurulmasına karar verdi./... 25 Mayıs 1918... Gence'ye girdi... ordunun görevlerini açıklayan... Enver imzalı, 22 Mart 1918 tarihli bir de talimatname vardı" 116-121
-"Nuri Paşa... kolay olmayacağını gördü. 31 Mayıs 1918... bir yazı gönderdi:/ Bolşevikler, Dağıstan ve Kuzey Kafkasları tamamen ele geçirmek üzeredirler... Bakü meselesinin yardımsız halli mümkün değildir. İngilizlerin Bakü'yü takviye ettiği zannediliyor... Ahali Türk Ordusunun gelmesini sabırsızlıkla beklemektedir... Gürcüler... Alman bayrağı... çekmişlerdir./... İlk olarak Gence'de yaklaşık bin kişiden meydana gelen bir Milli Kolordu teşkil edildi... yeterli para... bulunamıyordu.../.../... Enver Paşa... Şark Orduları Komutanlığı bünyesinde bulunan 5. Kafkas Piyade Tümeni'nin, Kafkas İslam ordusu saflarına katılması için emir verdi... Albay Mürsel Bey komutasında Gence'ye hareket etti... 257 subay, 5.575 er... bulunuyordu./ 5. Kafkas Tümeni'nden... 9. Kafkas Alayı... 9-10 Haziran'da Gence'ye vardılar ve Kafkas İslam Ordusu'nun emrine girdiler. Tümenin geri kalanı ise 15 Haziran'a kadar... Gence'ye ulaştı.../ Romanya'da... görev yapan 15. Piyade Tümeni ise... 28 Haziran'da... Gümrü'ye geçti... Azerbaycan'a sevk edileceklerdi" 123-126
-"Gence Müfrezesi, Ermenilerin silahlarını bırakması... için harekete geçti.../.../... Ermeni mahallesi tamamen kuşatıldı.../... 13 ve 14 Haziran... denetimi ele aldı" 127-130
-"Nuri Paşa'nın... Gence'ye ulaşması... Bakü'de bulunan Şaumyan yönetimini telaşlandırdı.../... Lenin'e bildirdi.../... Çiçerin, Moskova Büyükelçisi Galip Kemali Bey'e bir nota verdi.../... İngilizlerin Azerbaycan'a girmesini engellemek... için de Yakup Şevki Paşa Komutasında 9. Ordu adı altında yeni bir askeri teşkilatlanmaya gidildi... İngilizlerin... önünü kesmiş oldu.../... Almanya'nın İstanbul Büyükelçisi Bernsdorff... görüşmeler yaptı. Türk yetkililer... askeri harekatı ilk defa işitiyormuş gibi davranmışlar ve Kafkaslardaki askeri faaliyetin Osmanlı... ile bir ilişkisinin bulunmadığını belirtmişlerdi... Çiçerin... rahat bir nefes almışlardı./... Enver Paşa... açık emirde, Gence'deki askeri harekatın bir an önce durdurulmasını istiyordu... gizli... emirlerde ise Bakü'nün... bir an önce kurtarılması... istiyordu.../ Sovyet ihtilal yönetimi... Bakü'ye ciddi bir askeri yardım gönderemedi.../.../... İngiltere... Irak'taki kuvvetlerinden bir bölümünü... Hazar Denizi kıyılarına gönderme kararı aldı" 131-134
-"Kızılordu... 10 Haziran'dan itibaren Gence'ye... yola çıktı... Karameryem önlerindeki bu ilk savaşta, Türk ordusu 200 şehit verdi" 135, 138
-""Şıhlinski... Azerbaycan... veya kendi memleketi olan Kuzey Kafkas Devleti ordusunda görev istiyordu. Halil Paşa bu adama çok saygı gösterdi..." Yüzbaşı Selahattin'in Romanı" 139
-"Nuri Paşa, Kafkas İslam Ordusu'nun kurulması esnasında Azerbaycanlı Türklerden büyük katılım olacağını düşünmüştü. Ancak bu beklentiler boşa çıkmıştı... az sayıdaki milislerden de umulan fayda temin edilememişti.../.../... Nuri Paşa... 27 Haziran ve 1 Temmuz 1918... raporlarında... şöyle deniyordu:/... en az 30 bin kişinin toplanacağını ümit ediyorduk. Buna karşılık askere katılanların sayısı 37 kişidir... bir tümen daha gönderilmesi... Buradaki Müslümanlar çok söz söylüyor, az iş yapıyorlar... parayı çok seven insanlardır.../.../... Bolşevikler, 27 Haziran'da... taarruz etti... 10. Kafkas Alayı... düşmanı durdurdular.../... 29 Haziran'da toplu bir taarruza hazırlanıyordu.../.../... Bolşevik birliklerini Gökçay'a girmeden kuşattı... Bolşevikler... kaçmaya başladılar./... çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi" 140-146
-"Almanya, Türk askerinin Bakü'ye girmesine karşı çıkıyordu. Enver Paşa ise Almanları oyalamaya çalışıyordu./... Haziran 1918... açık emirde... Bakü üzerine taarruz etmemesini... takviye kuvvet göndermemenizi... gizli emirde ise... yardıma gönderdiğini.../... Bakü'nün en kısa zamanda ele geçirilmesi için talimat veriyordu.../... Almanlara duyurulması kesinlikle doğru olmayan bu haberleşmenin..." 150, 151
-"Türk askerinin Kafkaslara girmesinin asıl hedefi... Ermeni Taşnakların Doğu Anadolu'da başlattığı ve Azerbaycan... sürdürdüğü katliamı durdurmaktı. Çünkü... Oğuz Türkleri yaşıyordu" 153
-"Türkler aman dileyene el kaldırmaz, canını bağışlar... Ermeni Taşnaklar ve Rus Bolşeviklerin gücü ise korumasız ve silahsız olan insanlara... yetiyordu... her yeri yakıp yıkıyorlar" 157
-"... mezarı... uğrak yeri haline gelmiş... rengarenk bez parçaları bağlamışlar. Bu tür gelenekler, Türk Milletinin, Orta Asya'da eski çağlarda mensup olduğu Gök Tanrı inancından günümüze kadar taşıdığı bir davranış biçimidir" 159
-"Türkler kendilerine yapılan yardımı unutmazlar. Kadir kıymet bilen bir millettir.../ Sovyetler Birliği'nde Kafkaslarda yaşayan Türklerin hafızasını silmek istediler: Türk kelimesini yasakladılar; milli kimliği ile yaşamak isteyen Türklere büyük baskı yaptılar" 172
-"Nuri Paşa, Almanların müdahalesi karşısında... Bakü üzerine yürüyüşünü gizleyebilmek için yeni bir teşkilatlanmaya gitti. Önce Şark Cephesi veya Bakü Cephesi Komutanlığı kuruldu. Başına da Mürsel Paşa getirildi.../... takviye... Türkiye'den... 65 subay ve 2475 er... Temmuz... ortalarında cephe hattına ulaştı" 178, 179
-"Gulu Kasımov.../.../ Benden olmayan... katletmek... diri diri yakmak.../ Bu nasıl bir hırs, nasıl bir kin!... Türk milleti bu soruların cevabını bilmiyor... Buna dünyada yalnızca Ermeni Taşnaklar ve Rus Bolşevikler cevap verebilirler" 183
-"Şahbaz Nine.../... Bu Türk Ahmet Baba, gerçek bir pirdir. Mezarının üstüne nur indiğini bütün halk görmüştür" 206, 207
-"Şeki... 7'nci asırdan itibaren Hazar Türklerinin önemli bir yerleşim merkezi haline gelmiş.../.../... Osmanlı... Mondros Mütarekesi'ni imzalamak mecburiyetinde kalmıştı. Anlaşmaya göre Türk ordusu Kafkaslardan çekiliyordu. İsmail Hakkı Bey... Şeki'de kalmaya karar verir... evlenir. 1930 yılına kadar sakin bir hayat sürer./...oğlu.../.../ Sonunda atamı öldürmüşler./... O yıllarda... Kremlinde oturan komünist diktatörler, Türk kelimesini yasaklamışlardı... insan avına çıkmışlardı. Türkçü... arıyorlardı... İsmail Hakkı Bey de bundan nasibini aldı" 209, 210
-"Lenin, Temmuz... 780 kişilik... Bakü'nün yardımın gönderdi.../.../ Nuri Paşa.../... bir an evvel.../ Bu emir üzerine, askeri birlikler 26 Temmuz'da... ileri harekata başladılar.../.../... Bakü'de... Büyük bir korku içinde olan Kızılordu... İngilizlerin yardım teklifini daha önce reddeden Bolşevikler, bu kez İngilizlerden yardım istemişler... General Dunsterville, bunun mümkün olmadığı cevabını vermişti.../... Bakü yönetiminde, Biçerakov'un Kızılordu birliklerine yardımcı olacağına dair inanç son derece azdı... Biçerakov ile birlikte dört İngiliz subay ve elli asker de Bakü'ye gelmişti... Şaumyan ile Bakülü bazı Ermeni grupları arasında ciddi bir anlaşmazlık çıkmıştı. Yerli Ermeniler, Türk askeri birlikleri ile barış yapmak istiyorlardı.../.../ Türk... Bakü önlerine kadar ilerlemiş ve şehri kuşatmıştı... Şaumyan... acil yardım... istedi... Stalin... Bakü'nün... savunulmasını istiyordu./.../... Bakü Sovyeti... Taşnaklar ve Menşeviklerin başını çektiği gruplar, İngilizlerin Bakü'ye davet edilmesi yönünde karar aldılar. Bu gelişme Bolşeviklerde bir şok etkisi yarattı./.../ Bu kargaşa ortamında... Ermeni ve Rusların zengin... kesiminin oluşturduğu Milli Ermeni Teşkilatı bir darbe yaparak... kendilerine Merkezi Hazar Yönetimi... adını vermişti./ Bu yönetim, kızıl şef Şaumyan ve 26 Bakü Komiserleri'ni tutukladı. Bakü'yü savunabilmek... için İngilizlerden yardım istedi.../... Lenin... Bakü'yü kaybetmemek için Ağustos ayı başlarında Almanya ile temasa geçti... yardım istiyordu... 27 Ağustos 1918 tarihinde, Brest-Litovsk Anlaşması'na Zeyl adı verilen bir sözleşme imzalandı. Buna göre, Almanya, Kür Irmağı'na kadar olan Azerbaycan topraklarının Sovyetlere terk edilmesine yardım edecek, buna karşılık Bakü petrollerinin yarısı kendisine verilecekti.../.../... Merkezi Hazar Yönetimi'nin daveti üzerine, 4 Ağustos'ta, 70 piyade... öncü İngiliz askeri birliği Bakü'ye ulaştı. Ardından... üç piyade taburu Bakü'ye girdi... Türk... telefon dinlemelerinde, şehri... savunacakları anlaşılıyordu./... Enver Paşa, Ermenilerin Bakü'yü kayıtsız şartsız teslim etmesi halinde, Erivan bölgesine nakledileceklerini belirtmişti./.../ Şark Cephesi... 31 Temmuz'da taarruza geçileceği duyuruldu.../... su sıkıntısı yüzünden zorluk çekiyorlardı.../.../... 31 Temmuz... Şaumyan... Sovyet hakimiyeti, yönetimden çekildi. Yerine ise Centro-Kaspi... kuruldu.../ Bakü 26 Komiserleri... kaçmak için harekete geçtiler. Fakat Centro-Kaspi... tarafından... tutuklandılar... Petrov... şehir dışına çıkmamak şartı ile... serbest bırakılmasını sağladılar./.../ Türk... 1 Ağostos... yeni bir taarruz başlattı.../.../ Ağustos ayının ikisinde... yeniden taarruza geçtiler.../.../... Biçerakov'un... kuvvetlerini Derbent'e çekmesi... üzerine Centro-Kaspi... yeni bir seferberlik ilan etti.../... Şaumyan ise Bakü'den kaçabilmek için 3 Ağustos'ta bir teşebbüste daha bulundu... gözaltına alındılar.../.../ Şark Cephesi... 5 Ağustos... Bakü'ye... harekata başladı... Türk askeri karşısında İngiliz, Rus ve Ermeni birleşik kuvvetleri... geri çekilmeye başladılar... Türk topçu atışları, şehre zarar vermek istemiyordu ve yalnızca askeri kışlaları hedef alıyordu.../ Türk... düşman... haberleşmesini de dinliyordu.../... top mermisi tamamen tükendi... düşman... karşı taarruza geçti.../... sabahki mevzilerine çekildiler.../... aynı gün... Reşt şehrinden gemi ile 300 kadar İngiliz askerinin geldiği ve... düşman... 6 Ağustos'ta... taarruza geçeceği anlaşıldı.../.../... Halil Paşa... Gence'ye gitti... Yaveri yüzbaşı Selahattin Bey... kaydetmişti:/... geri püskürtülmüşler. Nuri Paşa, Bakü'ye girmeyi başaramamış. Biz ise Tiftis'te aynı zamanda Kuzey Kafkaslarda kurulacak hükümet işleriyle de uğraşıyorduk. Kurmay Binbaşı İsmail Berkok, Kuzey Kafkaslarda Derbent'te karargah kurmuş, bir Dağıstan devleti kurmak için çalışıyordu. Oradan da bir heyet gelmişti. Başlarında Cumhurbaşkanları olduğu halde bizimle konuştular. Anlaşma şöyleydi:/ Biz önce Bakü'yü alıp, Azerbaycan devletini kurduktan sonra kendilerine gereği kadar kuvvet gönderecek... Kuzey Kafkas Devleti'ni kuracağız./ Halil Paşa, Azerbaycan Devleti'nin kurulması için eldeki kuvvetleri takviye ederek Bakü'ye taarruz edilmesinin şart olduğuna karar verdi... Kars'a geçti... asker yollamaya çalışıyordu. Bir tümen daha gönderildi.../.../ Osmanlı... Kafkaslara askeri birlik göndermesine karar verildiği zaman, öncelikle Azerbaycanlı Türklerden meydana gelecek ordudan büyük ölçüde faydalanılacağı düşünülmüştü. Bu düşünce maalesef gerçekleşmedi.../.../... 5. Kafkas Piyade Tümeni Azerbaycan'a geldiği günden bu yana mevcudunun yarısını kaybetmişti...cephane yokluğu... vahim sonuçlar doğurabilirdi.../... takviye kuvvet gerekiyordu... Nuri Paşa 3. Ordu... 5.000 asker... acilen ihtiyaç duyulduğunu kaydetti" 213-241
-"Nuri Paşa, Azerbaycan ordusu... kurmak için... 13 Ağustos... bir tamim yayınlayarak... açıkladı:/.../5. Kolordunun subaylarının tamamı Müslüman olacaklar. Bütün subaylar ve erler Osmanlı üniforması giyecekler, süvariler merasimde Çerkez üniforması giyeceklerdir./.../7... konuşma ve yazışma Türkçe olacaktır... bu tamim... Azerbaycan Hükümeti'ne gönderilmiştir./... Osmanlı subayları komuta edecek... iaşesini ise Azerbaycan hükümeti... sağlayacaktı. Azerbaycan Milli Kolordusu Komutanlığı görevine... Aliağa Şıhlinski getirilmişti./ Türk... Bakü önlerinde çaresiz beklemesi... İstanbul... olumsuz etkiliyordu... Tahran ve Tebriz... gereken askeri harekat geciktikçe... Musul ve Bağdat civarında bulunan Türk askeri birliklerinin durumu da sıkıntıya giriyordu... takviye... istemesi üzerine, Şark Orduları... 9. Ordu emrinde bulunan 107. Kafkas Alayı'nın Bakü'ye gönderilmesini kararlaştırdı... 1.200 mevcudu... bulunuyordu... 13 Ağustos'ta... ulaştı./... Enver Paşa, 3. ve 9. Ordu'daki kuvvetlerin azalmasını uygun bulmuyordu... Halil Paşa, Bakü cephesini takviye etmek için... bir piyade alayı... gönderilmesini... emrettiğini... 10. Kafkas Tümeni'ni... sevk etmeyi düşündüğünü, Bakü'nün ele geçirilmesinden sonra serbest kalan askeri birliklerin ise Güney Azerbaycan'a sevk ve yığınak yapmasının mümkün olacağını bildirdi./... Türk Kafkas İslam Ordusu'nun, 15. Piyade Tümeni ile takviye edilmesi kararlaştırıldı... Halil Paşa'nın Bakü'ye giderek taarruza bizzat katılması da kararlaştırılan konular arasındaydı./.../... Bakü... bütün askeri faaliyetler Dunsterville'nin komutasına geçti./.../ Bakü'nün Türklerin eline geçmesini istemeyen yalnızca Almanlar, Bolşevikler, Ermeniler ve İngilizler değildi. sayıları yaklaşık 4 bini bulan Farslar da... istemiyordu" 245-249
-"Şark Grubu... 19 Ağustos'ta Kafkaslardan Bakü'ye giden içme suyunu kesti. Şehirde ekmek sıkıntısı başladı" 252
-"13. Kafkas Alayı... 26 Ağustos... harekata başladılar" 254
-"Dunsterville, 1 Eylül... bir toplantı yaptı... kuvvetlerin... Bakü'yü savunamayacağına karar verildi... şu görüşlere yer verdi:/... Bakü'nün teslim edilmesi için barış görüşmelerinde bulunma.../ Centro-Kaspi... İngilizlerin şehirden ayrılmasına izin vermeyecekleri gibi, ilave kuvvet getirmelerini de istiyorlardı.../.../... İngilizler... bir tehdit olarak algıladılar" 257, 258
-"Almanlar... bir Alman taburunun... Bakü'nün kurtarılmasında görev alması için çaba gösteriyorlardı... Nuri Paşa... bu isteğini geri çevirdi. Enver Paşa da... Alman askeri birliklerinin Azerbaycan'a sokulmaması için Halil Paşa'ya emirler verdi./.../ Enver Paşa, Nuri Paaşa'ya da şu emri gönderdi:/... Bakü'ye Alman askeri... katiyen doğru değildir... Bundan evvelki telgrafımda size yazdığım gibi, Azerbaycan ve Şimali Kafkas hükümetlerinin istiklallerini tanıtmak için Tahran'daki Amerikan ve İngiliz sefirlerine vaki olacak müracaatınızda, Almanların Bakü'ye asker sokmak istediklerinden de bahsedebilirsiniz" 262, 263
-"Halil Paşa... şöyle anlatıyor:/... Tiflis... Von Kress.../... birkaç Alman taburunu... emriniz altına vermek zaruretindeyim.../.../... oyalayıcı haberler göndermeye başladık... niyetimizi anlamış olacak ki... birisi bana şu haberi uçurdu:/ "... emrivaki olarak bir Alman taburunu... göndermek üzeredir..."/.../... Çavuşu kenara çektim, ona şu emri verdim:/ "Gürcü hattındaki demir yolu köprüsü bu gece atılacak ve telgraf hatları da kesilecektir..."/... atıldığı... kesildiği haberi geldi. Von Kress'in birliklerinin de Bakü'nün zaptına katılmaları ihtimali ortadan kalkmıştı./... Nuri Paşa... 14 Eylül'de... taarruzun başlayacağını bildirdi" 270, 271
-"General Dunsterville, İkinci Bakü taarruzunun birinci gününde... İngiliz birliklerine... geri çekilme emri verdi. Saat 22.00'da ise bütün İngiliz askeri birlikleri Kriuger gemisine binmişti... Centro-Kaspi... kaçmaması gerektiğini bildirdi.../... Dunsterville... şu cevabı verdi:/... hemen yola çıkıyorum./ İngiliz birlikleri 40 gün kaldıkları Bakü ve çevresinde 180 askerini kaybetmişti. İngilizlerin geri çekildiğini haber alan Biçerakov'a bağlı kuvvetler de... Mahaçkale istikametinde yola çıktılar" 281
-"Ruslar ve Ermeniler... Mahaçkale... istikametine gitmek üzere gemilere doluştular. İngilizler ise gemilerle... Enzeli ve Türkmenistan... istikametine kaçmaya başladılar... 26'lar Sovyet Halk Komiserleri ise İngilizler tarafından cezaevinden çıkarılarak Türkmen gemisine bindirildiler... Türkmenistan'da Karakum çölünde İngilizler ve yandaşları tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüler" 284
-"İkinci Bakü Taarruzu... Lezgi Süvari Alayı da Zığ tepelerinde konuşlandırıldı.../... Ermeni ve Rus... direnişi tamamen kırıldı.../.../... Şehrin teslim olmasına ilişkin görüşmelerin... Merkezi Hazar Hükümeti ile İran, İngiliz, ABD, İsveç ve Danimarka konsolosları ya da temsilcilerinin bulunduğu bir heyetle yapılmasını teklif ettiler... uygun bulundu" 287
-"Yüzbaşı Selahattin şu şekilde anlatıyor:/... 15 Eylül... birlikler... Bakü'yü işgal etti.../... Gece yarısı, Başkumandandan Halil Paşa'ya şu emri geldi:/ "Bakü Ruslara verilecek, petrolünü de Almanlar alacaktı. Neden oraya taarruza lüzum gördünüz. Niye bunu Başkumandanlığa haber vermediniz. Sizin yeriniz Kars'tır. Bakü'de ne işiniz var. Derhal Kars'a dönünüz..."/ Bu emir, Harbiye Nezareti telgrafhanesinden geliyordu./ Aradan üç saat geçtikten sonra Enver Paşa kendi evindeki telgrafhaneden şu telgrafı çekiyordu./ "Büyük Turan İmparatorluğu'nun Hazar kenarındaki zengin bir konak yeri olan Bakü şehrinin zaptı haberini en büyük meserretle karşılarım..."/.../... Bakü'de bulunan yaklaşık 5-6 bin İngiliz piyadesi... Enzeli'ye gitmişti. Rus ve Ermenilerin asıl kuvvetleri ise... Mahaçkale'ye çekilmişlerdi" 289, 290
-"Halil Paşa'ya... Enver Paşa, telgrafta.../... Azerbaycan'da şimdilik bir tümen bırakılarak, üst tarafını 9. Ordu'ya geri almak fikrindeyim. Kuzey Kafkaslar'da süratle Derbent, Demirhanşura, Mahaçkale vesaireyi işgal ve oralara giden kadrolara esas olmak üzere dolgun mevcutlu iyi bir alay, kuvvetli topçu, hatta iki obüs topu da vererek ve çok makineli tüfek ile takviye ederek, mürekkep bir müfreze halinde hemen kuzeye sevk etmesini Nuri Paşa'ya yazdım.../... Enver Paşa, öncelikle Bakü ve Azerbaycan'da istikrarın temin edilmesinden sonra, ordunun, Dağıstan ve Güney Azerbaycan'a girerek, buralardaki düşman işgaline son vermesini istiyordu. Güney Azerbaycan'da ise İngiliz işgali devam ediyordu. Dağıstan ve Kuzey Kafkaslarda da Rus Bolşevikler ile Çarlık yanlısı Rus Kazağı Biçerakov'un yönetimindeki askeri birliklerin baskı ve zulmü sürüyordu" 294
-"Halil Paşa... dile getiriyor:/... Şehir İngilizlerin kontrolü altındayken, Bolşevikler ve Ermeniler yerli Türk halkına karşı geniş bir katliam hareketine girişmişlerdi... Şimdi sıra yerli halka gelmişti. Onları durdurmak imkansızdı... Düşman kıtaatı ve Ermeniler Sokak savaşında yere seriliyorlardı... Ermeniler, kendileri ile eşit yerli Türk halkı karşısında, bir sürü gibi avlandılar./.../... meydan gibi bir yerde 43 kişinin Nuri Paşa tarafından astırılmış olduğunu gördük... bazı Ermenilerdi. Nuri Paşa savaşın gereğini yapmış... Parakuin bu defa küstahça konuşmaya başladı:... bu bir katliamdır./.../... şu tebliği yayınladım:/-Karargahımda bulunan bütün Alman subaylar istifalarını vererek, Tiflis'te bulunan Von Kress'in emrine gireceklerdir" 297, 298
-"Yüzbaşı Selahattin Bey şöyle anlatıyor:/ Bakü'deki Ermeni ve Ruslar... Halil Paşa'nın yanına geldi... Evlerinin yağma edildiğini ve ailelerinin saldırıya uğradığını söylüyorlardı.../ Alman Kurmay Başkanı... durumu anlattı. Halil Paşa:/-Ben bu işlere karışmam... Nuri Paşa var. Bu işlere o bakar, dedi. Bunun üzerine Paraküin:/-O çocuktur, diye itiraz etti. Ordu kumandanı değildir. Enver Paşa'nın kardeşi olduğu için buraya gönderilmiştir. Bir memleketin yönetimi bu kişilikte adamlara bırakılamaz, dedi./ Bu, Nuri Paşa'ya hakaretti. Halil Paşa:/... sizi görevden alıyorum.../... bana, Nuri Paşa'nın yaveri Asaf'a (Kılıç Ali)... birlikte şehri gezerek güvenliği sağlamamızı... emretti./ Biz, üç saat şehri gezdik. Gördüğümüz manzara feci idi. Bunlara engel olmaya çalıştık./ Üç gün kadar Bakü'de kaldıktan sonra... Türkistan'a çıkması için Nuri Paşa'ya, Kuzey Kafkas istikametinde harekata geçmesi için Tümgeneral Yusuf İzzet Paşa'ya emir verdikten sonra Gümrü'ye hareket ettik./.../... Türk... Karargahı... Bakü'ye taşındı" 299, 300
-"Azerbaycan ve Bakü, düşmandan temizlenerek gerçek sahiplerine verilmişti. Fakat Kuzey Kafkaslardaki Dağıstan düşman işgalinde bulunuyordu. Hepsi de birer Türk şehri olan Derbent, Mahaçkale ve Demirhan Şura gibi yerlerin kurtarılması gerekiyordu. Karaabağ bölgesi de Ermenilerin işgali altındaydı. Kuzey Kafkaslara 15. Piyade Tümeni, Karabağ bölgesine de Birinci Azerbaycan Tümeni askeri harekat yapacaktı./... 15. piyade Tümeni, Kuzey Kafkaslara hareket etmek üzere Bileceri ve Hırdalan İstasyonlarında toplanmaya başladı" 301
-"Birinci Dünya Savaşı'nda kendi topraklarında düşman tecavüzü varken, bir milletin Kafkaslardaki kardeşlerinin yardımına koşması, Avrupa halklarının kavrayabileceği bir davranış ve anlayış biçimi değildi. Bunu ancak Türk milleti yapabilir" 302
-"Bakülü Türkler... Rusların 1804 yılında Gence'ye girmesiyle başlayan kara gün, 15 Eylül 1918 tarihinde sona ermişti" 303
-"Nuri Paşa... Enver Paşa'ya 16 Eylül'de... şöyle demişti:/... Türk askerinin emniyeti sağlamasına kadar... bazı yağma olayları da yaşanmış, ancak bu yağma ve talanı Bakülü Türkler değil, İranlı işçilerin yaptığı belirlenmiştir... yağmacılardan yüzden fazla kişi idam edilmiştir... Ancak Bakü'deki bu karşılıklı silahlı müsademe sonucu ölenlerin durumunu, İran, Danimarka ve İsveç Konsolosluklarının, Almanya ve Avusturya nezdinde protesto edeceklerini haber aldım... sebebi... Alman ve Avusturya askerinin Bakü'ye getirilmesini sağlamaktır... Almanların tertiplediği... hissediyorum" 305
-"15. Piyade Tümeni Romanya cephesindeyken 23.7.1917 tarihinde mevcudu... 8.104 piyade.../... kuvvet yapısı bozulmadan Gence'ye sevk edilmiş olsaydı, Bakü 15 Eylül yerine, belki de 1 Ağustos'ta veya daha önce ele geçirilebilirdi... zaman kazandırmış olurdu. Dağıstan ve Karabağ'da da zaman kaybedilmeden hakimiyet sağlanırdı... mevcut kuvvetli Tümenlerle Kuzey Kafkaslardan Rus ve Bolşevikleri tamamen atabilir.../... Çiçerin... 19 Ağustos 1918 tarihinde... Alman ve Türk hükümetlerinin kendilerine verdiği sözde durmadıklarını belirtmiş.../.../... Sovyet Rusya Osmanlı... ile ilişkileri kesme kararı almış... Çiçerin... 20 Eylül 1918'de bir nota göndermişti... şu şekildeydi:/... Anlaşma uyarınca sağlanan ateşkese göre, askeri harekatın da durması gerekirdi. Bu yapılmadığı gibi, Türk ordusu yerli çetelerle (Azerbaycanlı Türkleri kastediyor) işbirliğine gitmiş, Rus Cumhuriyeti'nin topraklarını ele geçirmiş, kasaba ve köyleri yağmalamış, Hıristiyanları (Ermenileri kastediyor) çoluk çocuklarıyla öldürmüşlerdir.../... Bakü'ye... saldırıya geçmiş... bir sürü sivil halk öldürülmüş ve soyulmuştur. Osmanlı... gerçeğe aykırı bilgiler vermiştir./ Son altı ayda Osmanlı... Brest-Litovsk Anlaşmasını sürekli çiğnemiştir.../ Osmanlı... Çiçerin'e 24 Eylül'de bir cevap vermişti:/.../ Kafkaslarda kurulan üçlü birleşik devlet ise Brest-Litovsk Anlaşmasını tanımadı, bize geçecek üç sancağı boşaltmadı ve oralara savaşarak girmek zorunda kaldık. Biz oralarda halka zulmetmedik.../.../ Bakü'de İngilizler vardı ve onlara karşı da harekatta bulunduk... Osmanlı ordusuna Brest-Litovsk Barış hattına... çekilmeleri emri verilmiştir" 320-323
-"Almanya, Türk ordusunun Bakü'ye girmesini hiçbir zaman kabul edemedi... Talat Paşa, Almanya'daki bu öfkeyi yatıştırmak için Berlin'e gitti... Alman hükümeti ise Talat Paşa'nın öne sürdüğü görüşlerin hemen hiç birine katılmadı... Bolşevik Rusya'nın Berlin Büyükelçisine, Türklerin istekleri konusunda ne düşündüklerini sordu.../... Talat Paşa'ya karşı bu tutumlarını Berlin'de de açıkça söylediler... 10 Eylül'de... Bolşevik Rusların görüşlerini desteklediklerini beyan ettiler... batı cephesinde zor durumda bulunan Almanya, Bolşevik Rusya'yı gücendirmek istemiyor.../... Almanların, Talat Paşa'nın... muhtırasına 12 Eylül'de verdikleri cevapta... Gürcistan'ın tanınması, Azerbaycan ile Kuzey Kafkas Cumhuriyetlerinin ise tanınmaması gerektiği şeklindeydi... Fakat Talat Paşa, 23 Eylül'de Almanya ile gizli bir anlaşma yaptı. Buna göre, Osmanlı... Azerbaycan'ı en kısa sürede boşaltacaktı. Buna karşılık Almanya da Azerbaycan'ın Rusya tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmasını sağlayacaktı. Türkiye Kafkasları boşalttı, ancaak Almanya... hiçbir girişimde bulunmadı./ Talat Paşa Berlin'de bulunduğu sırada, Bolşevik... Berlin Büyükelçisi Joffe ile de bir araya geldi. Bakü... Moskova'da büyük infial yaratmıştı... Talat Paşa... Türkiye olarak Kafkaslardaki milletlerin iç işlerine asla karışamayacaklarını, açık bir dille ifade etti./ Talat Paşa Berlin'de umduğunu bulamamıştı... Almanlar... en küçük bir taviz bile vermemişlerdi" 324-326
-"Makedonya cephesi çökmemiş olsaydı... Almanlar Bakü'ye asker göndermek için direneceklerdi" 328
-"İngilizler... Pan-Türkist hareketin Rusya'ya vereceği zarar kadar kendilerini de tehdit edeceğini biliyorlardı...  Kafkaslar, İran (Güney Azerbaycan...) ve Türkistan'da teşekkül edecek büyük bir Türk-İslam Devleti, yani Turan Devleti, Afganistan üzerinden Hindistan'daki İngiliz sömürge yönetimini tehlikeye düşürecekti.../... yaklaşan tehlikeyi büyük bir dehşetle kavrayan İngilizler... altınları harekete geçirdiler. Ruslarla birlikte aynı hedefe yürümek için iş birliği yapma kararı aldılar" 329
-"Başkomutanlık... 7 Haziran 1918... 9. Ordu'ya... İngilizlerin Güney Azerbaycan'da yaptığı ileri harekatı durdurma ve Kuzey Azerbaycan'daki Bolşeviklere yardımda bulunmasını önleme görevi tevdi etmişti.../... Şark Orduları... 7 Temmuz... 4. Kolordu'nun bir müfreze ile Tebriz'i ele geçirdiğini bildirdi" 332
-"Rusya'da ise iç savaş sürüyordu. Lenin, Rus Çarlığı'nın hakim olduğu toprakları elden çıkarmamak için büyük bir çaba harcıyordu... Lenin de Ermenileri kullanıyordu. Ermeni Orconikidze, 12 Ekim... Viladikafkas şehrinden Lenin'e gönderdiği telgrafta, Cemil Cahit Bey'in yaptıklarının tam tersini anlatmıştı... şöyle deniliyordu:/... Türkler Karabağ arazisini işgal ederek, orada yaşayan Ermenilerin yarısı kırmıştır... Andranik, Karabağ'da haince öldürülmüştür.../.../... İstanbul'da Talat Paşa hükümeti istifa etti. Sadrazamlığa getirilen Ahmet İzzet Paşa, 9. Ordu ve Türk Kafkas İslam Ordusu Komutanlıklarına gönderdiği emirde, Karabağ harekatının derhal durdurulmasını istedi.../.../ Türk Kafkas İslam Ordusu'nun 1 Ekim'de başlayan Karabağ harekatı, 8 Kasım'da sona ermiş ve askeri birlikler bölgeden ayrılmıştı" 340, 341
-"Gılman İlkin:/... aynı millettik, Türk milletiydik. O tarihlerde "Azerbaycanlı" diye bir tabir veya kelime yoktu. Biz kendimizi Türk olarak adlandırırdık... Ermeniler ve Ruslar da bizlere "Türk milleti" derlerdi. Sonralar, 25'nci yıllardan sonra Türk sözünü kullanmak yasaklandı. Bir iki nesil sonra ise Türk kelimesini tamamen yadırgadık" 351
-"27 Nisan 1920'da... Kızılordu askeri birlikleri Bakü'ye girdiler. Azerbaycan... Türklük düşmanı olan Moskova yanlılarının eline geçti" 361
-"Bakü, Abşeron Yarımadası'nda bulunur... Abşeron kelimesi, 24 Oğuz boyundan birinin adı olan Türkçe Afşar ya da Avşar ile Farsça yer ve aidiyet belirten -an takısının, zamanla Abşeron şekline dönüşmesinden meydana gelen bir isimdir... Afşar-an ya da Avşaran kelimesi... Abşeron şekline dönüşmüştür" 366
-"Abidenin kaidesinde.../ 25 Mayıs-17 Kasım tarihleri arasında cereyan eden Kafkas Harekatında, Nuri Paşa... Azerbaycan'ı... Karabağ ve Dağıstan'ı düşman işgalinden kurtarmıştır... Mehmetçik... 1130 şehit vermiştir... 15 Eylül 1999" 372
-""Kafkas Dağlarında, nüfus bakımından fazla bir yekun tutmayan pek çok Müslüman Türk grubu yaşamaktadır.../.../... Rus Çarlığı'nın baskı ve şiddet politikasına rağmen, Sovyetler Birliği kuruluncaya kadar, Kafkaslarda ortak lisan Türkçe idi.../... Dağıstan Türkleri, 1877... Osmanlı-Rus harbinde ayaklanmışlar ve bölgeden Rusları çıkarmışlar... Türkler, 1905 yılında... bir kere daha isyan edip ayaklanmışlar.../... Rusya'da ihtilal çıkınca, başta Osetin, İnguş, Çeçen ve Türkler olmak üzere, o bölgede yaşayan halklar, Rus çarları tarafından zorla ellerinden alınan eski arazilerinin bir kısmına sahip olmak için harekete geçtiler.../... Rus Çarlığı yıkılınca, Kafkaslardaki Türk ve Müslüman halklar, bir yandan İngiliz ajanlarının kışkırtması ve birbirine düşürülmeleri, bir yandan Çarlık taraftarlarının baskı ve tehditleri, bir yandan da Bolşeviklerin saldırıları arasında kalmışlardı... Kafkas halkları, bağımsız bir devlet kurabilmek için harekete geçtiler, ancak asgari müştereklerde bile bir uzlaşmaya varamıyorlardı... 1917'de Viladikafkas şehrinde bir kongre topladılar... bütün Kafkasları içine alacak milli bir devlet kurulması kararlaştırıldı. Timurhan Şura şehrinde de... Dağıstan Kavimler Birliği adlı milli bir komite kuruldu. Bu teşkilatın başında, Çar ordusunda subaylık yapmış Tapa (Abdülmecit) Çermoyev ve Haydar Bammat ile Pşemaho Kotsev gibi tanınmış kişiler bulunuyordu... Gotsinski... imam... Uzun Hacı da yeni imamı desteklemek zorunda kaldı. Bu iki kurum... Rusları temizledi. Bolşeviklere düşman... Rus Kazakları da... Kuzey Kafkas Birliği'ne katıldılar... Bolşeviklere karşı bir ittifak sağlanmış oldu. Kazaklarla Müslümanlar arasındaki arazi kavgaları yüzünden bu işbirliği kısa sürede bozuldu ve kanlı çarpışmalar yeniden başladı. Çar yanlısı Ruslar ile Rus Kazakları, Bolşevikler ile işbirliği yaparak, bir baskınla Başkent Viladikafkas'ı işgal ettiler./ Kuzey Kafkaslardaki bu gelişmeler üzerine, Dağıstan'daki Türklerin milli bir devlet kurma istekleri ve çabaları yoğunlaştı. Nihayet 11 Mayıs 1918 tarihinde Dağıstan Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etti. Bu gelişmeler çerçevesinde, Kuzey Kafkaslar ve Dağıstan'daki bütün Türk ve Müslüman kavimler, Dağıstan Türklerine güvenerek Ruslardan bağımsız hareket etmeye başladılar. Osmanlı Devleti'nin müttefiki Almanya, aynı günlerde Gürcistan'ın bağımsızlığını tanıdı, ancak Dağıstan'ın hürriyetini görmezden geldi./.../... Dağıstan Türklerinden Kurulu bir heyet, 1918 yılının Nisan ayında İstanbul'a gitti. Heyet, Enver Paşa ile görüşerek, Türk ordusunun kendilerini himaye etmesini istedi. Enver Paşa... bölgede yaşayan Türklerden oluşan bir kolordu kurulmasının faydalı olacağını bildirdi. Bunun üzerine... Yarbay Nazım Bey ve... Albay Ahmet Şükrü Bey ile kurmay kadrolara... Dağıstan ve Çeçenistan'da askeri teşkilat kurmak için görev verildi./ Trabzon ve Batum Konferanslarında... Dağıstan heyeti... destek sözü almıştı. Osmanlı Devleti'nin verdiği destekle 11 Mayıs 1918 tarihinde Kuzey Kafkas Cumhuriyeti ilan edildi ve bu genç devlet Osmanlı Devleti tarafından tanındı... Çiçerin... protesto notası verdi... Osmanlı... Kuzey Kafkas Cumhuriyeti ile 8 Haziran 1918'de Batum'da bir dostluk ve işbirliği anlaşması imzaladı... Sovyetler... Bolşevikleri harekete geçirdi... Viladikafkas... denetim altına aldı... Kuzey Kafkas yönetimi, başkenti Nazran kasabasına taşıdı. Türk subay ve erlerin teşkil ettiği milis kuvvetleri, Viladikafkas şehrine taarruz ederek, on üç gün süren bir muhasaradan sonra, 17 Ağustos'ta Bolşevikleri bölgeden uzaklaştırdılar./... Bolşeviklerin Türk ve Müslüman halk arasındaki propaganda faaliyetlerini durdurmak amacıyla bölgeye gönderilen Türk subaylar, Rus Bolşevik askeri kuvvetlerinin takibine uğruyorlardı... Ruslara esir düşen... Osmanlı subay ve erlerinin Dağıstan'da kurduğu milis birlikleri de oldukça zayıftı. Dağıstan'da yaşayan Türk boyları, kabileleri ve din adamları ise birbirleriyle nüfuz mücadelesi yapıyorlardı... Avar Türkleri ile Bolşevik olmaya çalışan Kumuk Türkleri arasında şiddetli bir rekabet ve geçimsizlik başlamıştı.../ Türk Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa Gence'deyken, bir askeri teşkilat kurmak amacıyla Kurmay Yarbay İsmail Hakkı (Berkok) Bey'i Dağıstan'a gönderdi. Yarbay İsmail Hakkı Bey, Kuzey Azerbaycan'ın Zagatala bölgesinde Rus esaretinden kurtulan Türk subay ve erlerinden oluşan küçük birliklerle o bölgede huzur ve güveni sağladı. Buradan Dağıstan'daki Ahti bölgesine geçti... Mahaçkale'ye giden Yarbay İsmail Hakkı Bey, 21 Haziran 1918 tarihinde Dağıstan Türklerine hitaben bir bildiri yayınladı... milli duyguları harekete geçirmek istiyordu./... bu milli teşkilata halk yeteri kadar ilgi göstermiyordu... Mamalay Ali Hacı... bir süre sonra Rusların yeniden bölgeye gelerek denetimi sağlayacaklarını ve halktan hesap soracaklarını belirtti. Bu yüzden halkı Bolşeviklere ezdirmemek ve Dağıstan'ın menfaatini düşünerek hareket etmek zorunda olduklarını kaydetti. Teşkil edilen bir avuç milis gücüyle Bolşeviklere karşı mücadele edilemeyeceği sonucuna varan İsmail Hakkı Bey, düzenli bir ordunun Dağıstan'a gitmesinin şart olduğunu bildirdi./... Ülkenin geri kalan bölgeleri ise anarşi içindeydi... Aydınlar ise sayıca çok azdılar ve halktan kopuk bir hayat yaşıyorlardı. Yöre halkı bunları kafir ilan etmişti./ İsmail Hakkı Bey, 8 Temmuz 1918 tarihinde Gunip Kalesi'ne gitti... halk tarafından kafir sayılan yerli subayları da askeri göreve alarak, halk ile aralarındaki kopukluğu gidermeye çalıştı... Bolşeviklere alet olmayan ulemanın katıldığı bir kongre topladı... Rus ve Bolşeviklere karşı yürütülecek milli direnişe katılmalarını ya da destek vermelerini sağladı./... Avarlar ile... Kumuklar... İsmail Hakkı Bey, bu iki Türk kavmi arasındaki kırgınlığı gidermek için çalıştı... Temmuz ayının sonuna doğru, Demirhan Şura bölgesini Ruslardan temizlemek için bir askeri harekat başlattı... sonuçsuz kaldı" 376-382
(1. Hakkı'sı da var mı? Yanlışlık-başkasıyla karıştırılıyor, olmasın? 2. Ve, dil sorunlu değil mi? Böyle bir dile niçin ihtiyaç duyulur ki?)
-"Çar taraftarı ve Bolşeviklere düşman... Albay Biçerakov... 15 Ağustos'ta Derbent'i işgal etti.../... Mahaçkale üzerine yürüdü... kolayca işgal etti... Osmanlı... tarafından... tanınan ve bir Türk devleti olan Kuzey Kafkas Cumhuriyeti'nin, varlığını sürdürebilmesi için... Bolşevik ve Biçerakov kuvvetlerinin ülkeden çıkarılması gerekiyordu. Azerbaycan'da bulunan 15. Piyade Tümeni ve Dağıstanlı milislerden oluşan Kuzey Kafkas Ordusu kuruldu. Ordu komutanlığına da daha önce Çanakkale Grubu Komutanlığı yapmış olan Mirliva Yusuf İzzet Paşa getirildi... Kuzey Kafkas Cumhuriyeti nezdinde Osmanlı... siyasi ve askeri temsilcisi sıfatını da taşıyordu. Kuzey Kafkas Ordusu Kurmay Başkanlığı'na da Kurmay Yarbay İsmail Hakkı Bey (Berkok) getirildi./... Yusuf İzzet Paşa, 29 Ağustos 1918 tarihinde İstanbul'dan Batum'a gitti... Halil Paşa... Yusuf İzzet Paşa'ya bir mesaj göndererek, Gürcistan'daki Almanya Askeri Temsilcisinin bazı isteklerde bulunduğunu bildirdi... Almanların, Türk askeri kuvvetlerinin arkasından iki Alman taburundan birini Viladikafkas'a, diğerini de Çeçenistan'daki Grozni'ye göndermek istediklerini belirterek, bu konudaki görüşünü sordu. Yusuf İzzet Paşa... Almanya'nın her şeyden önce Kuzey Kafkas Cumhuriyeti'ni tanıması gerektiğini bildirdi... görevlendirilecek iki Alman taburunun kendi emir ve komutasına verilmek şartıyla, Kuzey Kafkasların diğer kısımlarında görevlendirilebileceğini kaydetti./ Yusuf İzzet Paşa... Cumhurbaşkanı Abdülmecit Çermiyev ile birlikte Batum'dan trenle yola çıktı ve 5 Ekim 1918 tarihinde Bakü'ye ulaştı.../... Kuzey Kafkaslarda Türk ve Müslüman halkın katıldığı ciddi bir askeri kuvvet oluşturulamamıştı.../.../ Kuzey Kafkaslarda milli kuvvetler oluşturmak için 1918 yılının Mayıs ayında bir hazırlık başlatılmıştı. Bölge halkından... iki alay teşkil edilmesi düşünülüyordu. Dağıstan Türklerinden kurulacak bu askeri birlikler için... 74 subay ile 577 astsubay ve erden meydana gelen bir Teşkilat Taburu kurulmuştu. Oluşturulacak 4. Piyade Tümeni Komutanlığı'na... Ruslara esir düşen, ancak... kaçmayı başaran Albay Ahmet Şükrü Bey getirilmişti. Birinci Süvari Tümeni Komutanlığı'na da Albay Akif Bey atanmıştı. Dağıstan Türklerinden kurulacak milli kuvvetlere komuta edecek heyet, 15 Temmuz 1918 tarihinde görev bölgelerine hareket etmişti./ Türkiye'den giden komutanlar, Dağıstan'ın Timurhan Şura bölgesi ile Gimri, Arkaz ve Kızılyar havalisinde Bolşeviklere karşı ordu kurma çalışmalarına başladılar. İlk olarak Osmanlı-Rus savaşında esir düşen bölgedeki Türk askerlerini toparladılar, arkasından Dağıstan Türklerinden 500 kişilik bir askeri birlik kurdular.../... Timurhan Şura cephesindeki... Bolşevik kuvvetlerine karşı saldırılarda bulundular. 5 Ağustos'a kadar süren çarpışmalardan bir sonuç alınamadı.../... Kuba ve Haçmaz bölgesinde... yapılan baskın başarılı oldu. Kuba'daki çarpışmalara, 4. Tümen Komutanı Albay Ahmet Şükrü Bey de bizzat katılmıştı... Binbaşı Sabri Bey... Kuba üzerine yürüyerek, 2 Ağustos'ta Bolşevik işgaline son verdi" 383-386
-"Nuri Paşa, Dağıstan'ın ele geçirilmesi için, 15. Piyade Tümeni Komutanı Kurmay Yarbay Süleyman İzzet Bey'e, 20 Eylül 1918 tarihinde bir emir gönderdi.../.../... 15. Piyade Tümeni'nin bazı unsurları, 1 Ekim'de Bileceri İstasyonu'ndan Dağıstan'a gitmek üzere trenlerle hareket etti... Bu askeri harekatın sürdüğü esnada, 15. Piyade Tümeni'nin İstanbul'a nakledilmesi gündeme geldi.../... Dağıstan harekatına katılacak askeri birliklerin karargahları 2 Ekim'de Haçmaz'a ulaştı... Nuri Paşa, Dağıstan harekatını izlemek ve hazırlıkları yakından görmek için 4 Ekim'de trenle Haçmaz'a vardı. Buradan otomobille Kuba'ya geçti. Yollarda otomobili durduran Türkler, Nuri Paşa'ya tuz ve ekmek ikram ettiler... sevgi gösterileri.../... Biçerakov, Mahaçkale'den 300 kişilik bir birliği Derbent'e getirdi... Dağsıtan'ın düşman işgalinden kurtarılması için yapılacak askeri harekat, 5 Ekim'de başladı... 56. Piyade Alayı, 6 Ekim'de... Derbent'i tamamen kontrol altına aldı./ 15. Piyade Tümeni Komutanı Kurmay Yarbay Süleyman İzzet Bey... şöyle anlatıyor:/... Belediye Reisi Müslim İsrafilov'u aynı zamanda hükümet reisi tayin ettim./ Derbent'in önemli meydan ve caddelerine Türk bayrağı asıldı" 389
-"Derbent... Biçerakov kuvvetleri ile 9 Ekim'de de kanlı çarpışmalar oldu.../ Kuzey Kafkaslarda askeri harekat sürerken Alman ve Bulgar cepheleri çökmüştü. Osmanlı... müttefikleri... mütareke istemek için İtilaf Devletlerine başvurmuşlardı... Enver Paşa... 5-6 Ekim... Şark Orduları Grubu Komutanlığı'na bir emir gönderdi... şöyleydi:/ Görünüşte Azerbaycan ve Kuzey Kafkaslardaki askeri kuvvetlerimizi çekmiş gibi davranmaya mecbur olacağız. Böyle bir durumda Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyetlerinin kendi askeri kuvvetlerine dayanması lazım gelecektir. Bundan dolayı, Kafkaslarda kalacak kuvvetlerin, Azerbaycan ve Kuzey Kafkas kuvvetleri olması için şimdiden bu kuvvetleri esas alarak, bunların silahlandırılması ve yeni bir teşkilat yaparak kuvvetlendirilmesi gereklidir./ Ermenilerle kavga etmeyerek, artık iyi geçinme gayreti ile sulh müzakeresinde onlarla birlikte olmak için çalışmak mühimdir. Orada kalacak subaylarla diğerleri, Azerbaycan uyruklu olarak kalsın ve hükümetçe çekilme emri verilse bile, orada kalmak üzere tertibat hazırlansın... Azerbaycan'a... çokça silah vesaire gönderilsin./ Şark Orduları Grubu Komutanlığı, Başkomutanlığın bu emri doğrultusunda, 5. Kafkas Piyade Tümeni'nin Azerbaycan'da, bir piyade tabur müfrezenin de Dağıstan'da kalacağını bildirdi. Azerbaycanlı ikmal erleriyle takviye edilen 5. Kafkas Piyade Tümeni Azerbaycan'da üç tümenli bir kolordu, Dağıstan'daki piyade taburu müfrezesi de bir tümen haline getirilerek, Azerbaycan ve Kuzey Kafkas Cumhuriyetlerinin, kendi vatanlarını milli kuvvetleri ile korumaları sağlanacaktı./ Derbent'in kuzeyinde çarpışmalar sürerken, Kuzey Kafkas Komutanı Yusuf İzzet Paşa ve Kuzey Kafkas Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdülmecit Çermiyev, 8 Ekim'de Derbent'e gitmişti. Derbent'te düzenin tamamen sağlanmasının ardından, 13 Ekim 1918 tarihinde Kuzey Kafkas Cumhuriyeti Hükümeti kuruldu... Nuri Paşa... Abdülmecit Çermiyev... Yusuf İzzet Paşa... Süleyman İzzet Bey de hükümetin ilan edilmesi için özel olarak düzenlenen törene katılmıştı./ Derbent'te sabah saat 10.00'da Kuzey Kafkas Cumhuriyeti'nin bayrağı törenle göndere çekildi ve hükümetin kurulduğu resmi olarak ilan edildi... Süleyman İzzet Bey... brifing verdi... Düşman... engellenmesi gerekiyordu. Türk askeri, yerli halktan ise hiç bir yardım alamıyordu. Yusuf İzzet Paşa, bu durumda Derbent Müfrezesi'nin... şehri koruyabileceğine inancı bulunmadığını belirterek, 15. Piyade Tümeni'nin Dağıstan'da kalmasının gerekli olduğunu bildirdi... bu görüş kabul edildi. Nuri Paşa, 15. Piyade Tümeni'ni, tümen bölgeden ayrılıncaya kadar Yusuf İzzet Paşa'nın emrine verdi. Çünkü 15. Piyade Tümeni'nin Batum'a nakledilmesine ilişkin emir her an gelebilirdi.../... Törende... Çermiyev ile Paşalar birer konuşma yaptılar.../... Biçerakov'un adamları... Türk askerinin yakında... ayrılacağını... söylüyorlar... gözdağı veriyorlardı. Rusların kendilerinden intikam almasından korkan halk, bu yüzden Türk askerine yardım etmiyordu./.../... 15. Piyade Tümeni... Dağıstan'ı istilacılardan kurtaracaktı... Çermiyev... Biçerakov'a, 13 Ekim 1918'de bir ültimatom vererek, Derbent ve Mahaçkale arasındaki arazinin Kuzey Kafkas Cumhuriyeti'nin toprakları olduğunu belirtti ve Dağıstan'ı boşaltması için 20 Ekim'e kadar süre verdiğini bildirdi. Biçerakov ise 16 Ekim'de gönderdiği cevapta; Kafkasyalı ve Rus Kazağı asıllı olduğunu belirterek... şöyle diyordu:/ Bu topraklar Rusya'nındır... Dağıstan'dan çıkmayacağım. Ancak siz, kendinizin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Kuzey Kafkaslarda tasarruf hakkı iddia ederken, Brest Litovsk Anlaşması'nı, Türklerin de sizinle birlikte savaştığını hatırlamıyorsunuz. Türklerin kendi memleketlerine hayrı olmadıktan sonra, size hiçbir faydası dokunmaz... Filistin ve Suriye tamamen istila edildi. İki haftaya kadar Türklerin buradan tamamen çekileceği muhakkaktır. O zaman yalnız kalacaksınız ve bir şey yapmaya kudretiniz olmayacaktır... ben sizin bir arkadaşınız ve... vatandaşınız olmak sıfatıyla, size teklif ederim ki, gelin sizinle konuşalım. Sizin ve bizim için en iyi olan konuları görüşelim.../... Türk askeri birlikleri... 20 Ekim'de sabaha karşı, üç grup halinde taarruza geçti.../... Yusuf İzzet Paşa... taarruzun başlatılması için emir verdi... Kuzey Kafkas Komutanlığı Kurmay Başkanı Kaymakam (Yarbay) İsmail Hakkı Bey de 107. Alay Müfreze Komutanlığı görevini yürütüyordu... 24 Ekim akşamına kadar süren harekatta... Biçerakov... asıl birliklerini Mahaçkale'ye çekti ve bölgedeki yüksek dağlarda savunma tertibatı almaya başladı... Türk askeri birlikleri 26 Ekim'de harekata yeniden başladı.../ Albay Biçerakov'un Mahaçkale'de 4-5 bin civarında bir askeri kuvveti bulunuyordu. Türk askeri birliklerinin Dağıstan'dan çekilmesinden sonra, Kuzey Kafkas Cumhuriyeti'nin elinde bulunan ve herhangi bir askeri değeri olmayan milis kuvvetleriyle Ruslara karşı bir varlık göstermesi mümkün değildi. Bu yüzden Biçerakov'a bağlı kuvvetlerin tamamen imha edilmesi... şarttı./... 5 Kasım'da başlatılması kararlaştırılan Mahaçkale taarruzuna 15. Piyade Tümeni'nden 1.700 muharip katılacaktı. Milis Tümeni'nden de 2.000 asker iştirak edecekti.../ Türk askeri birlikler 5 Kasım'da sabaha karşı taarruza başladı.../... Biçerakov kuvvetleri büyük zayiat vererek geri çekilmek mecburiyetinde kaldı... Çok zor şartlarda cereyan eden Tarki dağı savaşı zaferle sonuçlanmıştı. 6 Kasım muharebesi, bir aydır süren kanlı çarpışmaların da sonu oldu. Çünkü 6 Kasım 1918'de saat 14'de bir İngiliz ve bir Fransız subay, Yusuf İzzet Paşa'nın karargahına giderek, Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri ile mütareke yaptığını belirttiler ve askeri harekatın durdurulması gerektiğini ifade ettiler. Yusuf İzzet Paşa da gece saat 21.00'de askeri harekatın durdurulacağını belirterek, askeri birliklerin bulundukları yeri muhafaza etmelerini istedi" 390-397
-"Biçerakov'a bağlı askerlerden canını kurtarabilenler... Astrahan'a kaçtılar. Mahaçkale'den on kişilik sivil bir heyet, 8 Kasım'da... geldiler... Biçerakov kuvvetlerinin Mahaçkale'yi tamamen terk ettiğini, halkın sokak ve evlerde yağmaya başladığını belirterek, düzen ve asayişin sağlanması için Türk askerinin şehre girmesini rica etti... Düşmanın... kaçmaya çalıştığı haber alındı... Türk askerinin... Kuzey Kafkaslara kadar gelen subay ve erlerinin, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmış olmasından dolayı Mahaçkale'ye, yani İncikale'ye girememesi, büyük bir üzüntüye yol açmıştı. Mehmetçik, soğuk ve açık havada... Tarki Dağı'nda ve Mahaçkale'nin hemen yanı başında bekliyordu./... 8 Kasım 1918 tarihinde... şehre girdi... asayişi sağlamakla görevlendirdi... Şehir kısa sürede denetim altına alındı... Türk ve Kuzey Kafkas Cumhuriyeti bayraklarıyla süslendi" 398
-"Yusuf İzzet Paşa... Mütareke şartlarına göre, Brest- Litovsk Anlaşması hükümlerinin dışında kalan işgal edilmiş bölgelerde bulunan kuvvetlerinin, yani Kafkaslardaki askeri kuvvetlerin çekileceğini bildirdi. Kendi arzuları doğrultusunda ve üç yıllık kontrat imzalaması şartı ile bazı subayların Kafkaslarda kalmasına hükümetin izin verdiğini ve bu subayların ailelerinin Dağıstan'a nakli için bazı düzenlemelerin yapılacağını belirterek, Süleyman İzzet Bey'den de Mahaçkale'de kalmasını rica etti. Süleyman İzzet Bey de emri altındaki 15. Piyade Tümeni'nde görev yapan subay ve eratı Dağıstan'da kalmaya teşvik edeceğini, ancak kendisinin vatana döneceğini bildirdi./... bir aylık dönemde... 192 şehit, 362 yaralı ve 20 kayıp olmak üzere toplam 574 zayiat verilmişti" 400
-"1918... yaz aylarında, Osmanlı... ve müttefikleri... ağır yenilgiler almışlar... Bulgaristan 29 Eylül'de mütareke imzaladı. Böylece Osmanlı... müttefikleriyle kara irtibatı kesilmiş oldu... Avusturya... 5 Ekim'de... Wilson'a başvurdu ve 3 Kasım'da... mütareke imzaladı. Almanya ise 11 Kasım'da... mütarekeye imza attı./... bu dönemde Enver Paşa... emirde şöyle dedi:/... ihtimal ki bizden sonra gelecek kabine, Azerbaycan ve Kuzey Kafkasların boşaltılmasını kabul edecek ve boşaltacaktır... Nuri... orada kendisiyle çalışmak üzere kalacak subay... şimdiden ona göre hazırlasın ki boşaltma emriyle aralıksız çalışmak üzere kalabilsin./... İttihat ve terakki Partisi, 7 Ekim 1918 günü hükümete güvensizlik oyu verdi... Talat Paşa 8 Ekim'de istifa etti... Vahdettin... Tevfik Paşa'yı hükümeti kurmakla görevlendirdi... başarılı olamadı... Ahmet İzzet Paşa 13 Ekim'de hükümeti kurdu.../ Osmanlı... 5 Ekim'den 12 Ekim'e kadar barış yapılması için birkaç kere Amerika'ya teklifte bulundu. Ahmet İzzet Paşa... Kafkaslar... elden çıkmaması için çaba harcıyordu.../... Başkomutanlık Kurmay Başkanlığı 21 Ekim 1918 tarihinde bir emir yayınladı... askeri birliklerin Brest-Litovsk Anlaşması'nda belirlenen yerlere çekilmesi emrediliyordu./... Ahmet İzzet Paşa, İstanbul'da... esir tutulan İngiliz Generali Thowsend'ın mütareke için arabuluculuk yapmasını kabul etti... mütareke görüşmelerinin... Limni Adası'nda bulunan Mondros Limanı'nda yapılması kararlaştırıldı. Türk heyetinde Bahriye Nazırı Albay Rauf (Orbay)... bulunuyordu. Türk heyeti, 26 Ekim 1918'de Limni Adası'na geçti.../.../ 27 Ekim'de İngiliz gemisi Agememnon zırhlısında... 30 Ekim 1918 tarihinde bir mütareke imzalandı.../.../ İran ve Kafkaslardaki Osmanlı kuvvetleri, bölgeyi boşaltacak ve savaştan önceki sınırlarına çekilecek" 404-407
-"Mondros... iki gün sonra... bazı liderler ülkeyi gizlice terk ettiler.../... Çubuklu önleri... küçük bir Alman U-170 denizaltısına geçtiler. Gemi... Odesa'ya gitti" 409
-"Ahmet İzzet Paşa, Mondros... dokuz gün sonra görevinden istifa etti. Yerine 11 Kasım'da Tevfik Paşa getirildi... Düşman kuvvetleri... 11 Kasım 1918 tarihinde İstanbul'a asker çıkardılar. Böylelikle mütareke şartlarını ihlal ettiler... Mondros Mütarekesi şartlarını kendi anlayışlarına uydurarak , hayata geçirmeye başladılardı" 410
-"Harbiye Nezareti, 26 Ekim 1918 tarihinde... Kafkas İslam Ordusu ve Kuzey Kafkas Komutanlıkları emrinde bulunan askeri birliklerin geri çekilmesi için çalışmalara başlanmasını istemişti.../... emir, Nuri Paşa'ya 5 Kasım 1918 tarihinde ulaştı. Nuri Paşa bu emri, 11 Kasım 1918 tarihinde, Dağıstan'da... Süleyman İzzet Bey'e bildirmişti... yazı şöyleydi:/... Mahaçkale cephesindeki bütün Osmanlı birliklerinin nakli gerekmektedir.../.../... Kuzey Kafkaslar ve Azerbaycan'da hizmet etmek isteyenler kalacaklardır./... Yusuf İzzet Paşa... Nuri Paşa'nın bu konuda emir veremeyeceğini söyledi. Buna rağmen Süleyman İzzet Bey taşınma hazırlıklarına başladı. Kuzey Kafkas Cumhuriyeti'nde görev almak isteyen subay, astsubay ve erlerin adlarını Timurhan Şura'daki Kuzey Kafkas Komutanlığı'na bildirildi. Yusuf izzet Paşa da Kuzey Kafkas Ordusu'nda görev yapmayı kabul edenler arasındaydı./ Süleyman İzzet Bey... bir emir... 17 Kasım... geri çekilmek için belirtilen toplanma noktalarına doğru gitmesini istedi. 15. Piyade Tümeni'nin, trenle taşınması gereken 190 subay ve 4811 er mevcudu bulunuyordu./.../... Süleyman İzzet Bey... Kuzey Kafkas Cumhuriyeti yetkilileri ile görüştü... yaralılara iyi bakılmadığını... tespit etti... memlekete götüreceğini söyledi./... General Thomson, 12 Kasım 1918'de Bakü'ye bir heyet göndererek, şehrin 17 Kasım 1918 tarihinde... işgal edileceğini... boşaltılmasını... Nuri Paşa'dan... istedi.../ Nuri Paşa... Azerbaycan Hükümeti ile konuşmaları gerektiğini söylediyse de... Thomson, böyle bir hükümeti tanımadıklarını belirtti... şöyle dedi:/ Bizim bildiğimize göre, Azerbaycan halkının tamamının oyu ile kurulmuş bir cumhuriyet ortada yoktur. Türk komutanlığının entrikaları ile teşekkül etmiş bir hükümet vardır.../.../ Nuri Paşa... sürenin 26 Kasım'a kadar uzatılmasını istedi.../... Nuri Paşa... istifa ederek Azerbaycan ordusunda görev almayı kabul etti... komutayı... Mürsel Paşa'ya devretti.../... Thomson, 17 kasım 1918... Çarlık Rusyası bayraklarını taşıyan gemilerle Bakü limanına çıktı... 19 Kasım 1918 tarihinde yayınladığı bir bildiride, Rusya'dan koparılmış Kafkasların düşman işgalinden kurtarılması için Ufa'da kurulan Rus hükümetiyle anlaşarak Bakü'ye geldiklerini açıkladı./ Azerbaycan hükümeti... Thomson'ı protesto etti.../... manda fikri... reddedildi.../ General Thomson... ilk işlerden biri... katliamı araştırmak oldu. Nuri Paşa'ya 21 Kasım... bilgi istedi... şöyleydi:/... Türk askerlerinin yağma ve bazı saldırılarda bulunduklarını bana bildirdiler. Verile zararın değer tespiti için İngiliz, Fransız ve Amerikalılardan oluşan bir komisyon kurulacaktır.../ O sırada... Mürsel Bey komuta ediyordu... şu karşılığı verdi:/... Osmanlı Ordusunun bu gibi hallere kalkışması, şimdiye kadar hiçbir yerde vaki olmadığı gibi, Bakü'de de meydana gelmemiştir.../.../... isteyenlerin Azerbaycan ordusu saflarında hizmete geçmelerine ilişkin 27 Ekim 1918 tarihli Harbiye Nezareti Kararı, 23 Kasım'da yayınlanan yeni bir emirle kaldırıldı... 30 Aralık 1918 tarihine kadar 9. Ordu Komutanlığı saflarına katılması gerekiyordu.../... Mürsel Paşa... Dağıstan'daki birliklerin nakline ise 21 Kasım'da başlanacağını ve son kafilenin 26 Kasım 1918... Bileceri'den geçeceğini kaydetti./... Ergenekon, Türkistan ve Turan hayalleri, artık bilinmez başka geleceklere ertelenmişti.../.../ Dağıstan'da... nakline 21 Kasım'da başlandı... Türk askeri birliklerini taşıyan son tren 26 Kasım'da Mahaçkale'den ayrıldı.../.../... Yusuf İzzet Paşa Bakü'ye giderek... Thomson ile görüşmüştü... Thomson... Kuzey Kafkas hükümetini de tanımayacaklarını, ayrıca Dağıstan'daki Osmanlı subay ve askerlerinin de bölgeyi boşaltması gerektiğini söylemişti... Derbent'e geçen Yusuf İzzet Paşa, daha önce Kuzey Kafkas (Dağıstan)Cumhuriyeti'nin emrinde kalacak subay ve eratın, bölgeyi boşaltmak için Timurhan Şura'da derhal toplanmasını istedi... kargaşa vardı... ricat ediliyormuş gibi... yapılıyordu./.../ 15. Piyade Tümeni... taşıyan tren, 29 Kasım 1918'de Bileceri İstasyonu'na ulaştı.../.../ Azerbaycan... son Türk askeri birliği olan 15. Piyade Tümeni... 30 Kasım 1918 tarihinde Gence'den Tiflis'e hareket etti... Gürcüler de Türk askerine büyük zorluk çıkarıyorlardı... Tiftis... Osmanlı... temsilcisi... Abdülkerim Paşa... şöyle özetlemişti:/... Burada, hükümet de dahil olduğu halde, herkes Türklerin aleyhindedir... Gürcistan hükümeti beni... temsilciliğimi hiç tanımıyor.../... Gürcüler... Türklere düşman kesilmişlerdi./.../... son askeri birlikler, Tiflis... 3 aralık 1918 tarihinde hareket ederek, tam dokuz gün... ardından Gürcistan'ın son istasyonu Natali'ye varabildiler... 1918 yılının Aralık ayının ilk haftasında... Batum'a ulaşmış oldular. Fakat Batum da İngilizlerin işgali altında bulunuyordu./... Türk askerinin hafif ve ağır silahları müsadere edildi... bol miktarda konserve ve hububat, İngilizler tarafından gasp edildi./.../ İngilizler... Batum'da insanlık suçu işliyorlardı... gemi bulunamadığı için... 15. Piyade Tümeni, Batum'dan çıkarak... Trabzon istikametinde yürümeye başladı. 1919 yılı Ocak ayının sonuna doğru, görev bölgesi olan Samsun... havalisinde toplanabildi./ 5. Kafkas Piyade Tümeni'nin ilk kademesi de 18 Ocak 1919 tarihinde Batum'dan kara yürüyüşü ile ayrılabildi. Bu suretle 19 Ocak 1919 tarihinde, Batum, Türk askeri birlikleri tarafından tamamen boşaltılmış oldu... Batum'da kalan yaklaşık 800 yaralı... ancak 1919 yılının Şubat ayında Türkiye'ye nakledilebildi" 415-432
-"Ana vatanın hemen her köşesinde bir tek askere bile ihtiyaç duyulurken, önce 5 Kafkas Piyade Tümeni'nin ve arkasından 15. Piyade Tümeni'nin Azerbaycan'a gönderilmesi, Türklüğün kurtarılması ve uyandırılması uğrunda yapılmış bir düşüncenin ürünü olduğu için, bu askeri harekatın, hedefi, sebebi ve sonuçlarının eleştirilmesi pek de haklı değildir... Türkistan'a hareket edilebilirdi. Dağıstan'da bulunan askeri birliklerin ana ordudan uzaklaşmış oldukları da düşünülmemelidir. Sıkışık durumda bulunan Osmanlı Devleti'nin bu fedakarlığı özellikle kaydedilmelidir... yeni insan kaynakları da elde edilmiş olabilirdi" 436
*

20.12.2017
*
Ek:
http://www.abcgazetesi.com/eski-oso-subayindan-flas-aciklamalar-72413h.htm

Eski ÖSO subayından flaş açıklamalar



Suriye’de yürütülen "Fırat Kalkanı" harekatında yer alıp, daha sonra QSD'ye katılan ÖSO Subayı Mihemed Casim El Hesen, çatışmadan girilen Cerablus'tan seçilmiş 250 IŞİD üyesinin Kilis ve Antep'e taşınarak, buradan Avrupa kentlerine gönderildiğini anlattı.
Türkiye'nin Suriye toprakların olan Cerablus, Ezaz ve Bab üçgenine yürüttüğü “Fırat Kalkanı” harekatında yer alan isimlerden biri olan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) subayı Mihemed Casim El Hesen, bir süre önce Demokratik Suriye Güçleri (QSD) saflarına katıldı. QSD saflarına katılan El Hesen, Türkiye ile IŞİD ilişkileri ve bölgedeki diğer gruplar hakkında Mezopotamya Ajansı'na önemli bilgiler verdi.
Mezopotaöya Ajansı'nda yer alan haberin tamamı şöyle:

El Hesen, Türkiye'nin IŞİD ve El Nusra'nın başını çektiği radikal İslami gruplar ile ilişkilerinin çok derin olduğunu kaydetti.

POLİS AMİRLİĞİNDEN ÖSO'YA

Aslen Dêra Zor'lu olduğunu söyleyen 33 yaşındaki Mihemed Casim El Hesen, önceleri rejimin polis amiri olduğunu, 2012 yılında ise Dêra Zor kırsalında faaliyet yürüten Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) katıldığını ifade etti. IŞİD ve Nusra'nın bölgeyi işgaline kadar kaldığını, sonra Türkiye'nin Hatay kentine geçtiğini paylaşan El Hesen, "Bir süre Hatay Karkamış arasında gidip geldim. Sonra Fırat Kalkanı grupları ve TSK denetimindeki Cerablus'a geçtim. Burada uzun bir süre Dêra Zor'dan gelen aşiretler ile Fırat Kalkanı komutanları arasındaki ilişkiyi sağladım" diye konuştu.

AŞİRETLER KANDIRILDI

Türkiye'nin Rakka ve Dêra Zor'a yapılacak operasyonlara katılmak için tartışmalar yürüttüğünü ve bu amaçla Dêra Zor aşiretleri olan Egîdat, El Bûcamil, Gilayîn, El Bû Şelhûm ile ilişki kurduğunu aktaran El Hesen, aşiretlerin operasyonlara katılmaları için Fırat Kalkanı gruplarına dahil olmalarının şart koşulduğunu belirtti.

El Hesen, "Türkiye’nin operasyonlara katılmak için diplomasi yürüttüğü aşiretlerin yüzde 90’ı operasyonlara katılacaklarını söyledi. Aşiretlere 'operasyonlar ile geniş bir alanın hakimiyetini sağlayacağız ve siz de payınızı alacaksınız' dediler. Operasyonlar başlayıp Türkiye'nin verdiği sözler gerçekleşmeyince aşiretler tepki göstermeye başladı. Ancak aşiretlerin elinden çok fazla bir şey de gelmiyordu. Türkiye sürekli QSD hakkında anti propaganda yapıyor ve karalıyordu. 'QSD’nin tamamı Kürttür, Arapları sevmiyorlar ve Suriye'yi parçalamak istiyorlar' deniliyordu. Aynı propaganda Suriye rejimi basınında da yapılıyordu" dedi.

GRUPLAR ARASINDAKİ ÇELİŞKİLER

Türkiye'nin Cerablus ve Ezaz'a girmesinin ardından ise Fırat Kalkanı grupları arasında alan kontrolü ve yönetimde yer alma tartışmaları ve çelişkilerin başladığını söyleyen El Hesen, Fırat Kalkanı gruplarının ÖSO içinde yer almış birçok tabur ve tugaydan oluştuğunu, bu güçlerin bir noktaya kadar bağımsız hareket ettiğini dile getirdi.

El Hesen, bu gruplardan bazılarını şu şekilde tanıttı:

"1- El Şimal Tugayı: Dêra Zor'lu savaşçıların da yer aldığı bir grup. Bu grup diğerleri ile ciddi çelişkiler yaşıyor. Diğer gruplar bu grubu bölgenin gücü olmadığı gerekçesiyle istemiyor. Bu sebeple de bu grup Dêra Zor'a geçip, QSD bünyesinde faaliyet yürütmek istiyor.

2- Doğu Kalkanı (Diriê El Şerqiye): Her ne kadar bu gruba “Doğunun Özel Gücü” dense de, üyeleri önceleri işsiz, güçsüz ve çeşitli suçlardan aranan kişilerden oluşuyor.

3- El Hemze Tugayı (Firqet El Hemzat): Halep ve çevresinden savaşçıların oluşturduğu bir grup.

4- El Cebhet El Şamiye: Birçok taburun anlaşarak birleştiği bir grup. El Selam Dergahı bu grubun elinde. Son dönemlerde Ehrar El Şam da bu gruba katıldı. Bu grubun kuruluşu birçok grubu da karşı karşıya getirdi ve tartışmalar çatışma noktasında taşındı. Gruplar Sultan Murat Tugayları ve Cebhet El Şamiye arasında iki bloktan birine dayanmak zorunda kaldı. Bu da bölgenin bir tarafının kontrolünü Cebhet El Şamiye güçlerine bırakırken, diğer tarafı da Sûltan Mûrad, El Hemzat ve Ehrar El Şerqiye gruplarına bıraktı.

Ezaz, Cebhet El Şamiye'nin, Bab, El Hemzat'ın, Cerablus ve Rai'de Sûltan Mûrad Tugayları'nın denetimine girdi. Bu gruplar arasındaki çelişkilerde çatışmalara dönerek devam ediyor."

MİNBİC VE EFRÎN SINIRI

Mihemed Casim El Hesen, Minbic ve Efrîn sınırındaki askeri kontrol noktalarına dair de şu bilgileri verdi: "Minbic'ın kuzeyinde Cerablus'un güneyindeki Sacur Suyu'na 100 metre mesafede Türk askeri karakolu var. Yine Minbic sınırında On (10) olarak adlandırılan ve El Şimal Tugayı'nın komutasını yaptığı birçok grubun yer aldığı bir kontrol noktası var. Efrîn sınırı boyunca oluşturulan kontrol noktalarını Ehrar El Şam kontrol ediyor."

'250 SEÇİLMİŞ DAİŞ'Lİ AVRUPAYA GÖNDERİLDİ'


El Hesen, Türkiye'nin "Fırat Kalkanı" hareketi ile girip, 3 saatte IŞİD'ten teslim aldığı Cerablus operasyonuna dair de önemli bilgiler paylaştı. El Hesen, bu konuda şu bilgileri verdi:
"Türkiye operasyon öncesinden DAİŞ ile ilişkilendi ve operasyon tartışıldı. Ben Karkamış'ta iken DAİŞ militanları geliyordu, ancak ben tanımıyordum. Cerablus'a girme konusu Rusya ve rejimin bilgisi dahilinde idi. Hatta Rusya ve Baas rejimi heyeti, operasyon öncesi Karkamış'ta Türk yetkililer ile görüştü. Türk askerleri Cerablus'a girince 250 seçilmiş DAİŞ militanı, tepelerine ambulans sireni takılmış transit ve yarım otobüslerle Karkamış Kapısı'ndan Türkiye'ye sokulup, Kilis ve Antep'e taşındı. Bu araçların sorumlularından biri de bendim. 6 aracı Kilis'e götürüp bıraktım ve Karkamış'a döndüm. Sonra öğrendik ki bu DAİŞ militanları Avrupa kentlerine gönderilmiş. Birçok DAİŞ'li de ailesi ile birlikte Bab, Hama ve Rakka'ya gönderildi."

DAİŞ İLE ÇATIŞMA SENARYOSU

Celabrus’ta varılan anlaşmaya dair bu önemli bilgileri veren El Hesen, kentteki çatışma senaryolarına ilişkin de oldukça dikkat çekici bilgiler paylaştı. El Hesen, "Türk askerlerinin çatışmadan girdiği Cerablus'a bağlı bir köyde IŞİD'liler askere ateş açtı ve 3 asker yaralandı. Bu çatışma ya yanlışlıkla oldu, ya da bu grup kasti orada tutulmuştu. Bu grup üzerinden DAİŞ'le çatışma süsü verildi. Bunun haricinde de hiçbir çatışma yaşanmadı ve DAİŞ militanları da ortada yoktu" dedi.

GRUPLARIN GÜNDEMİ TALAN, TÜRKLERİN EĞİTİM
 

Cerablus ve Ezaz'ın alınmasıyla ise Fırat Kalkanı gruplarının talan, baskı, hırsızlık ve işkenceye başladığını, her gün halktan onlarca insanın gidip grupları Türk yetkililerine şikayet ettiğini anlatan El Hesen, "Halk, grupların savaşçılarının kendilerini tanıdığını, ancak yaptıklarının DAİŞ'inkinden fazla olduğunu iletiyordu. Türk yetkililer halkı dinlemekle yetiniyordu. Okullarda Türkçe eğitim verilmeye başladı. Halk 4 defa isyan etti ve sokağa çıktı, ancak Türk yetkililer bildiklerini yapmaya devam etti" diye konuştu.

'DEMOGRAFYA DEĞİŞTİRİLDİ'


Bölgede yaşayan Kürt ve Arapların yerine, Özbekistan ve Türkmenistan'dan getirilen çok sayıda ailenin Fırat Kalkanı grupları tarafından yerleştirilip demografik yapı ile oynandığını da anlatan El Hesen, itiraz eden Kürt ve Arapların ise, göç etmek zorunda bırakıldığını belirtti.

'KAMPLARDAN SAVAŞÇI DEVŞİRİLDİ'

El Hesen, Türkiye'deki kamplarda kalan Cerablus, El Rai (Çobanbey) ve Ezazlıların Urfa ve Antep'te askeri eğitimden geçirildikten sonra Fırat Kalkanı grupları denetimindeki bölgelere gönderildiğini de dile getirdi. El Hesen, bunlara gruplara katılmaları karşılığında 200 dolar maaş verildiğini söyledi.

'HALK EFRÎN'E SALDIRIDAN RAHATSIZ'

Türk askerleri ve bağlı gruplardan razı olmayan bölge halkının, Efrîn'e yönelik saldırılardan da rahatsız olduğunu dile getiren El Hesen, grupların zulmünden kaçan halkın Efrîn'e sığındığını kaydetti. Halkın Efrîn ve Minbic'teki yaşamı olumlayarak birbirlerini anlattığını söyleyen El Hesen, "Her halk ve farklılığın yönetimlerde yer aldığı anlatılıyor. Komünlerde herkesin bir iş gördüğü ve ortak yaşam ile yaşamın idame edildiği ifade ediliyor. Bölgelerinin de aynı sisteme kavuşmasını istiyorlar. TSK ve ÖSO'nun kendi bölgelerine girmesine anlam veremiyorlar" dedi.

Fırat Kalkanı gruplarının TSK ile Efrîn'e saldırmak istemediğini kaydeden El Hesen, şunları dile getirdi: "2 defa büyük saldırı düzenlediler ve QSD'nin büyük cevabı ile karşılık buldular. Çok sayıda ölü verdiler. Bu sebeple Efrîn'e saldırmaya korkuyorlar ve yenilgi sonrası moralleri çok düştü. Savaşmak istemsizliklerini 'QSD'liler çok yetenekli. Gerilla tarzı ile savaşıyorlar. Biz onlara karşı hiç bir zaman kazanamayız' diyerek açıklıyorlar."

'QSD BÖLGESİNE GEÇMEK İSTİYORLAR'

El Hesen, ÖSO'dan kopma ve QSD'ye katılma nedenine ilişkin ise şunları söyledi: "ÖSO rejime karşı ortaya çıktı, ancak şimdi Türk devletinin hizmetini görüyor. Türk devleti de bizden fazla DAİŞ'e destek verip, çıkarları doğrultusunda kullanıyordu. Fırat Kalkanı grupları Dêra Zorlu savaşçılara ayrı gözle bakıyor ve farklı davranıyordu. QSD'nin özgürleştirdiği Minbic, Rakka ve Dêra Zor kırsalında halklara yaklaşımı ve kurtardığı çok sayıda akrabam ve arkadaşımın anlattıkları bana gerçeği gösterdi. Şimdi çok sayıda Fırat Kalkanı savaşçısı özelikle de Dêra Zorlular aileleri ile QSD bölgelerine geçmek istiyor. Ben Fırat Kalkanı içindeki 300 arkadaşımla konuştum ve QSD'nin bana yaklaşımını anlattım. Hepsi gelmek için çabalıyor."
*
https://odatv.com/siz-tarihci-misiniz-yoksa-peygamber-mi-2001181200.html


"Siz tarihçi misiniz yoksa peygamber mi"

Enver Paşa'nın torunundan o tarihçiye yanıt...




Karakter boyutu :

Işıkçılar Cemaati’nin yayın organı Türkiye gazetesi ve Daily Sabah yazarı Ekrem Buğra Ekinci 10 ve 11 Aralık tarihinde sosyal medya hesabından attığı tweetlerle, “Erdoğan’ın dedeleri hırsız” mesajını veren BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed’in tezlerine destek çıkmıştı.
Türkiye gazetesi ve Daily Sabah yazarı Ekrem Buğra Ekinci, “Medine'yi İngilizlere değil, Şerif Hüseyin Paşa ve Müslüman Araplara karşı müdafaa eden Fahrettin Paşa bile kahramanı oldu” şeklinde mesaj yazarak şöyle demişti:
“Medine'den topladığı hazineleri ve mukaddes emanetleri Şam'daki Cemal Paşasına yolladı. Bunların çoğu Ittihatçılarca yağma edildi. Cemal Paşa'nın İstanbul'a çektiği 23 Nisan 1917 tarih ve 1025 numaralı telgraf ve bunun ardından 26 Nisan 1917 tarihli Suriye valisi Tahsin Uzer'in şifresi Medine'den gönderilen sandıkların Şam'da açıldığını ve bazı kıymetli taşların burada kaybolduğunu itiraf ediyor.”
Ekinci bu kez Enver Paşa'yı hedef alan mesajlarıyla gündeme geldi.
 "Enver Paşa şehid değildir. Halifeye isyan edip tahttan indirdiği, nice cinayetleri tertiplediği, son İslâm devletini yıktığı için, kanı heder bir şahıstır. Ruslarla çarpışırken değil, Ermeni bir fedai tarafından tehcirin intikamını almak üzere öldürülmüştür. Şehidlik senaryosu, sonradan sevenleri tarafından uydurulmuştur" diyen Ekinci'ye yanıt Enver Paşa'nın torunu Burak Sadıkoğlu'ndan geldi. Burak Sadıkoğlu, sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
"Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'ye Açık Mektup

 



 
 
                                                                                

Ekrem Hoca,
Öncelikle size bir soru sormak istiyorum. Siz bir tarihçi misiniz, ilahiyatçı mısınız, yoksa insanların şehit olup olmadığına karar veren, yüce Allah’tan böyle bir yetki almış bir peygamber mi? Biz sizin bir peygamber olmadığınızı, hatta bir ilahiyatçı da olmadığınızı hatta tarihçi de olmadığınızı, hukuk fakültesinde hukuk tarihi çalıştığınızı yani esasen bir hukukçu olduğunuzu pek ala biliyoruz. Ancak ilahiyatçı olmamanıza rağmen ilahiyatın alanına giren bir konuda, bir ilahiyatçının bile yorum yapmaktan imtina edeceği bir konuda, Allah ile kul arasındaki bir şehadet mevzusunda söz söyleme cesaretini gösteriyorsunuz. Ancak bir hukuk tarihçisi olduğunuz halde siyasi tarihin konusu olan 31 Mart Vakası gibi -yine alanınıza girmeyen- bir konuda da ahkâm kesebiliyorsunuz.

Enver Paşa bir kâfirin silahından çıkan mermi ile can vermiştir. Bununla birlikte Paşa, bir Müslümandır. Hem de öyle bir Müslümandır ki beş vakit namazını kaçırmadığı, orucunu devamlı tuttuğu hatta eşi Sultan hanımefendiyi çarşafsız sokağa bile çıkarmadığı ailesi olarak bizlerce bilinmekte, bununla beraber birçok kişi hatıratıyla bu özelliklere şehadet etmektedir. Bilmiyorum siz ahkam-ı diniyye konusunda Enver Paşa kadar hassas mısınız? Siz bir hukukçu olarak “Hukuk-i Aile” kararnamesini biliyor musunuz? Hukuk-i Aile kararnamesi Enver Paşa’nın görevde olduğu dönemde çıkarılan ve medeni kanun olarak İslam şeriatını ihdas eden bir kanun metni değil midir? Enver Paşa en güçlü olduğu dönemde Said Halim Paşa gibi İslamcılığın entelektüel kaynaklarından birini teşkil eden bir şahsı sadrazam yapmamış mıdır? İttihat Terakki hükümetinin Adliye Nazırı Necmeddin Molla’yı tanır mısınız? Siz hiç bir mollanın adalet bakanı olduğunu hayal ettiniz mi? Sizin bugün hayalinize bile gelmeyecek bir şeyi, medresede tahsil görmüş bir din adamının Adalet Bakanlığı’nı uhdesine almasını Enver Paşa sağladı.
Siz 31 Mart Vakası başladığında Enver Paşa’nın daha binbaşı rütbesinde olduğunu, Almanya’da askeri ataşelik ve askeri akademi öğrenciliği yapmakta olduğunu olayların ancak sonuna yetiştiğini, bununla beraber kendisi Almanya’da iken İstanbul’da karışıklık çıkaran asi Hassa askerine karşı İstanbul’a gelerek Sultan II. Abdülhamit’in hayatını koruduğunu biliyor musunuz? Sahi Sultan II. Abdülhamit’in başkâtibi Ali Cevat Bey’in fezlekesini okudunuz mu? Ya da Prens Sabahaddin’in “Mesleğimiz” adlı risalelerini… Kamil Paşa, Nazım Paşa, Prens Sabahaddin üçlüsünün Sultan II. Abdülhamit’i öldürmek için kurduğu tezgâhtan haberdar mısınız?
Sahi, Sultan II. Abdülhamit’i kim tahttan indirdi? Enver Paşa mı, yoksa milli iradenin yegâne temsilcisi olan Meclis-i Mebusan mı? Sözlerinizden anlaşıldığına göre bu konudan da bihabersiniz. Sultan II. Abdülhamit’in halli fetvasını yazan Elmalılı Hamdi Hakkı Yazır’dır. Onu da “hain” ilan ediyor musunuz? Peki, bu fetvayı oy birliğiyle onaylayan Meclis-i Mebusan’a ne diyorsunuz? O meclisteki, birçoğu İslam âlimi olan şahıslar mesela Babanzade İsmail Hakkı, Mustafa Sabri Efendi, Mehmet Ubeydullah Efendi, Saffet Kemalettin Efendi da Enver Paşa gibi midir gözünüzde? Ki onlar Sultan II. Abdülhamit’i hal eden meclisin birer üyesiydiler. Ya Mehmet Akif ve Said-i Nursi’yi nereye koyuyorsunuz? Onlar belki mecliste değildiler ama birer İslamcı olarak Sultan II. Abdülhamit’e muhaliftiler.
Sizin şehadeti çok gördüğünüz ŞEHİT dedemin, modern dünyanın ilk İslam Devleti olan Es-Senüsiye (Libya) İslam Devleti’nin kurduğunu, Ömer Muhtar ile omuz omuza savaştığını biliyor musunuz Ekrem Bey?
Ekrem Bey, akademisyenlerin bu konuda yazılmış tafsilatlı ve akademik kaynakları var. Lütfen bunları bir okuyun. Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp. Size tavsiyem, Enver Paşa’nın arkasından konuşmak için cihat meydanında en azından onun kadar ibraz-ı cesaret etmenizdir. Siz hiç İslam için vatan için kurşun ve gülle karşısına çıktınız mı? Cüretiniz ibret uyandıracak cinsten…"
Odatv.com
*

https://odatv.com/kim-bu-erdoganin-sehit-edildi-dedigi-silah-fabrikasi-sahibi-nuri-killigil--14011928.html

Kim bu Erdoğan’ın “şehit edildi” dediği silah fabrikası sahibi Nuri Killigil

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “şehit edildi” diye bahsettiği Nuri Killigil'i Gazeteci-Yazar Soner Yalçın kaleme almıştı.

 

 
Karakter boyutu :

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün AKP Sakarya Belediye Başkan Adaylarını Tanıtım Toplantısı’na katıldı. Konuşmasında yerli ürün uyarısı yapan Erdoğan, "Aciliyeti olanlar ve istisnalar dışında, hiçbir ürün veya hizmet yurt dışından alınmayacak. Bu ülke ne çektiyse hazırcılıktan çekti. Gerçi halen bazı kurumların eski hastalıklardan kurtulamadığını görüyoruz. Bunun hesabını da en kısa sürede sorumlularından soracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında “Nuri Killigil” adı dikkat çekti.
“Silah üreten fabrikaları soba üretimine yönelten zihniyet” diyen Erdoğan “Nuri Killigil'in silah fabrikasının bir sabotajla ortadan kaldırılıp kendisinin şehit edilmesi de tarihimizin bir başka karanlık sayfasıdır” açıklamasında bulundu.
Erdoğan’ın “şehit edildi” diye bahsettiği Nuri Killigil'i Gazeteci-Yazar Soner Yalçın kaleme almıştı.
İşte Soner Yalçın’ın Nuri Killigil'i anlattığı yazısı…

*
 
https://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/soner-yalcin/bir-unu%c2%adtu%c2%adlan-isim-nuri-killigil-1220687/




 

 
SONER YALÇIN

Bir unu­tu­lan isim: Nuri Killigil

8 Mayıs 2016
 
Ku­t'­ül Ama­re Za­fe­ri'nin “bay­ram ola­rak kut­la­nıp kut­lan­ma­ma­sı­” po­le­mi­ği Ha­lil (Kut) Pa­şa'yı ve ye­ğe­ni En­ver Pa­şa'yı ha­tır­la­ma­mı­za se­bep ol­du. Oy­sa ay­nı ai­le­den unu­tu­lan bir isim da­ha var­dı: Kaf­kas İs­lam Or­du­su Ko­mu­ta­nı Nu­ri (Kil­li­gil) Pa­şa! Bu­gün… Ay­rı­ca, MİT TIR­la­rı­nı vs. ko­nu­şur­ken anım­sa­ma­mız ge­re­ken il­ginç isim­ler­den bi­ri. Sa­hi­bi ol­du­ğu si­lah fab­ri­ka­sın­da, İs­ra­il ile sa­va­şan Mı­sır ve Su­ri­ye'ye 1949'da si­lah imal eder­ken ba­kın ba­şı­na ne­ler gel­di?
Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa yardımcısıyla Bakü'de.
Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa yardımcısıyla Bakü'de.

Ta­rih: 2 Mart 1949.
Yer: İs­tan­bul.
Nu­ri Kil­li­gil ve eşi Mis­li Me­lek Ha­nım çar­şam­ba sa­ba­hı er­ken­den kalk­tı­lar. Üç yıl ön­ce ev­len­miş­ler­di ve Mis­li Me­lek Ha­nım, Ka­va­la­lı Ai­le­si'­ne men­sup Pren­ses İf­fet ile M. Ali Be­yin kı­zıy­dı.
Me­lek Ha­nım sa­at 11.00 uça­ğıy­la Mı­sır/Ka­hi­re'ye ai­le­si­ni gör­me­ye gi­de­cek­ti.
Nu­ri Kil­li­gil eşi­ni ha­va­ala­nı­na gö­tür­dü. Ha­va mu­ha­le­fe­ti ne­de­niy­le ge­cik­me ol­du ve uçak an­cak sa­at 15.00'te kalk­tı.
Nu­ri Kil­li­gil eşi­ni uğur­la­dık­tan son­ra Süt­lü­ce'de­ki si­lah ve cep­ha­ne fab­ri­ka­sı­na dön­dü.
Fab­ri­ka işi­ne gir­me­si ko­lay ol­ma­mış­tı.
Ön­ce 1933'te Zey­tin­bur­nu­'n­da; so­ba, dö­küm, se­ra­mik, ma­ta­ra yap­mak üze­re te­sis ku­ra­rak iş dün­ya­sı­na atıl­mış; ama kı­sa sü­re­de si­lah ve mü­him­mat yap­ma­ya baş­la­mış­tı.
İlk bü­yük işi­ni; Ata­tür­k'­ün 1934'te im­za­la­dı­ğı ka­rar­na­mey­le ka­zan­mış; Ya­vuz Ge­mi­si top­la­rı için ge­rek­li olan ka­nat em­ni­yet­li ta­pa­lar yap­mış­tı. 1936'da dağ top­la­rı için 24 bin ta­pa ve 1938'te He­in­kel uçak­la­rı­nın bom­ba ya­pı­mı gi­bi iş­le­ri de al­mış­tı.
Se­kiz yıl son­ra ikin­ci fab­ri­ka­yı Süt­lü­ce'ye aç­mış­tı. Bun­lar Tür­ki­ye'nin ilk özel sa­vun­ma sa­na­yi şir­ket­le­riy­di.
Nuri Paşa'nın sınırlı sayıda ürettiği 9 mm çapında yarı otomatik tabancası.
Nuri Paşa'nın sınırlı sayıda ürettiği 9 mm çapında yarı otomatik tabancası.
Ay­rı­ca… İz­mir Ka­ra­bu­ru­n'­da cı­va ma­de­ni çı­ka­rıp ih­raç edi­yor­du.
II. Dün­ya Sa­va­şı­'n­da ta­lep pat­la­ma­sı ya­şa­mış­tı. Uçak bom­ba­sın­dan ha­va­na, ta­ban­ca­dan mer­mi­ye ka­dar her şe­yi yap­mış­tı.

Sİ­LAH ÜRET­MEK HA­YA­LİY­Dİ

Si­lah imal et­mek en bü­yük ha­ya­liy­di. Ta genç­li­ğin­de ağa­be­yi En­ver Pa­şa'ya, “A­ğa­bey bı­rak be­ni sa­na si­lah imal ede­yi­m” de­miş­ti.
Tek­nik bil­gi­si ol­ma­ma­sı­na rağ­men dai­ma bir şey icat et­mek is­ti­yor­du!
Şim­di, is­te­ği­ne ka­vuş­muş­tu. Ör­ne­ğin… Ta­ban­ca­la­rın nor­mal par­ça sa­yı­sı­nı azal­tır ve­ya pi­ya­de ha­van top­la­rı­na te­tik­ler ek­ler­di!
De­di­ko­du­lar da ek­sik ol­mu­yor­du; İs­ma­il Hüs­rev Tö­kin, Nu­ri Kil­li­gi­l'­in ta­ban­ca plan­la­rı­nı İma­lat-ı Har­bi­ye za­bi­ti olan ba­ba­sın­dan çal­dı­ğı­nı id­di­a edi­yor­du!
Kim ne der­se de­sin umu­run­da ol­mu­yor; yap­tık­la­rı­nı İz­mir Ulus­la­ra­ra­sı Fu­arı'n­da ser­gi­le­mek­ten ke­yif alı­yor­du.
İş­le­ri yo­lun­day­dı.
Dev­let­ten hi­ma­ye gör­me­sin­de, kız kar­de­şi Me­di­ha ile ev­li Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı Or­ge­ne­ral Ka­zım Or­ba­y'­ın et­ki­si ol­du­ğu söy­le­ni­yor­du. Ke­za… TSK için­de ha­la En­ver Pa­şa'ya bü­yük hay­ran­lık du­yan ko­mu­tan­lar var­dı.
Nu­ri Kil­li­gi­l'­in fab­ri­ka per­so­ne­li ara­sın­da da il­ginç ki­şi­ler var­dı. Ör­ne­ğin… Zey­tin­bur­nu'n­da­ki fab­ri­ka­nın so­ğuk de­mir us­ta­sı; Sü­ley­man Tan­yıl­dız, Se­la­ni­k'­te I. Dün­ya Sa­va­şı sı­ra­sın­da İn­gi­liz­ler ve Yu­nan­lı­lar ta­ra­fın­dan ya­ka­la­nıp ca­sus­luk su­çun­dan ida­ma mah­kum edil­miş ve idam edi­le­ce­ği ge­ce, nö­bet­çi as­ker­le­ri öl­dü­rüp Tür­ki­ye'ye kaç­mış­tı!
Nu­ri Kil­li­gi­l'­in ya­kın çev­re­si Al­man hay­ra­nıy­dı. Ör­ne­ğin… Sa­vaş dö­ne­min­de Hit­le­r'­le bi­le gö­rü­şen emek­li ge­ne­ral Hü­se­yin Hüs­nü Emir Er­ki­let, so­rum­lu mü­dü­rüy­dü…
Al­man­ya Bü­yü­kel­çi­si Franz Von Pa­pen de ya­kın dos­tuy­du.

SU­Rİ­YE'DEN HA­VAN Sİ­PA­Rİ­Şİ

Sa­at: 16.00…
Şo­fö­rü Sü­ley­man, pat­ro­nu Nu­ri Kil­li­gi­l'­i ha­va­ala­nın­dan Süt­lü­ce'de­ki fab­ri­ka­ya bı­rak­tı.
Nu­ri Kil­li­gil mü­dü­ri­yet oda­sı­na geç­ti. Mu­ha­se­be­ci­si Fun­ga­ris Bey ile ça­lış­ma­ya baş­la­dı.
II. Dün­ya Sa­va­şı bit­tik­ten son­ra, 1946'da Zey­tin­bur­nu'n­da­ki fab­ri­ka­yı ka­pat­mış­tı; sa­de­ce Süt­lü­ce'de­ki fab­ri­kay­la il­gi­le­ni­yor­du. Bu fab­ri­ka­yı bü­yüt­mek is­ti­yor­du. Bu ne­den­le iki gün ön­ce İş Ban­ka­sı­'n­dan 60 bin li­ra­lık kre­di al­mış­tı.
Sa­vaş bit­miş­ti ama iş­le­ri yo­ğun­du. Çün­kü… Su­ri­ye'den iki bin ha­van to­pu ve Mı­sı­r'­dan beş bin ta­ban­ca si­pa­ri­şi al­mış­tı. Bu si­pa­riş­ler te­sa­düf de­ğil­di.
Bir yıl ön­ce…
Ta­rih: 14 Ma­yıs 1948.
Fi­lis­ti­n'­de İn­gi­liz man­da re­ji­mi­nin so­na er­me­si­nin he­men ar­dın­dan, Tel-Avi­v'­de top­la­nan Ya­hu­di Mil­li Kon­se­yi, ya­yın­la­dı­ğı bil­di­riy­le İs­ra­il­ Dev­le­ti­'nin ku­rul­du­ğu­nu ilan et­ti.
24 sa­at son­ra…
Mı­sır, Ür­dün, Su­ri­ye, Lüb­nan ve Irak, İs­ra­il'­e sa­vaş aç­tı. An­cak ye­ni­lip ant­laş­ma yap­mak zo­run­da kal­dı­lar. Fa­kat. Or­ta­do­ğu'da ger­gin­lik so­na er­me­miş­ti. Ül­ke­ler si­lah­la­nı­yor­du.
Ke­za…
Hin­dis­ta­n'­dan, ya­şa­nan kan­lı bir mü­ca­de­le son­ra­sı 14 Ağus­tos 1947'de ay­rı­lan Pa­kis­ta­n'­dan da si­pa­riş­ler var­dı.
İş­ler yo­ğun­du ama Nu­ri Kil­li­gi­l'­in ça­lı­şa­cak fi­zi­ki gü­cü yok­tu. Bir ay ön­ce git­ti­ği Av­ru­pa se­ya­ha­ti sı­ra­sın­da Ati­na'da ze­hir­len­miş­ti! Kal­dı­rıl­dı­ğı has­ta­ne­den ölüm­den dön­müş­tü.
Yet­mez­miş gi­bi…
Bir­leş­miş Mil­let­ler Gü­ven­lik Kon­se­yi, Su­ri­ye ve Mı­sı­r'­a si­lah am­bar­go­su koy­muş­tu. Nu­ri Kil­li­gil bu ka­ra­ra rağ­men si­lah üret­me­ye de­vam edi­yor­du. De­po­da Su­ri­ye için ya­pıl­mış olan iki bin ha­van mer­mi­si var­dı.
Nu­ri Kil­li­gil, bun­la­rı il­le­gal yol­lar­dan mı gön­de­re­cek­ti? Bi­lin­mi­yor.
Çün­kü…

YA­HU­Dİ İŞ­Çİ­LER

Sa­at: 16.50…
Nu­ri Kil­li­gi­l'­in Süt­lü­ce'de­ki fab­ri­ka­sın­da kap­sül­le­rin bu­lun­du­ğu kap­sül­ha­ne­de yan­gın çık­tı.
Ha­lı­cı­oğ­lu İt­fa­iye­si­'ne ha­ber ve­ril­di.
Mü­dü­ri­yet oda­sın­da ça­lı­şan Nu­ri Kil­li­gil, mu­ha­se­be­ci­si Fun­ga­ris Bey ile iki bin ha­va­nın bu­lun­du­ğu de­po­la­ra koş­tu. İş­çi­le­ri­ne ba­ğır­dı; “am­ba­rı bo­şal­tın, am­ba­rı bo­şal­tın.”
Ki­mi iş­çi­ler el­le­rin­de mer­mi san­dık­la­rıy­la fab­ri­ka­yı terk eder­ken, ki­mi­le­ri am­ba­ra yö­nel­di. On da­ki­ka son­ra it­fa­iye gel­di.
Türk Bayrağı'na sarılı “tabutu”: Yeğeni yönetmen Faruk Kenç (solda) ve fabrika müdürü emekli General Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet (ortada).
Türk Bayrağı'na sarılı “tabutu”: Yeğeni yönetmen Faruk Kenç (solda) ve fabrika müdürü emekli General Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet (ortada).
İt­fa­iye fab­ri­ka­ya gi­rip su sık­ma­ya baş­la­dı ki, de­po­da bü­yük bir pat­la­ma ol­du. Ar­dın­dan iki pat­la­ma da­ha mey­da­na gel­di.
Ci­var­da­ki ev­le­rin sa­de­ce cam­la­rı de­ğil, ki­mi­nin du­var­la­rı bi­le yı­kıl­dı.
Fab­ri­ka­da do­kuz me­mur, ye­di us­ta, al­tı müs­tah­dem, 105 iş­çi ve Nu­ri Kil­li­gil var­dı.
Fa­ci­anın bo­yu­tu kor­kunç­tu:
Ye­di iş­çi ile al­tı it­fa­iye­ci­nin ce­se­di­ne ula­şı­la­bil­di.
İç­le­rin­de Nu­ri Kil­li­gi­l'­in de bu­lun­du­ğu 15 ki­şi­nin akı­be­ti meç­hul idi. Ki­me ait ol­du­ğu bel­li ol­ma­yan kol ve ba­cak­lar, ya­na­rak kö­mür­leş­miş ce­set par­ça­la­rı çev­re­ye sa­çıl­mış­tı.
Nu­ri Kil­li­gi­l'­in; ko­lu­nun ya­rı­sı, aya­ğı­nın bir par­ça­sı bu­lu­na­bil­di.
Fa­ci­adan beş gün son­ra…
Ölen 15 ki­şi­nin par­ça­la­rı, üç ay­rı ta­bu­ta kon­du; Be­ya­zıt Ca­mi­i'n­de­ki ce­na­ze na­ma­zı ar­dın­dan, Edir­ne­ka­pı'da, iş­çi­ler ta­ra­fın­dan top­la­nan pa­ra­lar­la ya­pı­lan Nu­ri Kil­li­gil Fab­ri­ka­sı Şe­hit­li­ği'ne def­ne­dil­di.
16 gün son­ra…
En­kaz­dan Nu­ri Kil­li­gi­l'­in göv­de­si bu­lun­du. Ya­kın­la­rı, göv­de­si­ni Türk Bay­ra­ğı'­na sa­ra­rak fab­ri­ka­da tö­ren dü­zen­le­di. İs­tik­lâl Mar­şı okun­du. Say­gı du­ru­şun­da bu­lu­nul­du. Fa­kat.. İs­tan­bul Müf­tü­lü­ğü ce­na­ze tö­re­ni için “tam göv­de­si ol­ma­dı­ğı için ce­na­ze na­ma­zı kı­lı­na­ma­ya­ca­ğı­nı­” söy­le­miş­ti! Oy­sa ön­ce­ki ce­na­ze­de kıl­dır­mış­lar­dı!
İmam ol­ma­yın­ca iş­çi­le­rin­den bi­ri Ku­ran ve du­a oku­du. Nu­ri Kil­li­gil imam­sız şe­hit­li­ğe def­ne­dil­di.
İd­di­ala­ra gö­re… Hü­kü­met, İs­ra­il si­ya­se­ti ge­re­ği Nu­ri Kil­li­gi­l'­in ce­na­ze tö­re­ni­ne ta­vır al­mış­tı. Dört gün son­ra…
Tür­ki­ye, İs­ra­il'­i ta­nı­yan ilk Müs­lü­man ül­ke ol­du!
Pe­ki…
Olay ih­mal miy­di? Sa­bo­taj mıy­dı?
TBMM ka­pa­lı otu­ru­mun­da Baş­ba­kan Şem­set­tin Gü­nal­tay mil­let­ve­kil­le­ri­ni bil­gi­len­dir­di. Bu tu­ta­nak­lar üze­rin­de­ki giz­li­lik ka­ra­rı ol­du­ğu için kim­se me­se­le­nin özü­nü an­la­ya­ma­dı.
Yıl­lar için­de “o gün Ya­hu­di iş­çi­ler fab­ri­ka­ya gel­me­di­” gi­bi spe­kü­las­yon­lar ya­pıl­dı.
So­nuç­ta, fab­ri­ka­nın mü­dü­rü emek­li ge­ne­ral Hü­se­yin Hüs­nü Emir Er­ki­let ve kap­sül­ha­ne şe­fi Se­yit Ali Oral “dik­kat­siz­lik so­nu­cu ölü­me se­be­bi­yet ve ted­bir­siz­lik­te­n” yar­gı­lan­dı. Er­ki­let Pa­şa kur­ta­rıl­dı.
Bun­ca yıl son­ra ola­yın üze­rin­de­ki sis­ler da­ğı­tı­la­ma­dı…
Bun­da Nu­ri Kil­li­gi­l'­in sı­ra dı­şı ha­ya­tı­nın da ro­lü var­dı.

SI­RA­DI­ŞI BiR  Ai­LE­NiN SI­RA­DI­ŞI FER­DiNiN HA­YA­TI

Enver Paşa - Babası Ahmet Bey - Kardeşi Nuri Killigil
Enver Paşa – Babası Ahmet Bey – Kardeşi Nuri Killigil
Kil­li, Uk­ray­na'da bir ka­sa­bay­dı. So­yad­la­rı bu­ra­dan ge­li­yor­du.
Hı­ris­ti­yan Ga­ga­vuz Tür­kü idi­ler; son­ra Müs­lü­man ol­du­lar.
Ata­la­rı Rus iş­ga­li so­nu­cu İs­tan­bul Di­van­yo­lu'na yer­leş­ti.
Me­mur ba­ba­sı Ah­met ile an­ne­si Ay­şe'nin ilk ço­cu­ğu En­ver (1881-1922) idi.
İkin­ci ço­cuk­la­rı Ha­se­ne (1887-1963) ve üçün­cü ço­cuk­la­rı Nu­ri (1889-1949) doğ­du. Ar­dın­dan üç ço­cuk da­ha ol­du: Me­di­ha (1894-1983), Ka­mil (1898-1964) ve Er­tuğ­rul (1907-1931) dün­ya­ya gel­di.
Ba­ba­sı­nın ta­yi­ni ne­de­niy­le ilk öğ­re­ni­mi­ni ve as­ke­ri okul tah­si­li­ni Ma­nas­tı­r'­da yap­tı. Ku­le­li As­ke­ri Li­se­si'n­den son­ra Harp Oku­lu'na git­ti. 1908'de okul dör­dün­cü­sü ola­rak me­zun ol­du.
Mü­la­zım-ı Sa­ni (Teğ­men) rüt­be­siy­le 3. Or­du Ka­rar­ga­hı'n­da gö­re­ve baş­la­dı. İki yıl son­ra 1910'da pa­di­şa­hın Mai­yet Bö­lü­ğü­'n­de gö­rev al­dı. İt­ti­hat­çı­lar sa­ra­yı kon­trol al­tın­da tu­tu­yor­du. Teğ­men Nu­ri, am­ca­sı Yar­bay Ha­lil Be­yin em­rin­de ça­lış­tı.
Trab­lus­garp Sa­va­şı çı­kın­ca ağa­be­yi En­ver ile bir­lik­te giz­li­ce böl­ge­ye git­ti. Ağa­be­yi En­ve­r'­in em­rin­de Der­ne, Bin­ga­zi ve Tob­ru­k'­ta; ve da­ha son­ra am­ca­sı Ha­li­l'­in em­rin­de Homs ile Mıs­ra­ta böl­ge­sin­de İtal­yan­la­ra kar­şı sa­vaş­tı.
Sa­vaş son­ra­sın­da Mü­la­zım-ı Ev­vel (Üs­teğ­men) rüt­be­si­ne yük­sel­di ve İs­tan­bul 1. Or­du'da gö­rev yap­ma­ya baş­la­dı. Bal­kan Sa­va­şı'n­da Ça­tal­ca'da Bul­gar­lar ile sa­vaş­tı.
Bir yıl son­ra, Yüz­ba­şı rüt­be­si­ne yük­sel­di. Ro­ma As­ke­ri Ata­şe Yar­dım­cı­lı­ğı­'na ge­ti­ril­di. 1914'te ay­nı gö­rev­le Vi­ya­na­'ya ta­yin edil­di. Kı­sa bir sü­re son­ra sa­vaş çı­kın­ca yur­da dön­dü; ağa­be­yi Har­bi­ye Na­zı­rı En­ver Pa­şa'nın ya­ve­ri ol­du.
Ağa­be­yi En­ver Pa­şa ta­ra­fın­dan, İtal­yan ve İn­gi­liz­le­re kar­şı ayak­lan­ma­yı ör­güt­le­mek için tek­rar Trab­lus­gar­p'­e gön­de­ril­di. Rüt­be­si ye­ter­siz ol­du­ğu ve Arap­la­rı et­ki­le­mek için ken­di­si­ne mir­li­va­lık ve fah­ri fe­rik rüt­be­le­ri ve­ril­di.
1918 yı­lı­na ka­dar üç yıl İn­gi­liz ve İtal­yan­lar ile sa­vaş­tı.
1916'da Bin­ba­şı ve 1918'de Kay­ma­kam (Yar­bay) ol­du.
Ba­şa­rı­la­rın­dan ötü­rü…
Al­man­ya İm­pa­ra­to­ru, Bi­rin­ci Rüt­be­den De­mir Sa­lip Ma­dal­ya­sı ver­di.
Os­man­lı Al­tın Li­ya­kat Ma­dal­ya­sı; Al­tın İm­ti­yaz Ma­dal­ya­sı; Üçün­cü Rüt­be­den Kı­lıç­lı Os­ma­ni Ni­şa­nı ve Kı­lıç­lı Bi­rin­ci Me­ci­di Ni­şa­nı ile onur­lan­dı­rıl­dı.
1917 Bol­şe­vik Dev­ri­mi ar­dın­dan Kaf­kas İs­lam Or­du­su Ko­mu­tan­lı­ğı­'na ge­ti­ril­di. Çün­kü…
İn­gi­liz­ler, Rus or­du­su­na yar­dım­cı ol­mak mak­sa­dıy­la sa­va­şın son­la­rı­na doğ­ru Azer­bay­ca­n'­a bir­lik gön­der­miş, on­la­rın var­lı­ğın­dan des­tek alan Er­me­ni­ler de Aze­ri­le­re kar­şı kat-
lia­ma baş­la­mış ve bin­ler­ce Aze­ri'yi kat­le­dil­miş­ti. Dev­rim­den son­ra böl­ge çok ka­rış­mış­tı.
Baş­ku­man­dan Ve­ki­li En­ver Pa­şa, Azer­bay­ca­n'­da­ki du­ru­mun kon­trol al­tı­na alın­ma­sı için kar­de­şi Nu­ri Pa­şa'yı va­zi­fe­len­dir­di.
Nu­ri Kil­li­gil, Mu­su­l'­da kur­du­ğu or­du­suy­la Azer­bay­can üze­ri­ne yü­rü­dü. 13 Ey­lül 1918'de Ba­kü'yü kur­tar­dı. Ar­dın­dan Ka­ra­dağ ve­ Da­ğıs­ta­n'­ı al­dı.
Kaf­kas­ya'da iler­le­yi­şi sü­rer­ken
Mon­dros Ant­laş­ma­sı son­ra­sı İs­tan­bu­l'­a çağ­rıl­dı. Tu­tuk­lan­dı. Ve İn­gi­liz­le­re tes­lim edil­di. İn­gi­liz­ler ken­di­si­ni Ba­tu­m'­a gö­tü­rüp hap­set­ti. Kaç­tı. Azer­bay­ca­n'­da, Kı­zıl Or­du'ya kar­şı sa­vaş­tı; ye­nil­di. Çün­kü, Aze­ri­le­ri bir bö­lü­mü dev­ri­mi des­tek­li­yor­du.
Ana­do­lu'ya gel­di; Ka­zım Ka­ra­be­kir Pa­şa ya­nın­da Kars ve Er­zu­ru­m'­da mal­ze­me­le­rin ba­kım ve ta­mi­ri için si­lah atöl­ye­le­ri kur­du.
En­ver Pa­şa'ya 1 Ni­san 1921'de yaz­dı­ğı mek­tup­ta şöy­le di­yor­du:
“A­ziz Ağa­be­yim, Er­zu­ru­m'­da İş Oca­ğı na­mıy­la met­ruk ma­ki­ne­le­ri ta­mir et­ti­re­rek bü­yük bir ima­lat­ha­ne te­sis et­tir­mek­te­yim.”
Trab­zon ve Er­zin­ca­n'­da da ben­zer­le­ri­ni ku­ra­ca­ğı­nı yaz­dı.
1921'de An­ka­ra'ya gel­di. Hak­kın­da, Mus­ta­fa Ke­ma­l'­e kar­şı dar­be ya­pa­ca­ğı de­di­ko­du­la­rı çı­ka­rıl­dı.
Bir yıl son­ra böb­rek­le­rin­den te­da­vi gör­mek için Ber­li­n'­de bu­lu­nan kar­de­şi Ka­mil ve En­ver Pa­şa'nın eşi/yen­ge­si Na­ci­ye Sul­ta­n'­ın ya­nı­na git­ti.
Ta­ci­kis­ta­n'­da bu­lu­nan ağa­be­yi En­ver Pa­şa'nın, ken­di­si­nin he­men Trab­lus­garp'a git­me­si­ni is­te­me­si­ni ma­ce­ra­cı­lık bu­lup ka­bul et­me­di. Ağa­be­yi­nin ya­nı­na git­me­nin yo­lu­nu arı­yor­du.
Bu ara­da Er­me­ni te­rö­rist­ler­le kö­şe kap­ma­ca oy­na­dı; Af­gan­lı tüc­car kim­li­ği ta­şı­dı. Has­ta­lı­ğı art­tı. Avus­tur­ya'da böb­rek ame­li­ya­tı ol­du. O sı­ra­da En­ver Pa­şa şe­hit ol­du.
1923 yı­lın­da Tür­ki­ye'ye dön­dü.
Biz­zat Ata­tür­k'­ün im­za­sıy­la 1925'te Yar­bay rüt­be­siy­le emek­li­li­ği onay­lan­dı.
Ve: 29 Şu­bat 1929'da İs­tik­lal Ma­dal­ya­sı ve­ril­di.
An­ka­ra'da ti­ca­re­te atıl­dı ama çi­ni­ci­lik işin­de ba­şa­rı­sız olun­ca İs­tan­bu­l'­a göç­tü.
Fab­ri­ka kur­du. Bu ara­da si­ya­set­le iliş­ki­si­ni kes­me­di.
II. Dün­ya Sa­va­şı dö­ne­min­de Al­man­la­rı des­tek­le­di. Tür­ki­ye'nin Al­man­lar­la bir­le­şip Kı­zıl Or­du'y­la sa­vaş­ma­sı ta­raf­ta­rıy­dı. 1941 Ey­lül ba­şın­da Al­man­ya'ya gi­dip gö­rüş­me­ler­de bu­lun­du. He­de­fi, Al­man­lar sa­ye­sin­de Tu­ran ha­ya­li­ni ger­çek­leş­tir­mek­ti! Gö­rüş­le­ri­ni; Al­man­ya Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı'nın Tür­ki­ye iş­le­rin­den so­rum­lu müs­te­şa­rı Ernst Wo­er­mann ra­por ha­li­ne ge­tir­di.
Al­man­ya'da “Tu­ran­cı­lık Ma­sa­sı­”nın ku­rul­ma­sı­na ve Na­zi­le­rin Kaf­kas­ya'da “Tür­kis­tan Ala­yı­” kur­ma­sı­na yar­dım et­ti.
An­cak Al­man­lar­la Türk­le­rin ba­ğım­sız­lı­ğı ko­nu­sun­da an­la­şa­ma­dı; Al­man­la­rın Türk­le­ri kul­lan­mak is­te­di­ği­nin far­kı­na var­dı.
Tür­ki­ye'de de Türk­çü­lük fa­ali­yet­le­ri için­de yer al­dı. Irk­çı­lı­ğa kar­şı ol­du­ğu için Ni­hal At­sız gi­bi isim­ler­le pek gö­rüş­me­di.
Fab­ri­ka­da­ki iş­le­riy­le yo­ğun­laş­mış­tı ki, bü­yük pat­la­ma­da can ver­di.
Bu­gün… Edir­ne­ka­pı'da­ki İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si Me­zar­lık­lar Mü­dür­lü­ğü ya­kı­nın­da­ki Nu­ri Kil­li­gil Fab­ri­ka­sı Şe­hit­li­ği ha­rap ve ba­kım­sız hal­de­dir.
Utan­ma­dan Ku­t'­ül Ama­re za­fe­rin­den bah­se­der­ler…
*