29 Ağustos 2022 Pazartesi

YER DEMİR GÖK BAKIR Dağın Öte Yüzü 2

Yaşar Kemal, Haziran 2021, YKY'de 27. baskı, İstanbul


Sanki mitoloji çağı!

Bir Anadolu köyünün ve ülkenin 20. yüzyıldaki durumu!

Köylülerin hali!

Kendi Zeus'larını kendileri yaratıyorlar!

Fantastik!

***

Kitaptan bazı notlar:

-"Koca Halil... Aslan Ağanın hırsızlarbaşı./.../ Bir at çalmıştı. Yukarı Göksünden" 38, 39

-"Köylü milleti kurnaz olur" 43

-"Akşama kadar Koca Halil... düşündü, hırsızlıklarını, çaldığı atları..." 55

-"Koca Halilin kirişteki kulakları, karıncaların ayaklarının sesini bile kaçırmazdı. Kulakları için böylesine övünürdü. O kulaklar ki onu, Aslan Ağanın hırsızlarbaşı yapmıştı" 58

-"... yamçılı yolcu..." 70

-"Köylüler pamuğa gittiklerinde, köyde bir tek canlı kalmıyordu... kimse köye girip yerden bir tek çöp bile kaldırmıyordu. Bu gelenek bir köyde değil, bir sürü köyde böylecene sürüp gidiyordu" 71

-"Köylü geleneği bozdu ya, borcunu vermedi ya... kan içiciler de göreneği bozarlar" 79

-"Sandıkta en değerli şeyi, kocası İbrahimin Koca Halille Çerkeslerden çaldıkları bir savatlı gümüş yüzüğü vardı. Üstü yazılıydı. Peygamber sözlerini yazmışlar. Hırsızlık da olsa kutsaldı" 87

-"Şehir adamı azıcık ahmakça olur" 94

-"Sanki kasabalı saklamıyordu malını, vergi geldiği zaman. Sanki öteki köylüler hayvan vergisi alınacağı zaman dağlara kaçırmıyorlardı" 109

-"Kazık atmanın kurnaz sevinci uçmuş da gitmiş" 110

-"Bütün köy birbirine girmiş, yoruluncaya, bayılıncaya kadar, sabahtan akşama kadar dövüşmüşlerdi" 155

-"Bir de tatlıca canını kurtaramazsın. Taşbaşoğlu, çağırıp iki köylüyü, ey Müslümanlar, bu Muhtarın katli vaciptir, yarın çaresine bakın desin. Yeter ki böyle bir söz ağzından çıksın, hemen o anda Muhtar değil, İsmet Paşa olsan, seni toz ederler, toz!" 202

-"Bütün ermişler kıtlıklarda, salgınlarda, harplerde çıkar. Bizimkiler Sarıkamışta harp ederken bu dağlarda her gün bir Mehdi çıkıyordu ortaya... Köylü Allaha değil, onlara sarılmış, tüm umudunu onlara bağlamıştı" 212

-"Ermiş dediğin azıcık divane, saf olacak" 216

-"Çolak bucağının uzatmalı karakol onbaşısı olsaydı... iki dakikada onu bülbül gibi öttürürdü" 262

-"Bu kadar gücün karşısına bir insan akılda Eflatunu zaman, güçte Zaloğlu Rüstem, kurnazlıkta İsmet Paşa bile olsa çıkamazdı. Çıksa bile işte böylece rezil olurdu" 268

-"İnsan kendisini bilmez ki... Belki Allah yanında makbul bir yanın vardır" 282

-"Köylü milleti kadar eşek, hayvan bir millet yeryüzüne gelmemiştir. Hiç dostluğu, sadakati yoktur. Adamlığı yoktur. Yediği sofraya bıçağı spkan ki köylü milletidir. Beş kuruş için, bir avuç ot bitmez kıraç toprak için babasını boğazlayan ki köylü milletidir. Yirmi beş kuruşa, kızını karısnı satan ki köylü milletidir. Adı güzel Muhammede söven, onu adamdan bile saymayıp, yerine Taşbaşı getirip diken, dinsiz imansız, köylü milletidir. Korkak olan, canavar olan, ahmak olan... Kanı ciğeri beş para etmeyen... bir tavşan kadar ürkek olan, köylü milletidir. Hele bir araya gelip de toplanınca, bir koyun sürüsünden daha sessiz olan, bu pis köylü milletidir. Hele şehirli adamı görünce, ejderha görmüş gibi çarpılan, kaçacak delik arayan bu akılsız köylü milletidir. Eline vurup, yıllar yılı ağzından lokmasını aldığımız alçak insan soyu, kuzu soyu, yumuşak, ezik köylü milletidir. Bunlar bir korkarlar ki, yeryüzündeki hiçbir yaratık bunlar kadar korkmaz" 315

-"Onun için köylü dediğin, konuşan bir koyun sürüsüydü. İki sözde istediğin yere çeker götürürdün" 317

-"Şimdi, şimdi candarma gönderip getireceğim onu... Köylümüzün geriliği bu Taşbaş gibi sömürücülerin, yalancıların yüzünden. Geberteceğim onu. Bu devrim Türkiyesinde Mehdi ha? Osmanlı ermişi ha?/.../ İşte bu gelen candarmalar Taşbaşı alıp götürmeye gelen candarmalardı. Taşbaşı alıp götürecekler, karakolda üç gün üç gece, beş gün beş gece döveceklerdi" 318

-"Taşbaş kendisine gelip de iyi olan hastaları görmeyinceye kadar ermişliğine inanmadı. O yatalak, bacakları kurumuş kızı bir hafta sonra karşısında dimdik, terütaze görünce de sevincinden ağladı./ Dilleri çözülenleri, kulakları açılanları gördü... Gördü oğlu gördü. Bütün bunlar azıcık solukla, bir el dokunuşuyla oluyordu" 332

-"Dünya dünya olalı, bir ermişin sonunun iyi olduğunu gören var mı? Ya darağacında can verir, ya da derisini yüzerler" 334

-"Ermişi ermiş yapan fıkaradır. Fıkaralar... derman ararlar... Ermişlere bu yüzden sarılırlar. Bir ermiş de dediklerini yapmazsa eteğini bırakırlar. Dediklerini yapınca da kelle gider. Hükümetin işine gelmez" 353

-"Ama Yüzbaşı dinler miydi? Döve döve öldürürdü. Bu Şükrü Bey kasabaya gelmiş en dayakçı yüzbaşıydı. Karakola gidip de kan işemeden çıkan hemen kimse yoktu. Taşbaşoğlu dayak yemeyi de kendisine yediremiyordu" 368

*

29.8.2022

***