Savaş Yanar, Ağustos, 2002, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul
Adındaki gizli güç ifadesi nedeniyle almış olmalıyım kitabı, eski bir tarihte, ama yeni okudum.
Biraz hayal kırıklığı oldu.
Genelde, genel geçer bir takım görüşler sıralanmış.
Yer yer, ve özellikle s. 98’den itibaren artan, tekrarlar da var.
Çok belirgin yanlışlar da.
Ama yer yer ilginç bilgiler de var!
*
Mesela şu bilgiler benim için ilginç oldu:
-”Kuzey Kafkasyalılar ise İstanbul’a yardım istemek için bir heyet gönderdiler ve 11 Mayıs 1918’de… bağımsızlığını ilan ettiler… 8 Haziran 1918’de Kafkas devletleri ve Osmanlılar arasında iyi dostluk ve iyi komşuluk anlaşması yapıldı. Fakat bu sırada Osmanlı ordusu… Kafkasya’ya girdi. İsmail Berkok, Mithat Paşa ve Muzaffer Beyler Kuzey Kafkasya yerli kuvvetlerini organizeye başladılar… Osmanlılar… 15 Eylül’de Bakü’yü işgal ettiler. Sovyetler… Osmanlıların Kafkasya’dan çıkmaları gerektiğini bildirdiler. Fakat 6 Ekim’de Derbent alındı ve 13 Ekim’de şehre Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti bayrağı çekildi./ Kafkaslar’da kurulan bu yeni düzenin sürdürülmesi Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nı kazanmasına bağlıydı… Mondros Mütarekesi… Türkiye Azerbaycan’daki kuvvetlerini geri çekmeyi kabullenmişti. Nitekim… İngilizler, Kafkaslar’a çıkarma yapmışlar ve 17 Kasım’da Bakü’yü işgal etmişlerdir. İngilizlerin desteğindeki Denikin’in işgal ettiği yerlerde 1919’da İnguşlar, 1920’de Dağıstanlılar isyan ettiler. Fakat bu isyanlar bastırıldı” 50, 51
-”Zira o tarihlerde Türk ordusu Bakü’yü ele geçirmiş ve Dağıstan’da Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlamıştır… Ancak 30 Ekim 1918 Mondros… ile Osmanlı… İran ve Kafkasya’daki bütün kuvvetlerini bölgeden çekmek zorunda kalmıştır” 176
*
Bir süredir, zaman zaman birlik çabaları görülmüş olmakla birlikte, Kuzey Kafkasyalılar arasında hiç bir zaman anlamlı bir birlik olmadığını, hatta çoğu zaman tam tersinin söz konusu olduğunu, Kuzey Kafkasya kökenli insanların en önemli birliğinin, göç-sürgün olayının getirdiği kader ortaklığının da etkisiyle daha çok diasporada gerçekleştiğini, aslında bu birlik anlayışının çok yaygın olmasının tüm Kuzey Kafkasyalılar için çok yararlı olacağını, 1918’deki Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti denen oluşumun da, daha çok, cin fikirli İttihatçılarca organize edilen Teşkilat-ı Mahsusa ürünü bir iş olduğunu, düşünür durumdayım, yukarıdaki ifadeler de, sanki, tam da bu düşüncemin kanıtı gibi, ve, o yüzden bana ilginç geldi!
*
Kitapta başka ilginç bilgiler de var, elbette.
*
Açıkça yanlışlar içeren aşağıdaki cümleleri ise bölgeyle ilgilenen birinin yazmaması gerektiğini düşündüm ve bunların Kafkasya adını taşıyan bir kitapta nasıl olup da yazılabildiğine şaşırdım:
-”Nohçiler (Çeçenler, İnguşlar)” 29
-”Şeyh Şamil… Muridizm hareketini İslamiyet çevresinde kurmuştur./…/… Çeçenistan’da yaygın olan Vahabi hareketi İslam inançlı halklar arasına ihtilaf sokmuştur …/… süreklli ve metotlu çalıştıkları için Araplar, hiç tanınmayan Vahabiliği Kuzey Kafkasya’da yaymaya çalışmaktadır… Kafkasyalı Müslümanları Ruslar, Vahabi hareketi ile Türk ve Türkiye karşıtı yapabileceği umudu ile Arapların bu çalışmalarına engel olmamaktadır” 35, 36
(Bence, burada ek bir ilginç durum var, Vahabiliği orada daha etkili bir şekilde yaymaya çalışanlar Araplardan daha çok Türkler olmuştur, ki, bu durumda, ne söylenebilir, bilemedim!)
-”Çeçenistan 1993 ve 1998 yılında iki defa Rusya’ya karşı ayaklanmış” 55
-”RF topraklarında Çeçen, İnguş ve Osetler ayrılıkçı eylemleriyle mevcut tehdidi tırmandırmaktadır” 73
-”Çeçenistan denize kıyısı olmayan kapalı bir ülke olması nedeniyle, Hazar Denizi’ne bir kıyı çıkışı istemektedir. Bu istek, Dağıstan’ın Hazar’a çıkışı olan kuzey bölgesinden toprak talebi şeklinde kendini göstermektedir. Dağıstan ise Çeçenistan’ın ülkesinden toprak talebine tepki göstermekte ve bu husus zaman zaman iki ülke arasında gerginliğe yol açmaktadır” 188
-”1994-1996 yılları arasındaki savaştan yenilgiyle çıkan Rusya… hava bombardımanları… uygulamış, yaptığı 1700 sorti ile ülkeyi yaşanamaz hale getirmiştir. Milyonlarca Çeçen halkı Dağıstan’a göç etmiş ve sefillik içinde yaşamaya zorlanmıştır” 190
*
Bence hiç mi hiç doğru olmayan ama bir çok yerde sürekli tekrarlanan şu emsal olma görüşü bu kitapta da kendine yer bulmuş, hem de bir kaç yerde:
-”Moskova’nın… hassasiyeti, Çeçenistan’ın… Rusya’dan kopma endişesi… kadar, böyle bir gelişmenin… emsal teşkil etmesi ve… ikinci bir dağılma süreciyle karşı karşıya kalma endişesi taşımasındandır” 98 ve 103, 187, 189
-”Çeçenler karşısında yenilgiye uğrayan ve bu nedenle bu devletin bağımsızlığını onaylayan Rusya, Çeçenistan ile aynı özelliklere sahip 19 cumhuriyetin de harekete geçmesi halinde topraklarının %28’sini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır” 189
*
Kitaptan diğer bazı notlar da şöyle:
-”Osmanlı… 1774’den sonra Rusya’nın Kırım’ı ele geçirmek istediği anlaşılınca Kafkasya ile daha yakından ilgilenme ihtiyacı hissetmiştir” 16
-”Osmanlı… bir seferle buraları fethetmeyi… tasarlamıştır” 39
-”Nadir Şah… Dağıstan bölgesine 1742, 1744 ve 1745 yıllarında yaptığı seferlerden sonuç alamamıştır. Dağıstan’daki hanlıklar Osmanlı Devleti’ne bağlı kalmayı tercih etmişlerdir. Osmanlı… bu hanlara hediyeler göndererek gönüllerini hoş tutmuş ve İran ile Rusya’ya karşı dikkatli olmalarını istemiştir./ Osmanlı… 1744’de Kırım’ın kaybından sonra Kafkasya’ya daha fazla önem vermeye başlamıştır” 41
-”Ferah Ali Paşa… Nogaylar’ı Kuzey Kafkasya’ya yerleştirerek hem kontrol altına almış, hem de Ruslar’a karşı koz olarak elinde tutmuştur… Bicaoğlu Ali Paşa ise esir ticareti yapmış, Battal Paşa ise canla başla Ruslar’a karşı savaşan yöre halkına kötü muamelede bulunmuştur./… 1782 ve sonraki yıllarda Dağıstanlılar Gürcistan’a girdiler, Rus ve Gürcü ordularını her yerde yendiler ve Tiflis önlerine geldiler. Ama dağlıların kendi başlarına hareket etmesini istemeyen ve ağır davranan Osmanlılar dağlı reislerin arasını bozdu. Bunun üzerine dağlılar geri dönmek zorunda kaldılar” 42, 43
-”Osmanlı… Rusya’ya karşı elinde her zaman koz olan Dağıstan ahalisine, 1787’de Kutayışlı Mehmet Beyi elçi olarak göndermiş ve Rusya’ya karşı yapılacak savaşa katılmalarını istemiştir./…/… Osmanlı Devleti’nin giderek azalan maddi desteği ve buna rağmen Kafkasyalılar’ın kendilerini Osmanlı tabiiyeti altında görmeye devam etmeleri bu yılların genel manzarasını teşkil eder” 45
-”Ruslar 1828’de… Kafkasya’yı… Osmanlılardan aldı…/… İngiltere 1834’den itibaren Kafkasya’daki menfaatlerini takip etmeye başlamıştır” 48
-”11 Mayıs 1918 yılında Kafkasya’nın kuzeyinde yaşayan ve Dağıstan’daki Türk ve Müslüman unsurlar tarafından kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti de bir müddet sonra dağılmıştır” 52
-”Çeçenistan 1993 ve 1998 yılında iki defa Rusya’ya karşı ayaklanmış” 55
-”1993 başından itibaren…/…/… Çeçenistan üzerinde kontrol kurma çabasına ağırlık veren RF… Gerçekte kendisinin desteklediği Kafkasya’daki dondurulmuş istikrarsızlıktan yararlanan RF… bölgedeki müdahaleleri, Rusya ile bazı alanlarda çıkar ilişkileri bulunan Batılı ülkeler tarafından da anlayış ve destekle karşılanmıştır” 67
-”Rusya’yı, Çeçenistan sorununun çözümünü hızlandırmaya zorlayan temel neden, Azerbaycan petrolünün taşınması konusundaki hızlı gelişmeler olmuştur… “Bakü-Novorossisk Boru Hattı”... önündeki Çeçenistan engelinin ortadan kaldırılmasını zorunlu kılmıştır. Aksi takdirde… “Bakü-Ceyhan Boru Hattı” güzergahının kabul edileceğinden korkan Rusya, askeri müdahaleye girişmiştir…/… Türkiye’yi kendisi için en önemli engellerden biri olarak gören RF… Bakü-Ceyhan güzergahının gerçekleşmemesi için… sorunları (Çeçenleri) ortadan kaldırmaya çalışan Rusya…” 69
-”RF topraklarında Çeçen, İnguş ve Osetler ayrılıkçı eylemleriyle mevcut tehdidi tırmandırmaktadır; Kafkaslar bölgesindeki çatışmalar… RF topraklarına sıçrayabilir…/…/ … Rusya… etnik yapı ve şive farklılıklarına dayanan… ihtilafları çıkartarak, husumet ortamı yaratması… Oysa Kuzey Kafkasya… bir bütündür” 73, 74
-”Son senelerde Türk-Rus ilişkilerini ciddi şekilde etkileyen diğer bir konu da Çeçenistan sorunudur. Türk hükümeti… Çeçenistan’ı Rusya’nın bir parçası sayıp…/ Moskova’nın… hassasiyeti, Çeçenistan’ın… Rusya’dan kopma endişesi… kadar, böyle bir gelişmenin… emsal teşkil etmesi ve… ikinci bir dağılma süreciyle karşı karşıya kalma endişesi taşımasındandır” 98 ve 103, 187, 189
(Bence kesinlikle doğru olmayan bu emsal görüşü nedense her yerde sürekli tekrarlanmaktadır.)
-”1991… komünizm ölmüş, Türkiye’nin Rusya’dan çekinmesi için neden kalmamıştır” 100
-”Türkiye’nin, Kafkasya’nın ve Orta Asya’nın çeşitli hesaplarla istikrarsızlaştırılması çabalarına rıza göstermesi de mümkün değildir” 105
-”Türkiye’nin… Çeçenistan gibi sorunlarda Rusya’nın iç işlerine müdahale ediyor izlenimini verdiği kabul edilmelidir” 122
-”Kafkasya’da problemler, Kafkasya'nın Rus nüfuz bölgesi olmaktan çıkarılmasıyla çözüm yoluna girecektir” 173
-”Bölgede Müslüman gruplar arasında vuku bulmuş herhangi bir savaş yoktur” 174
-”Zira o tarihlerde Türk ordusu Bakü’yü ele geçirmiş ve Dağıstan’da Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlamıştır… Ancak 30 Ekim 1918 Mondros… ile Osmanlı… İran ve Kafkasya’daki bütün kuvvetlerini bölgeden çekmek zorunda kalmıştır” 176
-”Şeyh Şamil’in önderliğindeki Çeçenler ve Kafkasyalılar… savaşı yitirmişlerdir. Tarihin eski dönemlerinden gelen Türk ve Müslüman varlığı hiçbir zaman Kafkasya’nın Rusya’ya ait olmasını kabul etmemiş ve sürekli olarak Rus emperyalizmine karşı direnmişlerdir./… ikinci perde… Çeçenlerin önderliğinde tüm Kuzey Kafkas ulusları bir araya gelerek Kuzey Kafkasya Federasyonu’nu 1918 yılında kurmuşlardır. Ne var ki… Kızılordu, 1920 yılında yeniden Kafkasya’yı işgal ederek… savaşın öncüsü Çeçenleri Sibirya’ya sürmüştür./ Kafkas oyununda üçüncü perde ise, Hitler döneminde… Alman faşizmi… 1940’larda Rusya’ya saldırınca Kuzey Kafkasya’da Çeçenler hemen ayaklanmışlar ve bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Daha sonra Ruslar Almanlar!ı geri püskürtünce, ayaklanan Çeçenlerden intikam almışlar ve Çeçenistan’daki sivil halkın çoğunluğunu katlederek emperyalizmin çirkin yüzünü sergilemişler ve bir çok Çeçen ailesini Stalin’in emri ile yeniden Orta Asya’ya sürmüşlerdir…/ Kafkasya’da dördüncü perde… Sovyetler… sona erdiği gün Çeçenistan bağımsızlığını ilan etmiş… Ruslar ise, Çeçenleri yok etmek için her türlü girişimi tarihin her döneminde denemişlerdir. Kitle katliamlarından sonra kitlesel sürgünlere başlanmış, Çeçenler’in bir kolu olan İnguşlar bölünerek, onlara ayrı bir özerk bölge olma yetkisi verilmiştir… Putin’in Rus Başkanı olmasıyla beraber Rus-Çeçen mücadelesi bir kez daha hızlanmıştır./ Ve asıl önemli olan, Rusya eskiden beri kendisine bağlı olan Türk ve Müslüman halkların bağımsızlığını önleme çabası içindedir. Bu nedenle … Çeçenistan tamamen işgal edilmiştir./ Rusya Çeçenistan’a… ekonomik abluka koymuştur… Çeçen halkına yokluk olarak yansıyan bu baskı Çeçenistan’da Çeçen yönetimine karşı sessiz bir muhalefet oluşturmaya başlamıştır. Çeçenlerin bir boyu olan İnguşlar tarih boyunca aynı topraklarda birlikte yaşamışlardır. Çeçen-Rus savaşı sırasında İnguşlar, Rusların tarafında yer alınca, ihtilaf İnguş Cumhuriyeti’nin Çeçenistan’dan ayrılmasına yol açmıştır. Ancak Çeçen-İnguş sürtüşmesi tamamen kapanmamış zaman zaman münferit olaylar yaşanabilmektedir” 185-187
-”Çeçenistan denize kıyısı olmayan kapalı bir ülke olması nedeniyle, Hazar Denizi’ne bir kıyı çıkışı istemektedir. Bu istek, Dağıstan’ın Hazar’a çıkışı olan kuzey bölgesinden toprak talebi şeklinde kendini göstermektedir. Dağıstan ise Çeçenistan’ın ülkesinden toprak talebine tepki göstermekte ve bu husus zaman zaman iki ülke arasında gerginliğe yol açmaktadır. Ruslar ise bu gelişme karşısında Çeçenlerden öç almak için bu ihtilafı körüklemektedir” 188
-”Çeçenler karşısında yenilgiye uğrayan ve bu nedenle bu devletin bağımsızlığını onaylayan Rusya, Çeçenistan ile aynı özelliklere sahip 19 cumhuriyetin de harekete geçmesi halinde topraklarının %28’sini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu durum Rusya’nın yeniden dağılması ve toprak açısından da kuzeye çekilmesi anlamına gelmektedir./ Daha kuzeye çekilmeye zorlanan Rusya, Hazar havzasından tümüyle uzaklaşmış olacaktır…/ Bu nedenle… Çeçenistan'da tam galibiyet alması gereken Rusya, insan haklarını açıkça ihlal ederek, Çeçenlere karşı kendi tezgahladığı savaşı başlattı./ 1994-1996 yılları arasındaki savaştan yenilgiyle çıkan Rusya… hava bombardımanları… uygulamış, yaptığı 1700 sorti ile ülkeyi yaşanamaz hale getirmiştir. Milyonlarca Çeçen halkı Dağıstan’a göç etmiş ve sefillik içinde yaşamaya zorlanmıştır./ Bu zulüm karşısında ise Türkiye… sivil halkın zarar görmemesi gerektiğini siyasi alanda dile getirmiştir. Türkiye, Gürcistan üzerinden Çeçen mültecilere insani yardım yapmış; fakat bu yardımlar bölge halkının acılarını dindirmeye yetmemiştir. Başbakan Bülent Ecevit… Çeçenistan sorununun toprak bütünlüğü çerçevesinde çözülmesi gerektiğini ve aynı zamanda olayın insani yönününde göz önünde bulundurlmasını ifade ederek; Çeçenistan’dan Türkiye’ye yönelik geniş çaplı bir göç olasılığından duydukları kaygıyı dile getirmiştir” 189, 190
-”Türk ve Rus taraflar bir birileri aleyhinde faaliyet gösteren teröristler hakkında siyasi sığınma hakkı vermeme, para toplama, kamp üs gibi bir takım olanaklarının engellenmesi gibi konularda kanaatimizce gizli bir anlaşmaya varmışlardır. Nitekim Türkiye birinci Çeçen-Rus savaşında aktif bir politika güderken ve Çeçenistan’a eski Genelkurmay Başkanı’nın ifade ettiği gibi silah ve insani yardımı yaparken; bu savaşta Rusya’nın toprak bütünlüğünden bahsetmiş, savaşı insan hakları boyutu ile ele almıştır. Buna karşılık ise Rusya’nın da PKK terör örgütüne olan desteğini çektiği değerlendirilmektedir./ Çeçenistan’daki savaş Güney Kafkasya’yı bir bakıma tehlikeye atmıştır…/ Çeçenistan Rusya’nın yumuşak boğazıdır… bölgesel bir hadise gibi algılamamak gerekir” 191
-”Çeçenistan’ın zengin petrol yatakları Rus emperyalizmini tahrik etmektedir” 192
*
10.5.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder