8 Kasım 2023 Çarşamba

HAYAL BİLE DEĞİLDİ, GERÇEK OLDU!

2002'de başlayan AKP döneminin ilk yıllarında iktidarın icraatlarını anlatmak için sık sık, hayaldi, gerçek oldu, türü sözler söylenirdi.
İlk yıllardan sonra AKP döneminde hayal bile edilmeyen gelişmeler olmaya başladı.
*AYM AKP'nin yasa ihlal ettiğini tespit etti, ama partiyi kapatmadı,
*Terör davası denilen yargılamalarda Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmaktan suçlu bulunup hapse atıldı,
*İki farklı olayda mülki idare görevlileri fiilen yargı organlarının çalışmasını engelledi,
*Sonra gelen darbe teşebbüsü döneminde ülkedeki yargı mensupları, mülki idare amirleri, emniyet müdürleri ve generallerin yarıya yakın bir bölümü terör örgütü mensubu olarak suçlu bulunup hapse atıldı,
*Nas denilerek faize müdahale edilmesi üzerine kısa sürede kur katlanıp fiyatlar 5-10 kat seviyelerinde artış gösterdikten sonra nas bir yana bırakılarak faiz artışına başlandı,
*Dönüşüm için denilen bir metin yasalaşınca tapu delinmesi ve mülksüzleştirme sözleri işitilir oldu.
Bütün bunlar hayal bile edilmeyen icraatların sadece bir kısmı olarak gerçekleştikten sonra 8 Kasım 2023'te bir icraat daha oldu ki, hepsini geride bırakıp unutturdu: Yargıtay 3. dairesinin bu tarihteki, Anayasaya Mahkemesine bireysel başvuru yolunu açan AKP düzenlemesinin oluşturduğu zeminde olgunlaşan gelişmeler sonucu sayılabilecek, bir kararında;
*Anayasaya Mahkemesinin hak ihlali olduğu yolundaki bir kararına "uyulmamasına",
*Uyulmayan bu AYM kararına oy veren Anayasa Mahkemesi üyeleri için "suç duyurusunda" bulunulmasına,
*AYM'nin hakkının ihlal edildiği kararını verdiği kişinin milletvekilliğinin düşürülmesi için durumun TBMM'ye iletilmesine,
karar verdi.
Gerçekten de, AKP döneminde ülkede, yalnız hayaller değil, hayal bile edilemeyenler gerçek oldu!
Bakalım, daha neler olacak!
*
9.11.2023

***
EK:

"Türkiye’nin son yirmi yılının, “AKP çağının,” karakteristik vasıflarından biri bu değil mi? Bazı kurumlar tamamen tasfiyeye uğradı; akla SEKA geliyor. Bazıları, birtakım torbalara tıkılıp hususiyetsizleştirildi; akla “vergi müfettişi” kalabalığına karıştırılan Maliye Hesap Uzmanları Kurulu geliyor. Birçokları tesirsizleştirildi; akla hepsinden önce TBMM geliyor. Bazıları fethine girişerek veya kadroları harcanarak veya ‘düzlenerek’ lime lime edildi; akla gelenekli liseler ve üniversiteler, fakülteler geliyor. Sadece kuruluşları düşünmeyin; “ana akım” medyanın çözündürülüp gaz formuna sokulması da kurumkırımın bir faslıdır." 

"Cihanda, neoliberal deregülasyon süreci işliyor: Sosyal refah devleti kurumlaşmasının tasfiyesi, Dünya Bankası lisanıyla “piyasalar için kurumlar yaratma” süreci – yani sermaye döngüsüne zorluk çıkarmayacak, alabildiğine ‘esnek,’ alabildiğine preker kurumlar – kurumların prekaryalaşması…[5] Ve kurum deyince, esasen şirketlerin anlaşılması." 

" Kurum dediğiniz, yapısal bir muhafazakârlığı içerir. Gelenekleriyle, prosedürleriyle, kuralcılıklarıyla, katı, katılaştırıcıdırlar. Yeniliklere karşı kuşkucu olmaya yatkındırlar. Ağırdırlar; hem yavaş, hem molla." 

"Zira kurumkırım, hükümetlerin, idarelerin, şirketlerin keyfîliğini namütenahi genişletiyor. Güvencesizliği, öngörülmezliği artırıyor. Çoğu alanda, vatandaşların karşısında sorumluluk sahibi bir muhatap kurum olmaması, olsa olsa bir “kurumsal”ın çağrı merkezi telefon numarasına emanet edilmeleri, bu durumun kanıksanmış alâmeti./ Kurumkırım, bilginin ve deneyimin biriktiği hazneler olarak kurumların aşınması, dağılması demektir." 

"Kurumların birçoğuna da bayılıyor değildik. Fakat kurumların kendi kıymetinden öte, mesele, kurumkırımdır. Kurumkırım siyasetinin, kurumkırımcı zihniyetin belâ taşıyor olmasıdır."

*

15.11.2023

***

EK:

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 3 Ocak 2024 tarihinde (E.2023/12611, K.2024/1), ‘hukuki değeri ve geçerliliği’ olmadığı iddiasıyla, AYM’nin Can Atalay hakkındaki kararlarına ‘uyulmasına yer olmadığına’ hükmetmiştir. Yüz küsur yıldır anayasal sorunlar üzerine tartışan ve hâlihazırdaki anayasası nicedir doğru dürüst uygulanmayan memleketimizde, bu durum, ilk kez yaşanmaktadır.

Kararları bağlayıcı bir Anayasa Mahkemesi yok imiş! - Diken

Murat Sevinç

*

Devamı da yeni hayal bile değildi aşamalarıyla şöyle geldi:

Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay'ın ilgili dairesinin bir kere daha aynı nitelikte kararlar vermesinin ardından 30 Ocak 2024 günü konu TBMM’nde ele alınıp Yargıtay'ın Hatay Milletvekili Atalay hakkındaki yazısı/kararı okundu ve Atalay’ın milletvekilliği mümkün olup olmadığı tartışmalı olan bir şekilde düşürüldü. Yani açık anayasa hükmüne rağmen Anayasa Mahkemesi kararını TBMM de tanımamış oldu, Meclis anayasayı yok saydı.

1.2.2024

*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder