"Türkiye’nin son yirmi yılının, “AKP çağının,” karakteristik vasıflarından biri bu değil mi? Bazı kurumlar tamamen tasfiyeye uğradı; akla SEKA geliyor. Bazıları, birtakım torbalara tıkılıp hususiyetsizleştirildi; akla “vergi müfettişi” kalabalığına karıştırılan Maliye Hesap Uzmanları Kurulu geliyor. Birçokları tesirsizleştirildi; akla hepsinden önce TBMM geliyor. Bazıları fethine girişerek veya kadroları harcanarak veya ‘düzlenerek’ lime lime edildi; akla gelenekli liseler ve üniversiteler, fakülteler geliyor. Sadece kuruluşları düşünmeyin; “ana akım” medyanın çözündürülüp gaz formuna sokulması da kurumkırımın bir faslıdır."
"Cihanda, neoliberal deregülasyon süreci işliyor: Sosyal refah devleti kurumlaşmasının tasfiyesi, Dünya Bankası lisanıyla “piyasalar için kurumlar yaratma” süreci – yani sermaye döngüsüne zorluk çıkarmayacak, alabildiğine ‘esnek,’ alabildiğine preker kurumlar – kurumların prekaryalaşması…[5] Ve kurum deyince, esasen şirketlerin anlaşılması."
" Kurum dediğiniz, yapısal bir muhafazakârlığı içerir. Gelenekleriyle, prosedürleriyle, kuralcılıklarıyla, katı, katılaştırıcıdırlar. Yeniliklere karşı kuşkucu olmaya yatkındırlar. Ağırdırlar; hem yavaş, hem molla."
"Zira kurumkırım, hükümetlerin, idarelerin, şirketlerin keyfîliğini namütenahi genişletiyor. Güvencesizliği, öngörülmezliği artırıyor. Çoğu alanda, vatandaşların karşısında sorumluluk sahibi bir muhatap kurum olmaması, olsa olsa bir “kurumsal”ın çağrı merkezi telefon numarasına emanet edilmeleri, bu durumun kanıksanmış alâmeti./ Kurumkırım, bilginin ve deneyimin biriktiği hazneler olarak kurumların aşınması, dağılması demektir."
"Kurumların birçoğuna da bayılıyor değildik. Fakat kurumların kendi kıymetinden öte, mesele, kurumkırımdır. Kurumkırım siyasetinin, kurumkırımcı zihniyetin belâ taşıyor olmasıdır."
*
15.11.2023
***
EK:
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 3 Ocak 2024 tarihinde (E.2023/12611, K.2024/1), ‘hukuki değeri ve geçerliliği’ olmadığı iddiasıyla, AYM’nin Can Atalay hakkındaki kararlarına ‘uyulmasına yer olmadığına’ hükmetmiştir. Yüz küsur yıldır anayasal sorunlar üzerine tartışan ve hâlihazırdaki anayasası nicedir doğru dürüst uygulanmayan memleketimizde, bu durum, ilk kez yaşanmaktadır.
Kararları bağlayıcı bir Anayasa Mahkemesi yok imiş! - Diken
Murat Sevinç
*
Devamı da yeni hayal bile değildi aşamalarıyla şöyle geldi:
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay'ın ilgili dairesinin bir kere daha aynı nitelikte kararlar vermesinin ardından 30 Ocak 2024 günü konu TBMM’nde ele alınıp Yargıtay'ın Hatay Milletvekili Atalay hakkındaki yazısı/kararı okundu ve Atalay’ın milletvekilliği mümkün olup olmadığı tartışmalı olan bir şekilde düşürüldü. Yani açık anayasa hükmüne rağmen Anayasa Mahkemesi kararını TBMM de tanımamış oldu, Meclis anayasayı yok saydı.
1.2.2024
*
Mahkeme, Can Atalay'ın başvurusunda kararını verdi: AYM kararı bizi değil TBMM'yi bağlar
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Atalay'ın tahliye talebiyle ilgili yaptığı başvuruda kararını verdi. Mahkeme, AYM'nin kararının kendisini değil TBMM'yi bağladığını savundu.
10 Ağustos Cumartesi 2024 Saat: 15:27
Güncellenme: 10 Ağustos Cumartesi 2024 Saat: 15:45
https://www.gazeteduvar.com.tr/mahkeme-can-atalayin-basvurusunda-kararini-verdi-aym-karari-bizi-degil-tbmmyi-baglar-haber-1712112
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder