3 Haziran 2023 Cumartesi

Sovyet Tarihçiliğinde ŞAMİL

Moşe Gammer, Çeviren: M. Gökhan Menteş, Mart/1996, Şamil Vakfı, İstanbul


Öğretici ve düşündürücü çok önemli bir çalışma.

*

Esas olarak İmam Şamil'e ve hareketine Sovyetlerin bakışı anlatılıyor.

Başlangıçta Sovyetlerin kuruluşundan itibaren, ortak düşman Çarlık karşıtlığından olmalı, hareketi sömürgeciliğe karşı ilerici bir hareket olarak görülürken Şamil'in kendisi kahraman sayılıyor. (Gammer, s. 13-16)

Ancak 2. savaşa doğru, Rusçuluk egemen olmaya başladığından olmalı, hava değişiyor.

1950'ye gelindiğinde kendi halkınca "Azerbaycan Hanı" olarak nitelenen Beria'nın kayırması Bagirov'un diliyle Şamil ve hareketine gericilik başta olmak üzere çeşitli olumsuz sıfatlar uygun görülürken, genelde dağlılara saldırmak için ortaya çıkan fırsatı kaçırmak istemeyen Gürcü ve Ermeni tarihçiler onu da aşan bir tutum sergiliyorlar. (Gammer, s. 13-16)

Ama Stalin'in ölümüyle bu kez rüzgar başka türlü esmeye başlıyor ve 1956'da bir tür "onarım" yapılıyor.

Sonrasında halkların kardeşliği ve gönüllü katılım başta olmak üzere çeşitli kavramlar eşliğinde konu hakkında çeşitli platformlarda tartışmalar sürüyor. 

1970'ten itibaren gönüllü katılım görüşü öne çıkarılıyor ve karşı olanlar da iç isyancı olarak niteleniyor.

1985'de ise hava tekrar değişiyor.

1989'da toptan rehabilitasyon ve konunun sil baştan araştırılması gereği talep ediliyor.

Ama tarih hızlanınca tartışmalar önemini yitiriyor! 

*

Sovyetlerin ömrü boyunca sonu gelmeyen tartışmaların özeti çok kabaca böyle.

Ama, bu arada, bence, sadece aşağıdaki anlatımlarda aktarılan şu bir tek örnek olay-durum bile Sovyetlerin niteliğini göstererek insanların kaderine nasıl hükmedildiği konusunda derin derin düşünmeyi hak ediyor:

*

Oset "tarihçi" Bliyev tarafından 1970'de önerilen görüş 1978'de Grozni'de düzenlenen tümüyle-Rus konferansta resmileşti, bildirisi 1980'de yayınlandı, (134), buna göre, "Çeçenler 1781'de gönüllü olarak Rusya'nın bir parçası olmuşlardı. Bu yalnızca Şamil'in hareketinin değil aynı zamanda Şeyh Mansur'unkinin de statüsünü değiştirdi. Her ikisi de şimdi Çarlık rejimine karşı dış direniş savaşımı değil, iç başkaldırı olmuştu. Her ne kadar Şamil'in savaşımı hala sömürgeci-karşıtı olarak görülmekteyse de, şimdi bir yorum değişikliğine çok daha yakındı." (Gammer, s. 38-42

Not: 134- "Kuzey Kafkasya özerk cumhuriyetlerinin önde gelen tarihçilerinin bu makaleye ortak imza koymaları yalın bir raslantı değildir... Bu yoruma resmi damga 30 Eylül 1982'de, S.B. Komünist Partisi Merkez Komitesi, Yüksek Sovyet'in Prezidyumu ve SSCB Bakanlar Kurulu ortaklaşa: "Çeçen-İnguş Cumhuriyeti'nin 16. kuruluş yıldönümü ve çeçeno-inguşetiya'nın Rus İmparatorluğu'na gönüllü katılımının 200. yıldönümünde cumhuriyetin işçilerine, kolhoz mensuplarına, aydınlarına ve emekçi kitlelerine en sıcak kutlamalarını ilettiğinde" vuruldu. Pravda 1 Ekim 1982." (Gammer, s. 75, 76)

*

Sovyetler 1982'de böyle karar veriyor, ama 1989'a gelindiğinde bambaşka bir görünüm ortaya çıkıyor.

Mahaçkale'de Haziran 1989'da "toplanan tümüyle Sovyetler Birliği katılımlı bir" başka konferansın sonucunun bir bölümü şöyle ifade ediliyor: 

"Çeçenya ve Dağıstan'ın 1820-1850'lerdeki savaşımı baba topraklarımızın tarihinin ayrılmaz bir parçası, Kafkas halklarının geçmişinin kahraman ve dramatik sayfalarından birisidir. Yaşadığımız bu güne değin bu çok-uluslu bölgenin yazgıları konusunda en önemli rolü oynayan, bütüncül, gerçekleri temel alan, saf bilimsel bir kavrayış yayınlanmamıştır. Bu büyük ölçüde Kuzey Kafkasya'da Sovyet yönetiminin kurulmasıyla başlayan tarihçiliğindeki gelişmeye iki kez terbiyesizce müdahale edilmiş oluşu ile açıklanabilir./ İlk müdahale Stalin hayranlığının zirveye eriştiği (kişiye tapma...) dönemde olmuştur. Ancak 1956'daki iki konferans bunu "... halkçı bir kurtuluş hareketiydi" diye karar vererek onarmıştır. İkinci müdahale "gönüllü ilhaklar" ve "birleşmeler" ardı ardına jübilelerle kutlanırken, bu halkların geçmişinin nesnel ve uzmanca araştırılmasına uygun olmayan bir ortam yaratıldığında, "durgunluk döneminde" olmuştur. İlgisiz ve yasaklanmış sayılan konular arasında ulusal kurtuluş hareketleri sorunu da vardı./ Bildiri şöyle devam ediyordu: "Bu konferans... araştırılması konusunda yeni bir niteliksel dönem başlatmaktadır..." Sonuçta "bir dizi sorunun daha ileri, derin ve daha güdülenmiş olarak çözümleme gerektirdiği" ve karmaşıklığı ve çelişkileri dikkate alınarak hareketin "yorumlanmasında sınıf ölçütleri" kullanılması dile getirilmiş ve "hareketle ilgili kaynakların yayınlanması amacıyla kesin bir açılma/genişleme çağrısı" yapılmasına karar verilmiştir. "Konferansın en önemli kararı... Şamil'in hareketini araştırmak için ana eşgüdüm merkezi yapılması konusundadır." (Gammer, s. 46-57)

*

Bu duruma göre 1982'de çok kesin ifadelerle dile getirilen Kafkasya tarihinin hikayesi konusunda 1989'a gelindiğinde tutarlı bir anlatım bulunmamakta ve hala konu hakkında araştırma yapılmasının yöntemi konuşulmaktadır.

Hazin değil mi?

"Koskoca" Sovyetler böyle imiş!

Ne demeli?

*

Böyle kıymetli bir çalışmayı hazırlayan eser sahibinin yanısıra bu eseri Türkçeye kazandıran Şamil Vakfı'na ve emeği geçen herkese tebrik ve teşekkürler.

*

3.6.2023


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder