Küçük Adamın Romanı 1-2
Orhan Kemal, 9. Basım: Ağustos 2017, Everest Yayınları, İstanbul
Otobiyografik bir metin-roman!
Kolay okunuyor.
İstanbul'daki açlık anlatımı-vurgusu çarpıcı geldi bana!
*
Bir de, tesadüfen rastladığı dede dostu kendisini evine götürdüğünde evin kızına sarkıntılık etmesi ve sonra da, ya söylerse korkusuyla, sabah kimseye görünmeden kaçmaya kalkışınca çamura saplanması...
Ne beceriksizlik ama!
*
Belge tadında!
Sevimli!
*
Kitaptan bazı notlar:
-"Akşama doğru, babamın eve gelmesi... Tahtaları gıcırdatan, evi sarsan ağır yürüyüşü yaklaştıkça, yerimde küçülür, ufalır, mutlaka yiyeceğim dayağın korkusuyla beklerdim./ Babam.../... bilhassa bana bakarken mutlaka çatılan kalın kaşlarıyla o, benim için iri gövdeli bir korkudan ibaretti" 2, 3
-"Ankara/.../ ... önce Konya./ Bizim ev, Alaattin Tepesi'yle Ermeni Okulu arasındaydı.../ Birdenbire bir isyan içinde bulduk kendimizi, yahut da bana öyle geldi.../.../ Bir gün işittik ki, asiler valiyi ahıra bağlamışlar... "Şeriat isterük, biz bu gavur hükümeti istemezük...".../... "Kuvayı Milliye" geliyormuş haberi..." 9-11
-"Babam bar bar bağırıyor, kapıyı yumrukluyor.../ Annem kapıyı açtı. Babam... anneme saldırdı.../ Annem korkunç bir çığlıkla yuvarlandı" 17
-"Ama ben babamı asıl "fırka" mücadelelerinde tanıdım" 20
-"... seziyordum ki babam bir yerlere... gidiyor!/... Galiba on beş gün sonra... "salimen öbür tarafa geçmiş!" 21
-"Beyrut'ta Fıstıklı tarafında oturuyorduk... babama avukatlık yaptırmıyorlardı" 23
-"Babam.../.../... " babanız ölüyor... çok dövdüm seni... Hakkını helal et...dönün memleketinize!"/.../... "ölümü de götürün, beni gurbet ellerde bırakmayın!"..." 37
-"Babam.../ "... İbrahim Efendi... sana iş bulmuş!"..." 40, 41
-"... makinelerin bulunduğu yerde dualar pek zavallı kalıyordu... Makineyi seviyordum.../... "babam ölüverirse!"/... Onu sevmediğim... halde, onu gene de sırtımı dayadığım bir ağaç..." 46
-"İki sene... bu gurbet ellerden usanmıştım. Vatanım burnumda tütüyordu" 60
-"Bir gün Beyrut limanında dolaşırken bir Türk vapuru gördüm. Direğinde bayrağımız... Saatlerce oralardan ayrılamadım. Büyülenmiş gibiydim... konsoloshanemize koştuğumu hatırlıyorum" 65
-"Ermeni Çarşısı.../ Bu çarşı, Türkçe konuşması... memleketimden bir parça gibiydi" 66
-"Virjin... Ermeni kızı... "Şinorik...".../.../... "Demek vatanına döneceksin...".../.../ "Ne mutlu sana".../... "memleketine git! Karnının doyduğu yere vatan derler ama, kulak asma..." 66, 67
-"Şinorik.../ "Unutma... Seyhan Irmağı'ndan benim yerime..."..." 70, 71
-"Trenden iner inmez, memleketimin haziran güneşiyle ısınmış toprağını öptüm.../.../... Memleketim bana birdenbire pek harap gözüktü" 75
-"... kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük.../.../ Ey açlık! Seni midemde, iliklerimde, kanımın yuvarlarında duydum" 97
-"İstanbul'un çarpan güzelliğine doyduk nihayet. Karınlarımız sık sık acıkıyordu çünkü ve güzellik karın doyurmuyordu" 125
-"Beyazıt... İstanbul güzel, ama karnımız açtı!" 135
-"... tütün işçileri... Onların kirli paslı, fakat her şeye rağmen neşeli kalabalığı..." 136
-"Necip:/ "Bu odaya annem fotoğraf sokturmaz, burda namaz kılar da..."..." 137
-"Ve bir sabah... güzel kadınlarını İstanbullulara bırakıp, yarı aç, bindik vapura" 139
-"Babaannem, "Eğer oğlum, sen adam olursan, sokaktaki köpekler de adam olur!" dedi" 141
-"Çeşmenin yanında tanıdık bir kırtasiyeci. Ben onu hatırlıyorum. Onun beni tanımamasına imkan yok. Bu, yassı kafalı bir Türkistanlıdır... onun dükkanından... özellikle Anadolu Yavrusunun Kitabı'nı satın alırdık./ O zamanlar bize, Kazım Karabekir Paşa'nın yazıp bestelediği bir marşı söyleterek uzun yürüyüşler yaptırırlardı" 154
-"Şadiye... kolumu beline dolayıveriyorum./... kaçtı, öfkeyle, "Terbiyesiz!" dedi./.../ Uyandığım zaman.../.../... acele giyiniyorum.../.../... bir bekçi.../... düdük sesleri... bir çoban köpeği... Kendimi kasabanın böğründeki tarlalara atıyorum.../.../... Kunduramın teki çamurlara saplanıyor.../.../... istasyon.../.../... dede dostuyla karşılaşmayayım mı?" 160, 163-166
-"Tekrar kırlar, tekrar Allah ve onun meseleleri... Kötü kader yazan Allah, yazmayan Allah.../... Kafam, bir türlü halledemediğim bu meselelerle yara haline gelmişti. Yirmi yaşındaydım, öbür taraftaki adamın oğlu olmaktan başka suçum yoktu" 167
-"İnsanları konuşturup dinlemenin zevkine varmıştım. Bu hareket hattı bana yığınla arkadaş kazandırmış, beni sevmelerini sağlamıştı" 180
-"... çalışan erkek yüzlü Kürt kadınları... Giritli Mahallesi.../.../ Fakir Boşnakların mahallesi.../... yirmi iki yaşındayım, aşığım ve cebimdeki parlak demirli sustalıma güveniyorum" 188
-"Adam memlekette büyük derebeydi. Bütün bir memleket korkardı ondan" 193
*
8.1.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder