3 Ocak 2018 Çarşamba

Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl

Orhan Kemal, 7. Basım: Mart 2015, Everest Yayınları, İstanbul


1940-1943 dönemindeki Bursa Cezaevi anıları. Ve Nazım'ın bazı mektupları.
Sevimli.
Hoş.
Kolay okunuyor.
Öğretici de!
*
Kitaptan bazı notlar:
-"Nazım.../.../ "... Hani bizim şu Türk halkı müthiş zeki!"..." 16
-"Ben, ilk tanıştığım herkesi, bilhassa meşhurları şiddetle yadırgarım... ama Nazım Hikmet'le nasıl hiç farkına varmadan senlibenli oluverdiğime hala şaşarım. İnsan onunla öyle kolay, öyle rahat konuşabiliyor ki..." 18
-"Nazım Hikmet'in samimiliği... Nazım, düşmanları tarafından bile sevilen bir İNSAN'dır" 20
-"Nazım.../.../... okudu.../.../... bambaşkaydı. Bunda "kutsal" kitapları hatırlatan bir dil, bir ululuk vardı" 22, 23
-"Nazım, şairin "... ruhların mühendisi" olduğu sözüne inanırdı./ Çalışkan insana saygısı sonsuzdu... faydalı işler yapan mahkumların atölyelerine sık sık iner, fırsat bulursa çeşitli işler görürdü" 39
-"Nazım, inanmış insandı. Herhangi bir davaya inanmış kimselere saygısı vardı. Mehmet Akif'e saygısı bundandı" 40
-"... tepeden inme emirlerle empoze edilmek istenen kelimeler... bu tarz tepeden inmelerin pek de faydasız olmadığını söylerdi" 43
-"Hapishane halkının -yalansız söylüyorum- yüzde sekseni, Alman zaferini alkışlayan... bu zaferin şerefi kendi ordularımıza aitmiş gibi tavırlar takınıp iç rahatlığına kavuşan "efendi"den adamlardı" 55
-"Piraye Yenge.../.../ Eşinin genellikle ağırbaşlı, ölçülü tavır ve konuşmasına karşılık, Nazım, -nasıl söyleyeyim- hoppa, uçarı görünüşlüydü... Karşılıklı oturdukları zaman Yenge ağırbaşlı, hükmeden, ciddiydi. Nazım'sa kırıla döküle... konuşur, konuşurken de gözlerini karısının gözlerinden ayırmazdı. Yenge, başı dimdik, sadece dinlerdi" 63
-"Nazım, İbrahim'den dinleyip not ettiği şeyleri işledikten sonra ona okurdu. Hiç unutmam, bir gün İbrahim, Nazım'ı dinleyip dinleyip, "Üstat be," demişti, " senin yazdıkların benim anlattıklarımdan daha çok benzedi gerçeğe..."..." 74
-"Haziran 1944/.../ Büyük Türk halkı. Nasıl bütün dünya halkları gibi yaratıcıdır.../.../ Nazım" 113, 115
-"15.2.1949/.../... Ben aklın, havsalanın alamayacağı bir halt karıştırdım. Piraye'de ayrılmaya kalkıştım... sonra kendime geldim. Şimdi kendimi yengene affettirmek için ne halt edeceğimi bilmiyorum.../.../ Nazım" 121-123
-"6.11.1949/.../... Şekspir, Servantes, Balzak, Tolstoy, Çehof, Gorki gibi büyük muharrirler, zaman zaman dehşetli acı, korkunç, kederli muharrirlerdir, fakat her zaman ümitlidirler... Harp ve Sulh'u düşün... Bunlara karşılık, ferden onlar ayarında olan Dostoyefski eninde sonunda yok olup gitmektedir. Kederli, mahzun, acılı olmak için sebepler mevcuttur, fakat ümitsiz olmak için bir tek sebep mevcut değildir./.../ Nazım" 126, 128
(Dostoyefski eninde sonunda yok olup gitmektedir, demiş, Nazım Hikmet, ama hiç de öyle olmamış, tam tersine, her yerde, varsa yoksa Dostoyevski! Neden, acaba?)
*

3.1.2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder